Distopyalarda Sağ Kalma Rehberi

Distopya okumayı, seyretmeyi neden severiz? Bunun kişiden kişiye değişen yanıtları olabilir ama en geçerlilerinden biri, “İyi ki öyle bir dönemde yaşamıyorum” duygusuyla kendi yaşantınızdaki mutluluklara daha sıkı sarılabilmektir. “1984” okuyup bir kağıda birkaç satır yazabilmenin, düşüncelerinizi özgürce söyleyebilmenin değerini anlayabilirsiniz. Veya “Fahrenheit 451” okurken kütüphanenizdeki kitapların yanına gidip onları sevgiyle okşayabilirsiniz. “Make Room! Make Room!”u okurken yediğiniz her öğünün değerini anlayabilirsiniz. Herkes muhteşem, hareket dolu yaşamlar sürmüyor. Sıkılabiliyoruz ama post-apokaliptik, distopik bir romanda bir bardak su bulabilen karakterin mutluluğuyla empati kurabiliriz. Örneğin ben bazen çorba içerken, buz devrine girmiş bir dünyada aylar sonra sıcak bir tas çorba içebilen bir insan olduğumu hayal ederim. Ya da kurak bir dünyada duş alabilmenin değeri nedir?

Peki, distopya okuyarak veya seyrederek kendi hayatınızdaki alıştığınız sıradanlıklardan sıkılmamak veya küçük şeylerden mutlu olabilmek güzel de, ya distopya içinde yaşamak nasıl olurdu? Öyle olmaz demeyin, bir bakmışsınız overlokçu gibi distopya ayağınıza gelmiş. İşte size tam da lazım olan yazı… Çıktı alıp buzdolabının üzerine yapışkan ile tutturun.

distopya kapak

Distopya günlerinde yaşamanın rehberi nedir? Ya da sağ kalabilmenin… Çeşitli distopya türleri var. Şöyle kalın duvarları olan, demir parmaklıklı bir distopya da hayal edebiliriz; daha yumuşak, görünmez zincirleri olan ama daha tehlikelisini de. Böyle bir distopyada iktidar, iktidara hizmet eden ara sınıf, tamamen ezilen alt sınıfa ait olabilirsiniz. Üst sınıfa dahil olursanız sistemin baskısını hissetmeniz zorlaşır. Hatta daha çok ayrıcalığınız olduğu için genel kitlenin çektikleri bir nevi ütopyanız haline dahi gelebilir. Alt sınıfa dahil olursanız, bu sefer de o baskıyı üzerinizde öyle bir hissedersiniz ki beyninizde nasıl sömürüldüğünüzü anlayacak kadar bile düşünemez, koyun olursunuz. Zaten koyun metaforunu, kendilerine çoban demeyi çok seven birilerini gördünüz mü hemen distopik kafayı tespit edebilirsiniz.

1984’deki kahramanımız partiye, üst sınıfa hizmet eder; proletaryaya dahil değildir. Yani ortada diyebiliriz. Fahrenheit 451’deki Montag da kitapları yakan itfaiyecilerdendir ama yine üst sınıf veya alt sınıf değil, hizmet ara sınıfıdır. Harry Harrison’un “Make Room! Make Room!” romanında ise (1973 yapımı Soylent Green filmi) kahramanımız üst konum sahipleri arasındaki bir cinayeti araştıran, alt düzeyde, orta sınıfın bütün sıkıntılarını çeken bir polistir. Kahraman tespitimizi yapmamızın nedeni okur hedef kitlesini belirlemek. Eğitimli, farkındalık sahibi, iyi, muhalif, belki marjinal değilseniz zaten sistemle, distopyanın yönetim kadrosu ve zihniyetiyle mutlu mesut yaşarsınız. (Belki yaşamazsınız da, zira distopyalarda sistemin çarkları arasında muhalifler kadar, kısmetsiz yandaşlar da öğütülür. En azından onların riskleri size göre az.)

Siz distopya ile uyumsuz bir insansınız ve Bilimkurgu Kulübü sitesinde bu yazıyı okuduğunuza göre bir distopyada sıkıntı çekecek kadar da güzel bir ruha sahipsiniz demektir. Rehberimize başlayalım…

Mantar Sporu Olun

Mantar sporları ile ilgili bir yazı okursanız, haklarındaki en genel bilgi dış çevre şartlarına ve değişimlerine karşı olağanüstü dayanıklı olduklarıdır. Uzayda bile yaşamaları mümkün olabilir. Gereksinimlerini en aza indirirler. İşte sizin de distopyada ilk yapmanız gereken gereksinimlerinizi en aza indirip, dış şartlara karşı dayanıklılık sağlamaktır.

Harcamalarınızı azaltın, zira distopyada sizin gibi birinin çok para kazanma ihtimali azdır. Hele zeki ve eğitimli biri olduğunuzu keşfederlerse ya daha yandaş (teorikte ve pratikte) olmanızı isterler, ya da yaşam şartlarınızı zorlaştırırlar. Harcamalarınızı ve gereksinimlerinizi azaltırsanız en azından içte distopyaya teslim olmadan arada kaynayabilirsiniz.

