Disney’in yeni Rise of the Resistance eğlence parkıyla epik bir Star Wars savaşına hazır mısınız?
Hiç Direniş’e katılıp İlk Düzen’e karşı Poe ve Finn’le yanyana savaşmak istediniz mi? Star Wars evreninde yer almak için dünyaları veririm mi diyorsunuz? Eğer öyleyse şanslısınız, zira Disney’in yeni Star Wars temalı parkı ziyaretçilerini epik bir uzay savaşının orta yerine bırakıyor!
Florida ve California’daki Disneyland’lerde ‘Star Wars: Galaxy’s Edge’ isimli yaklaşık 6 hektarlık alana kurulan ve Rise of the Resistance adı verilen park ve içerisindeki etkileyici oyuncaklar, Disney’in bugüne kadar ürettiği en ihtişamlı ‘oyuncaklar’ olarak kayıtlara geçti bile. Yalnızca 20 dakika sürse de serinin sıkı hayranlarının elinde gerçek Star Wars evrenine en yakın deneyim bu gibi görünüyor. Elbette bu durum Disney’in seneye açmayı planladığı Star Wars otelinin açılmasıyla değişebilir.
Ziyaretçilerin Galaxy’s Edge’deki macerası hayali gezegen Batuu’daki Direniş Ormanı’nda başlıyor. Direniş destekçileri, gezegeni istila etmiş olan İlk Düzen askerlerine görünmeden burada toplanmaya çalışıyorlar. Star Wars filmlerinde Batuu diye bir gezegeni hiç görmemiş olsak da, ambiyans olarak gerçek bir Star Wars havasına sahip ve ziyaretçileri tam manasıyla yabancı bir evrendeymiş gibi hissettiriyor. Sade ve gösterişsiz mimarisi, cangılvari ortamıyla çok, çok uzaklarda bir gezegene gitmişsiniz gibi hissettiren bu bölge galaksinin dış sınırlarında yer alıyor. Dekorlar ve seslerle desteklenen ortamda bir Direniş karakoluna ulaşmış gibi hissetmemek elde değil.
“Rise of the Resistance”ın girişi biraz gizli, girişi bulmak için (uzun giriş kuyruğundan anlamazsanız tabii!) önce eski bir tareti bulmanız gerekiyor. Ardından kayalar ve ormanlık bölgenin içinden geçerek üssün merkezine ulaşacaksınız. Asıl deneyim ise bundan sonra başlayacak!
Batuu taşlarından oyulmuş, üs merkezine giden dar koridorlar ve kuyruk boyunca ilerleyen Direniş araçları sıradakilere beklerken sıkılmayacakları bir manzara sunuyor. Sıra nihayet bir mağaraya açılıyor, burası gerçekten Star Wars evreninde olduğunuzu ilk hissedeceğiniz yer zira gerçek bir BB-8 droidi ve atılacağınız görevin detaylarını açıklayan Rey’in hologramı burada sizi bekliyor! Neyin şov öncesi ısınma turu olduğu, neyin oyuncağın bir parçası olduğu bu noktadan itibaren belirsizleşmeye başlıyor. Disney’in ziyaretçilerin sırada beklerken sıkılmaması için şov öncesi içeriğini zengin tutması ve ziyaretçilere güvenlikle ilgili hatırlatmaları şovun bir parçasıymış gibi sunması Rise of the Resistance’ta kendini iyiden iyiye belli ediyor. Bu yüzden de Rise of the Resistance’ın şov öncesi atraksiyonlarını oyuncağın kendi eğlencesinden ayırmak oldukça güçleşiyor. Rey’in hologramından brifing alan ziyaretçiler, kendilerini Picara adlı bir gezegene doğru gizli bir Direniş görevine götürecek bir nakliye gemisine doğru ilerliyorlar.
Direniş gemisinin dümeninde tanıdık bir isim var: Nien Nunb! Kendisini orijinal üçlemede Asiler’e katılan eski silah satıcısı olarak hatırlıyoruz. Nien Nunb’la beyaz ekranda son kez görüşmemizin üstünden otuz sene geçmiş olsa da, Disney’in orijinal üçlemede yer alması ve Rise of the Resistance’taki hareketli robotunu seslendirmesi için yine Kipsang Rotich’e görev verdiğini de araya sıkıştırmış olalım. Gemide Bien Nanb’a Amiral Ackbar gibi bir Mon Calamari olan Kaptan Beck eşlik ediyor. Nakliye gemisine Direniş’in en iyi pilotu olan Poe Dameron ve iki X-wing pilotu daha Picara’ya kadar eşlik ediyor; ne var ki işler hızla sarpa sarıyor.
