Glowing brain drawing with light particles around

Felsefi Zombi: Nedir? Ne Değildir?

Felsefi Zombi ya da F-Zombi (İng. Philosophical Zombie, P-Zombie) özünde bir düşünce deneyidir ve beyinle olan tek bağlantısı ise Zihin Felsefesi üzerine kurulan bir fikir olmasıdır. İlk olarak fikri ortaya koyan kişi olmasa da, konu açıldığında akla ilk gelen isimlerden olan Avustralyalı felsefeci ve bilişsel bilim insanı David John Chalmers ile anılır. Chalmers’a göre zombi figürü, dışarıdan bakıldığında sıradan bir insandan hiçbir şekilde ayırt edilemez olmakla birlikte; davranışsal olarak da şüphelendirici bir tavır sergilemez. Aradaki tek fark, sıradan bir bireyde var olan bilinçsel tecrübeden yoksun olmasıdır. Konuyu açmak gerekirse; tıpkı sizin veya benim gibi bir yerini kestiğinde sıradan bir insan gibi tepki verir, fakat aslen acıyı hissetmez. Sürekli olarak nefes alıp verme hareketlerini uygular, fakat bu durum onun için hayati değildir. Yine tıpkı sıradan bir insan gibi yemek yiyebilir, fakat aslında açlık, susuzluk gibi hislere sahip değildir. Liste bu şekilde uzayıp gider. Buradaki ana fikir, F-zombinin her yönüyle bir insan gibi davranması fakat özünde bir insan olmamasıdır.

Felsefi Zombi, başta davranışçılık (kişinin davranışlarının, onun geçmiş tecrübeleriyle şekillendiği fikrini benimseyen felsefi öneri) gibi materyalist düşüncelerin her senaryoda doğru olmadığını vurgulamak için ortaya atıldı. Felsefi zombi gibi her yönüyle insana benzeyen fakat bilinçsel tecrübeden yoksun olan bir figür, elbette ki söz konusu akımın somut kanıt arayışını çürütmeye yöneliktir. Bununla birlikte, bahsi edilen figürün olasılığı ve gerçekçiliği çoğu zaman materyalistler için olanaksız olarak düşünülüp, karşıt argüman olarak kullanılsa da; fikri savunanlar ise zombilerin fiziksel somutluğunu kanıtlamanın yersiz olduğunu, özünde bir kanıt olmasa da mantık sınırları içerisinde olduklarını vurgular.

Genel olarak kabul gören f-zombilerin, alanlarına göre dağılan ve tanımlanan üç ayrı tipi bulunur:

  1. Davranışsal Zombi: Davranışsal olarak sıradan bir insandan ayırt edilemez zombi tipi.
  2. Nörolojik Zombi: İnsan beynine sahip ve psikolojik olarak insanlardan ayırt edilemez zombi tipi.
  3. Ruhsuz Zombi: Ruhtan/bilinçsel tecrübeden yoksun zombi tipi.

zombi 5

Öyleyse şöyle bir beyin fırtınası yapalım: Bir oda dolusu zombi ve sıradan insanların olduğu alan düşünün. Birini diğerinden nasıl ayırabilirdiniz? Hangisinin zombi, hangisinin insan olduğunu nasıl söyleyebilirdiniz? Lafı fazla gevelemeden söyleyelim: Ayırt edemezdiniz! İstisnasız her yönüyle (fiziksel ve zihinsel) sıradan bir insan gibi görünen ve onun gibi davranan başka bir varlığın aslen insan olup olmadığını anlamak pratikte imkansızdır. Peki bu neden önemli? Fikirsel anlamda böyle bir şeyin varlığını düşünüyor olmamız onun var olduğunu kanıtlamaz ki, değil mi? Değil. İşte sorun tam da burada başlıyor: Çünkü bir fenomenin var olup olmadığını kanıtlamakta çoğu zaman bilimsel verilere ve akademik arşivlere güveniriz. Fakat felsefi zombi gibi bilimin bile kanıtlamaya yahut çürütmeye hazır olmadığı bir kavram için söz konusu referanslar bir hayli yetersiz kalıyor — çünkü, en azından şimdilik, kişinin “ben” zamirini kullanamadığı herkes onun için felsefi zombi olma potansiyeli taşıyor.

Sorun bununla da bitmiyor. Lise 10. sınıf Matematik öğretmeninizin veya kendisini tam anlamıyla tanıdığınızı sandığınız sevgilinizin aslen bir zombi olup olmadığı konusunda endişelenmek gibi farazi düşüncelerden ziyade; başlıca robotik alanında olmak üzere gelecekte yaşayabileceğimiz somut bir problem potansiyelinden de söz ediyoruz. Şimdilik bu tür endişeler yalnızca çeşitli bilimkurgu eserlerinde görebileceğiniz ve üzerinde anlık kafa yorabileceğiniz kavramlardan öteye geçmiyor, fakat özellikle her geçen yıl daha da insani halde tasarlanılan robotik çalışmaları ışığında bu tür konuları somut anlamda belki de birçoğumuzun ömründe bile karşılaşılmayacağına kim garanti verebilir? Başlıca Isaac Asimov olmak üzere; Philip K. Dick, Arthur C. Clarke ve hatta Douglas Adams gibi sayısız bilimkurgu yazarının pek çok eserinde bulunan bir kavram olan felsefi zombi, yakın yahut uzak gelecekte üzerinde gerek pratik gerekse felsefi anlamda yoğun şekilde kafa yoracağımız bir olgu mu olacak? Yoksa ne kadar gelişirsek gelişelim söz konusu figürün yaratılması hep biz insanlığa imkansız (dolayısıyla kurgusal) mı gelecek?

WARM BODIES Ph: Jan Thijs © 2012 Summit Entertainment, LLC. All rights reserved.

Bahsi edilen figürün akla yatkın, hayal ürünü, gerçekçi yahut kurgusal  olması şöyle dursun; bize anlatmaya çalıştığı bir bakış açısı var ki, o da yere göğe sığdıramadığımız insan zekasının ve davranışlarının belki de sandığımız kadar özel olmayabileceğidir — ve bilinç kavramı ise iyi bir ihtimal insana özgü bir hadise değildir. O bilinç ki, iyi bir ihtimal Güneş sisteminin sınırlarını zorlayacak ve yıldızlara yelken açacak kadar geliştiğimizde bile bütün bunları algılamamızı sağlayan ve benliğimizi oluşturan bir kavramı tamamen idrak etme konusunda yetersiz kalabilir. Veya, gerçekten de bilinç diye adlandırdığımız şey, tıpkı Isaac Asimov’un Son Soru adlı eserinde veya Arthur C. Clarke’ın Çocukluğun Sonu‘nda olduğu gibi kolektif bir zekadır ve bizim ona verdiğimiz her türlü değeri fazlasıyla hak ediyordur. Kim bilir?

Biz değil.

Hazırlayan: Burak M. Kılıç

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Zombi

Gerçekte Bir Zombi İstilası Ne Kadar Sürerdi?

Film, dizi izlerken, roman okurken ya da en basitinden internette gezinirken illa şu soruyu kendinize …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin