90’lı yıllarda internet çoğunlukla okunan bir şeydi ve neredeyse tümüyle bilgi almak için kullanılıyordu. 2000’lerde sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla internet okunan ve üzerine yazılan bir ortama dönüştü. Bu arada mobil teknolojiler gelişip ucuzladı, iletişimde yazı ve resimlerin yanı sıra video da yaygın biçimde kullanılmaya başlandı. Bugünün interneti her ne kadar geniş kitlelerin katılımını teşvik ediyorsa da, üzerinde yaratılan değerin adil biçimde dağıtıldığını söylemek güç. Çünkü büyük teknoloji şirketleri, internette oluşan değerin aslan payını kendilerine alıyor.
Öte yandan, internet iletişimin yanı sıra ticaretin de odak noktası olma yolunda ilerliyor. Ekonominin ağırlık merkezi dijitale doğru kayarken finans, medya, eğlence, telekomünikasyon ve perakende sektörlerinde devasa dijital cirolar oluşuyor. İnternetin geçirdiği evrimin son aşamasını dijital mülkiyetin oluşturduğu genel kabul gören bir görüş. İnternetin son 30 yıldaki gelişimini aşağıdaki biçimde özetlemek mümkün:
- Web1: Okunan internet
- Web2: Okunan ve yazılan internet
- Web3: Okunan, yazılan ve sahip olunan internet
Web3’ün Başlıca Özellikleri
Dijital varlıkların yaygın kabul gören ilk örneği Bitcoin’di. Bitcoin’in bir değer saklama ve aktarma aracı olarak rüşdünü ispatlaması çok sayıda kripto paranın ortaya çıkmasını sağladı. Tapu kayıtlarının tapu sicilinde tutulmasına benzer biçimde, kripto paraların kayıtları da ilgili blok zincirinde tutuluyor. Blok zincirlerinde gerçekleşen işlemler “node” adı verilen bilgisayarlar tarafından doğrulandıklarında geçerli hâle geliyor. Blok zinciri temelli dijital varlıkların ayırt edici özellikleri merkeziyetsiz olmaları. Örneğin Bitcoin merkezi bir otorite tarafından kontrol edilmiyor ve herhangi bir otoritenin dünyanın dört bir yanında “node”ları olan Bitcoin ağının işleyişini durdurması mümkün değil. Kripto paraların çoğunluğu için geçerli olan bu durum, blok zincirlerini hacker ataklarına karşı da dirençli kılıyor.
Geleneksel paraların, merkezi devlet otoriteleri tarafından çıkarıldığını biliyoruz. Öte yandan veri yönetimi, depolama, sunucu hizmeti, alan adı yönetimi, sosyal medya gibi birçok alanda yine merkezi yapılara bağımlılık söz konusu. Anılan alanların her birinde blok zinciri tabanlı projeler hayata geçirilmiş durumda. Böylece gelecekte internetin, devletlerin ya da büyük teknoloji şirketlerinin müdahalelerinden bağımsız hâle gelmesi amaçlanıyor. Web3 projelerine ve onları temsil eden kripto paralara bu bağlantı üzerinden erişebilirsiniz.
Cryptonomicon ve Kripto Paralar
Neal Stephenson, 2002 yılında yayımlanan Cryptonomicon isimli bilimkurgu romanında kripto paraları öngörmüş ve yaratacakları güçlü etkileri gözler önüne sermişti. Cryptonomicon iki farklı zaman diliminde geçiyordu. İlk anlatı II. Dünya Savaşı döneminin kod kırıcılarına odaklanıyordu. İkinci anlatı ise 1990’larda, kurgusal Kinakuta Sultanlığı’nda bir yeraltı veri cenneti inşa etmek için kriptoloji, telekom ve bilgisayar teknolojisini kullanan karakterlerin çevresinde gelişiyordu. Geniş kitleleri soykırıma karşı savunmak için elektronik para ve dijital altını anonim hâle getirmeye çalışıyorlardı.
Bitcoin ise 2009 yılında ortaya çıktı ve ilk birkaç yıl sadece dar bir çevrede kabul gördü. Cryptonomicon’un yayımlanmasından 20 yıl sonra, kripto paralar internetin 1997 yılındaki yaygınlık seviyesine erişti. İnternetin 1997 sonrasındaki adaptasyon hızı göz önüne alındığında, 2030 yılında dünyada 1 milyar insanın dijital varlık sahibi olacağı tahmin ediliyor.
NFT’lerin Artan Rolü
Son iki yılda popüler hâle gelen bir diğer dijital varlık türü de NFT’ler. NFT, İngilizcedeki Non Fungible Tokens (değiştirilemez jetonlar) sözcüklerinin kısaltmasından oluşuyor. Değiştirilebilir olmak paraların özelliklerinden biri. Aynı değerdeki paraları birbirleri ile eşit görerek gönül rahatlığıyla takas edebiliyoruz. Küçük çocuklar ise bozuk para ve banknotları birer oyuncak ya da koleksiyon nesnesi gibi gördüklerinden değerleri uyarınca takas etmeye yanaşmıyorlar.