Amiral Ackbar Sesiyle Okunacak: Bu Bir Tuzak!
Star Destroyer’e ayak bastığımızda kendimizi bir film sahnesinden fırlamış benzeyen bir ortamda buluyoruz. Oyuncağa bindikten sonra Force Awakens’ı yeniden izleyenler bunu daha net olarak göreceklerdir: Filmde Poe ve Finn’in kaçmaya çalışırken bir Tie Fighter kaçırdıkları bir sahne var. Star Destroyer’in güvertesi bu sahnenin geçtiği yere neredeyse tıpatıp benziyor. Sorgu odasına doğru ilerlemeniz için dürtükleyen İlk Düzen askerlerinin önünde ilerlerken durup olabildiğince fotoğraf çekmeyi unutmayın sakın. İnsan bir daha ne zaman bir Star Destroyer güvertesinde bulur ki kendini?
Bir esir olarak dar bir koridorda düzgün bir sıra halinde yürürken küçük gruplara ayrılacak ve “sorgulanmaya” başlayacaksınız. Özellikle buradaki görevliler İlk Düzen askerleri olduklarını unutturmayacak kadar kaba davranırken operasyonel görevlerini de başarıyla sürdürüyorlar. 16 kişilik gruplara bölünüp üzerinde beklemeleri gereken renkleri belirlendikten sonra, askerler ‘esirleri’ sorgu hücrelerine götürüyor. Burada ise asilerin gizli üssünün yerini öğrenmeye çalışan General Hux ve Kylo Ren hologramları tarafından sorgulanıyorlar.
Yaşasın, Süvariler!
Neyse ki Hux ve Ren acilen güverteden çağrıldıkları için bir süre sonra bizi yalnız bırakıyorlar. En heyecanlı kısım ise bundan sonra başlıyor: Direniş askerleri yardımımıza geliyor. Aynı zamanda oyuncağın da asıl ‘sürüş’ kısmı burada başlıyor.
Ziyaretçiler tutsak nakliye aracı havası verilen ve sağlam bir kaçış planı varmış gibi görünen R5 droidler tarafından sürülen taşıtlara bindiriliyorlar. Ne var ki geminin dört bir yanına dağılmış diğer droidleri ve Stormtrooper’ları geçmek çok da kolay olmayacak.
Rise of the Resistance’ta kullanılan hız treni bugüne kadar yalnızca Paris, Shanghai, Hong Kong ve Tokyo’daki Disneyland’lerde kullanılan raysız sistemle çalışıyor. Tren diğer araçlarla kesişen yollarda ilerler ve neredeyse rastgele gibi görünen hareketlerde dönüp dururken, daha önce hiçbir Disney parkında görmediğimiz kadar büyük ve detaylı sahnelerden geçiyoruz.
Rise of the Resistance’ta o kadar fazla aksiyon var ki, tek seferde hepsini yakalayabilmek neredeyse imkansız. Tek seferde iki tren çalışıyor ancak bundan emin olamıyorsunuz, zira sorgu hücrelerinden çıktıktan sonra tek gördüğünüz insanlar 16 kişilik grubunuzdakiler oluyor. Sürüş, aracınızın Baatu’ya geri dönmeden önce kaçış poduna yaklaşıp kilitlenmesiyle son buluyor. Burada sizi bekleyen Direniş üyeleri görevdeki başarılarınız için size teşekkür ediyor ve sizi yoldaşları olarak selamlıyorlar.
Tüm deneyim, birbirlerine kusursuz geçişler ve gerçek sahnelerle bağlanan dört farklı tren sisteminden oluşuyor. Sürüş boyunca aktörlerle karşılaşmak da deneyimi çok daha canlı hissettiriyor.
Oyuncağın en kötü yanı ise binebilmek için parka açılmadan önce varmak zorunda olmanız, zira şimdilik Disney ziyaretçileri gruplar halinde içeri alıyor ve bir gruba dahil olabilmek için erkenden girişte bulunmanız gerekiyor. Sabah erkenden parka ulaşmak zorunda olmak biraz can sıkıcı olsa da, sırada beklemek yerine grubunuz çağrılana kadar etrafı gezme imkânınız olması durumu biraz hafifletiyor. Ne de olsa, Star Wars hayranları için böylesi etkileyici bir deneyim için bu, ödenmesi gereken çok küçük bir bedel.