Lüks harcamalardan ve zevklerden uzak durun. Sigara gibi bağımlılıklar edinmeyin. Yaşamanızı sürdürecek kadar enerji elde edecek şekilde yemek masrafınız olsun. Büyük şehirlerde yaşam pahalıdır, ulaşıma da çok harcarsınız. Her yere bisiklet veya yürüyerek gidebileceğiniz bir kasaba ve köyü tercih edebilirsiniz. Ama küçük yerlerde de distopyaya uygun “iyi bir vatandaş” değilseniz, iyi muhbir vatandaşların sizi fark etme olasılığı daha yüksektir.

Görünmez Olun

Görünmez olmaktan kastım, H.G. Wells’in “Görünmeyen Adam” adlı eserindeki gibi bilimsel bir yöntemle görünmez olmak değil, Ralph Ellison’un “Görülmeyen Adam” romanındaki gibi fark edilmemektir. (Bu romanda ırkçılığın hala izlerinin olduğu bir dönemde egemen kültür içinde yaşamaya çalışan siyah bir genç karakter anlatılır. Bu romandan ilk kez Stephen King’in bir eserinde haberim olmuştu.)

Yani ışığı üzerinizden yansıtmayın; parlamayın, dikkat çekmeyin… Bir olay olsa ve yirmi tanık sizi görse bile hiçbirinin net tarif edemeyeceği kadar silik olun. Kıyafetle, saç ve davranışlarınızla. Hatırlanacak bir saç şekli, takı, dövmeniz olmasın. Mesela saçınızı mora boyamayın, burnunuza hızma takmayın.

sosyal medya

Sosyal Medyadan Uzak Durun

Görünmez olun uyarısına ek bir durum. Sosyal medya en iyi fişleme ve muhalif yakalama ortamıdır. Yazdıklarınız kadar yazmadıklarınızdan da fişlenirsiniz. Ben dikkatliyim, başımı tehlikeye sokacak bir şey yazmıyorum derken bir bakmışsınız, “Neden şu konuda bir tepki koymadın?” diye sorgulamaya muhatap olabilirsiniz. Yandaşlarla neden aynı şeyleri yazmadığınız bile sorgulanır. En iyisi sosyal medyayı azaltın veya mümkün olduğunca küçük bir çevre ile kapalı sistem iletişimde olun.

Yandaşlar, sistemi arkalarında hissettikleri için aynı zaman da muhbirdirler. Bunları arkadaş listelerinize almayın, sızdırmayın… İmkanınız varsa engelleyin.

Sakın Zeki Gözükmeyin

Distopyalarda zeki olmak sadece muhalifler ve uyumsuzlar için değil, sistemi tamamen onaylayan ve “iyi bir vatandaş” olan kişiler için bile tehlikelidir. Çünkü distopyalarda köşe başlarını vasat insanlar tutar ve zekileri, işleri ve konumları için tehlike olarak görürler. Mesela yandaş olmak isteyen, iktidardaki partinin yaptıklarını tamamen onaylayan bir arkadaşım vardı, ama iyi bağlantıları olduğu halde bir konuma gelemeyişine şaşırıyordu. “Gelemezsin tabii, çünkü zekisin, eğitimlisin ve bunları gösteriyorsun,” dedim. Yandaşlık bir rant bölüşümüdür ve diğerleri onun pay almasını istemezler.

Örneğin George Orwell’ın “1984”ünde kahramanımızın iş arkadaşlarından biri tamamen yönetime bağlıdır ve yeni sözlük ile ne yapmak istediklerini anlamaktadır. Ama bunu fazla seslendirir, böyle olunca da tamamen yandaş olduğu halde hapsi boylar.

Çok da Uyumlu Olmayın

Eğer pes edip distopya zihniyetine tamamen uyumlu biri olmaya kendinizi zorlarsanız, bu sefer de bedenen değil ama zihnen ölümünüz gerçekleşir. Aman zeki gözükmeyeyim derken aptallaşabilirsiniz mesela veya distopya çarklarına uyum sağlarken duygusuz, ahlak ve adaletle işi olmayan kötü biri olup çıkabilirsiniz.

Çok Değil Ama Zaafları Olan Biri Gibi Davranın

Distopyada insanlar birbirlerine zaafları ölçüsünde güven besler. Kusursuz, açığı ve zaafı olmayan biri gibi davranırsanız sizi tehlike olarak görürler. Hiyerarşik olarak üstünüzün, amir, müdür ve iş arkadaşlarınızın zaafları, açıkları olacaktır. Birbirleri hakkındaki bu açıkları bildikleri için ellerinde koz olduğunu düşünerek güvenirler. Müdürünüz sizin hakkınızda kullanacağı bir zaaf veya açık bulamazsa içgüdüsel olarak sizden kurtulmaya çalışacaktır. Zaafınız, kötü alışkanlığınız yoksa da bir tane varmış gibi gösterin. (Ama çok abartmayın)

Kışın Donup Yazın Canlanan Kurbağa

Bazı kurbağa türleri, metabolizmalarındaki bir özellik sayesinde kışın donar. Tüm vücut fonksiyonları en aza iner, yazın canlanır. İşte siz de arada bir donun ve canlanın.