Demek ki paraların değiştirilebilir olarak görülmesi matematik bilgisiyle de desteklenen kültürel bir tutum. Bu bağlamda, birbirlerinin yerine geçebilen paralardan farklı olarak, her bir NFT’nin ayrı bir kimliği olduğu söylenebilir. Birer dijital sahiplik belgesi olan NFT’lerin çok sayıda çeşidi var. Başlıca NFT çeşitleri ise şöyle:
[tabgroup]Sanat NFT’leri: Dijital sanat eserlerinin Ethereum gibi blok zincirleri üzerinde saklanması ve ticarete konu olması NFT’lerin ilk uygulama alanlarından biri. Öte yandan, NFT’lerin yaygınlaşmasında algoritmalar yardımıyla üretilen resim koleksiyonlarının önemli etkisi oldu. Crypto Punks ve Bored Ape Youth Club (BAYC) söz konusu koleksiyonların en tanınmış örnekleri. Crypto Punklar, 2017 yılında 10 bin adet olarak üretilmişti. Halen en ucuzu 90 bin dolardan alıcı buluyor. Benzer biçimde BAYC koleksiyonu da 10 bin adet olarak üretilmişti ve halen taban fiyatı 180 bin dolar seviyesinde.
Arsa NFT’leri: Metaverse arsası satın almak, geçtiğimiz aylarda yatırımcılar arasında önemli bir gündem maddesi hâline gelmişti. Kripto piyasasında fiyatların gerilemesi nedeniyle şimdilerde bu konu gündemden düşmüşe benziyor. Arsa NFT’leri sınırlı bir yüzey alanı olan blok zinciri tabanlı metaverse’lerdeki belirli alanları temsil ediyor. Bazı metaverse’lerde bu alanları kiraya vermek mümkün olabiliyor. Sandbox, Decentraland ve NFT Worlds arsa satın alınabilen başlıca sanal dünyalar olarak sıralanabilir. Söz konusu dijital arsalar konser, kongre, toplantı vb etkinliklerde kullanılmak ya da oyunlar oynamak gibi amaçlar için kullanılıyor.
Oyun NFT’leri: Axie Infinity oyununun açtığı yolda yüzlerce oyna-kazan oyununda halen çeşitli NFT’ler alınıp satılıyor. NFT’lerden önce de karakterlerin gücünü artıran zırhlar, kılıçlar, ateşli silahlar gibi dijital eşyalar oyun içi satın almalara konu oluyordu. Artık bu dijital eşyalar kripto ekosistemi içinde güvenle alınıp satılabilmeye başlandı. Arsalar da dâhil olmak üzere oyunlardaki hemen her unsur artık birer NFT ile temsil edilebiliyor. Böylece ilgili NFT’leri erken dönemde satın alan oyuncular, oyun popüler hâle geldiğinde ciddi bir avantaj elde ediyorlar. Popüler oyna kazan oyunlarından olan Splinterlands’de örneğin kartlar, totemler, kuponlar, arsalar gibi çok çeşitli öğelerin dâhil olduğu benzersiz bir ekonomi ortaya çıkmış durumda.
Dijital Giysiler: Dijital dünyada uzun zaman geçirenler gündelik yaşamın yanı sıra dijital ortamda da şık bir imaja sahip olmak istiyor. Dolayısıyla profil fotoğrafları, avatarlar ve kıyafetleri yıllar geçtikçe önem kazanıyor. Adidas, geçtiğimiz aylarda Into The Metaverse adlı projesiyle birkaç saat içinde 30.000 NFT satarak 22 milyon dolar gelir elde etti. Öte yandan Nike, dijital ayakkabı satmak için RTFKT Studios isimli bir şirketi satın aldı. Lüks giyim markası Gucci de NFT trendine kayıtsız kalmayan firmalardan biri. Gucci kısa süre önce Supergucci adlı NFT projesini duyurdu. Gelecekte dijital dünyaya has moda akımlarının doğmasına tanıklık edebiliriz.
Müzik NFT’leri: Görsel sanat öğelerine benzer biçimde müzik de NFT’lerle temsil edilebilir durumda. Müzik denilince akla ilk olarak Audius projesi geliyor. Müzisyenler, Spotify veya Google Play Müzik gibi merkezi yapılara kıyasla Audios altyapısı üzerinde elde edilen gelirden daha yüksek pay alıyorlar.
Dijital Dünyanın Tapuları
Tapu, eski Türkçe’de “kulluk, hizmet etmek” anlamına geliyor. Türkiye Türkçesinde ise taşınmaz mülklerin sahiplik belgesi anlamında kullanılıyor. Dijital öğelerin kolayca kopyalanabilir olması, ticarileşmelerinin önündeki başlıca engellerden biriydi. Blok zinciri teknolojisi sayesinde dijital paraların ve diğer dijital öğelerin sahipliği belirli hâle geldi. Vitalik Buterin’in Ethereum’u kurma konusundaki motivasyon kaynaklarından biri de World of Worldcraft oyunundaki bir karakterinin programcılar tarafından engellenmesiydi. Ethereum ağı üzerinde geliştirilen NFT teknolojisi sayesinde dijital öğelerin güvenli bir biçimde saklanması ve kullanılması mümkün hâle geldi.
Birbirleriyle rekabet hâlindeki çok sayıda kripto topluluğu bolca deney eşliğinde geleceğin dijital dünyasını inşa ediyor. Kripto para yatırımcıları bu inşa sürecine bazen aşırı coşkuyla, bazen de fazlasıyla korkarak katılıyor. Kulağa bilimkurguymuş gibi gelen bu yeni dünya, çeşitli risklerin yanı sıra heyecan verici fırsatları da beraberinde getiriyor.