Değişiklik

Sürekli aynı yerde kalmak tespit edilme riskini arttırır, ama değişiklik yapma durumlarında ise ilk uyum zamanlarının hepsinde “yeni” olduğunuz için dikkatler sizin üzerinizde olacaktır. Bir denge bulun.

Rutin Ritüel ve İbadetler

Dini distopyalarda ibadetler, ideolojik distopyalarda ise toplantılar, ritüeller şunlar bunlar vardır. Bunlara dikkat çekmeyecek ama tamamen teslim olmayacak kadar da dengeli bir şekilde katılımınız gerekir. En zoru bunlardır.

Sanattan ve Bilgiden Uzak Durun veya İlginizi Göze Sokmayın

Distopyalar yapıları itibariyle cehalet üzerinde yükselmek zorundadır. Bu nedenle sanat ve bilgi (kitaplar, bilime merak) tehlikelidir. Estetik anlayışınızın olduğu anlaşılırsa, fazla kitap okuyorsanız, bir ortamda bilginizi gösteriyorsanız yandınız. Bilmiyormuş gibi davranın. Mesela iş ortamında hiç kimsenin bilmediği bir konuda doğru cevabı verirseniz, sizi tebrik ederler ama hepsinin aklında sizin fazla zeki veya bilgili olduğunuz kalır. Bu da tehlike demektir.

Birilerini Kurban Etmek

Distopyalar yamyam ortamıdır. Eğer siz birilerinin ipini çekmiyorsanız, mahvetmiyorsanız eninde sonunda sizin ipinizi çekip mahvederler. Çevrenizdeki kötü, ama distopya için “iyi ve muteber vatandaşları” mahvetmeye çalışabilirsiniz. Yani bir miktar entrikacı olun.

Devrim Kendi Çocuklarını Yer

Distopyalarda bireysel kurbanlar kadar grup kurbanlara da ihtiyaç vardır, o nedenle rantları çakışan klikler sürekli çatışır ve biri kaybettikçe o kliğe dahil olanlar işkence odalarını, toplama kamplarını, idam sephalarını boylar. Bir kliğe dahil olmamak en iyi çözüm gibi görülebilir ama bazen başka çare kalmaz. O zaman kazanan içinde olmaya, kazanana oynamaya çalışın.

False Flag’lara Dikkat

False Flag sahte bayrak demek. Distopyalarda muhalifleri tespit etmek için yeraltı örgütlerini de sistem oluşturur. Yani siz distopyayı yıkmak için kendiniz gibi olanları bulduğunuzu düşünürken esasında gizli polisin kucağına düşmüş olabilirsiniz. Aynı şekilde iyi bir distopyada suç dünyası da yönetimin elindedir. Suçu, karaborsayı yok edemeyeceklerini bildikleri için kontrolleri altında sürmesine izin verirler. Karaborsadan gerçek et veya kahve aldığınızda, sahte bir kimlik elde ettiğinizde bunu bilirler.

Örümcek Adam Sezgileri

Sürekli tetikte olun. Tuhaf bir şekilde her şey yolunda ve iyi gidiyor gözüküyorsa büyük bela yaklaşıyor demektir. Amirlerinizden fazla övgü, başarı da esasında tehlikeli olduğunuzun düşünüldüğünü gösterebilir.

Uygun Şartlarda Gerçekleşmeyen İsyanlara Katılmayın

Distopyalar iç yapılarında fazla sağlam ve kontrollü, dış etkenlere karşı zayıftır. Yani içten yıkılmazlar. Rejimi yıkmak için dış şartların uygun olmasını bekleyip içeriden harekete geçmek gerekir. Örneğin Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku ülkelerinde isyanlar oluyordu ama kanlı şekilde bastırılıyordu. Ne zaman ki Sovyetler Birliği çöktü, o ülkelerdeki rejimler domino taşları gibi devrildi.

Bütün bunlara dikkat ederseniz distopyalarda sağ kalmayı, yaşamınızı sürdürmeyi başarabilirsiniz. Buna da yaşamak denirse tabii. Distopyalarda yaşamayı sürdürmek zordur, özellikle bu dönemi atlatabilirseniz sizden geriye ne kaldığı bilinmez. Bir hasar kontrolü ve iyileşme sürecini de karakterinize, ruhunuza, düşünme biçiminize uygulamanız gerekir.

Hazırlayan: Orkun Uçar

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Omelas ve Um-Helat

Edebi Bir Karşılaştırma: Omelas vs Um-Helat

Ursula K. Le Guin‘in kısa hikâyesi Omelas’ı Bırakıp Gidenler (The Ones Who Walk Away from …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin