Bilimkurgu, kapsamı gereği dünya dışı türleri bir araya getirmeye müsait bir alandır. Bu türlerin takipçilere aktarılması bilimkurgu edebiyatında hayal gücünüze ve tasvir yeteneğinize bağlıyken, şov dünyasında işler biraz daha zordur. Dünya dışı olduğunu iddia ettiğiniz yaratıklarınızı dünya materyalleriyle canlandırmak ve bunu yaparken de inandırıcılığınızı korumak zorundasınızdır. Gelişen görüntü teknolojileri bu kısıtlamaları yavaş yavaş ortadan kaldırıyorsa da makyajla, kostümle ya da kuklalarla bin bir emek harcanarak hayat verilen karakterler hafızalardaki yerlerini koruyor.
Her bir yöntemin birbirine karşı üstünlükleri var. Örneğin makyaja harcayacağınız her dakika, set süresinden kesilecek. Türkan Şoray’ı her çekimde 3 saat makyaj masasında tuttuğunuzu düşünsenize, Yeşilçam için büyük bir kayıp olurdu bu. Ya da Ka D’Argo’nun burnu düşüp durduğu için tekrarlanmak zorunda kalan öpüşme sahnelerini hayal edin. İçinde insan olduğunu bildiğiniz iki kollu iki bacaklı, birebir insan boyutlarında yaratıklarla size yabancı bir kültürü belletmeye çalışan yönetmenin çaresizliğine ne demeli? Kuklalar ise düşük maliyetleri ve insan bedeninden bağımsız form alabilmeleri sayesinde makyaj ve kostümün dezavantajlarının karşısında yıkılmaz gibi duruyor.
Elbette kukla kullanmanın zorlukları da yok değil. Mesela günümüzde kuklacılığın gözden düşmesi, piyasada uzman sanatçı bulmayı güçleştiriyor. Ayrıca kuklaların kısıtlı hareket kabiliyetleri de zaman zaman senaristlerin elini kolunu bağlıyor. Her şeye rağmen, usta ellerde hayat bulmuş bir kukla karakter, gönüllerde değme oyuncuların ulaşamayacağı tellere dokunabiliyor. Unuttuğunuzu sandığınız ama aslında hafızanızın en tatlı yerinde kök salmış kukla karakterleri sizler için listeledik.
Hükümdar 16. Rygel (Farscape)
66 cm boyundaki tıfıl hükümdar Rygel aç gözlülüğüyle antipati çektiği kadar, ender de olsa zekice planlarıyla sempati de toplayarak seyirciyi çelişkili hislere boğar. Her zaman en az gözü kadar aç olan 3 adet mideye sahiptir ve paniklediği zamanlarda istemsizce helyum salarak en gergin sahneleri yumuşatan huysuz bir ihtiyara dönüşür. Bir yerlerde milyarlarca nüfuslu bir Hyneria tebaası olduğunu iddia eder ve onlara yeniden hükmedeceği günün hayalleriyle yaşar.
Aksi bir ihtiyar sesine sahip Rygel’ı John Eccleston ve asistanları oynatmış, emektar oyuncu Jonathan Hardy seslendirmiştir.
Pilot (Farscape)
Biyomekanik uzay gemisi Moya ile bir ortakyaşamı paylaşan bilge karakterdir. 4 kolu olmasına karşılık bacak yerine Moya’nın sinir sistemine uzanan, hiçbir zaman göremediğimiz ağaç gibi köklere sahiptir, dolayısıyla mobilize değildir. Moya’nın ırkı Leviathan olarak geçer, ama Pilot’ın ırkından hiç bahsedilmez. Zaten türünün bireyleri bir Leviathan’la birleştiklerinde tüm gayeleri gemiye ve mürettebata hizmet etmek olur ve adanmışlıkları onları birer birey olmaktan çıkarır. Irklarından zaman zaman Servicer (Hizmetkar) adıyla bahsedilmesi de bundandır. Ancak insan elinden çıkma hemen hemen her yapımda gözümüze sokulduğu üzere, Pilot’a da ekibin bir üyesi gibi davranılır ve bu sayede bizim pilotumuz hak ettiği itibara sahip bir birey haline gelir. İyi ki de gelir, çünkü sık sık sağduyusu ve bilgeliğiyle, aklı bir karış havada mürettebatın paçasını kurtarır.
Çirkin dev cüssesiyle normal şartlarda yüreklere korku salması gereken Pilot’ta öyle duygusal bakışlar vardır ki, “kuklaların mekanik soğukluğu hanimiş?” dedirtir. Farscape’in John Eccleston ve arkadaşlarının oynatıp Lani Tupu‘nun seslendirdiği Pilot’ı, oyunculara ders olarak okutulacak türden bir karakterdir.
E.T.
Dünya’da kaybolan sevimli uzaylının, dünyalı bir çocuğun dostluğu ve yardımıyla eve ulaşmaya çalışmasını konu alan film, E.T. karakteriyle akıllarda yer etmiştir. Karakterin canlandırılmasında üç ayrı teknik bir arada kullanılmıştır. Biri yakın çekimler için tasarlanmış, detaylı yüz ifadelerine sahip uzaktan kumandalı bir kuklayken ikincisi, 10 kişinin yönettiği tamamen mekanik bir tasarımdır. Bunların dışında iki cüce ve bacakları olmayan 12 yaşında bir çocuk tarafından giyilen bir de kostüm hazırlanmıştır.
Milyonlarca dolara mal edilen E.T. karakteri için Steven Spielberg‘ün “Anca bir annenin sevebileceği bir şey bu” dediğini biliyor muydunuz?
Yoda (Star Wars)
Star Wars: The Empire Strikes Back ile hayatlarımıza giren Jedi’ların Büyük Üstadı Yoda, sevimli görünüşünün altında bilge bir kişiliğe sahiptir. Devrik cümleleriyle verdiği her bir öğüt altın değerindedir.
22 sene boyunca Frank Oz tarafından oynatılıp seslendirilen karakter, Star Wars: Attack of the Clones filmiyle beraber bilgisayar animasyonlarıyla canlandırılmaya başlamıştır.
Thor (Stargate SG-1)
Asgard filosunun başkumandanı Thor bir metrelik boyu, cılız bedeni, koca kafası ve çekik gözleriyle UFO efsanelerinden alışık olduğumuz uzaylı tipindedir. Asgardlar bundan 30 bin yıl önce 2 metrelik insansı bir türdüler, ancak klonlama teknolojisinin gelişmesiyle doğal üreme yeteneklerini kaybedince zamanla orijinal DNA’larından mahrum kaldılar. Bu da onları kaçınılmaz bir yok oluşa sürükledi.
Thor, sahip oldukları ileri teknoloji ve dörtlü ittifaktaki itibari sayesinde biz dünyalılara pek çok konuda yol gösterici olmuş ve himayesini esirgememiştir. Ağırlıklı olarak Todd Masters ve Paul Hoosen tarafından oynatılan Thor’u, dizide Daniel Jackson’ı canlandıran Michael Shanks seslendirmiştir.
Teddy (Artificial Intelligence)
Çeşitli nedenlerle çocuk sahibi olamayan ailelere, kendilerine koşulsuz bağlanacak birer robot evlat vaat eden bir şirket ilk prototipini teslim eder. Prototipin adı David‘dir ve çocukları hastalık yüzünden geçici ölüm durumuna sokulmuş bir aileye verilir. David gerçek bir çocuğa benzeyen, insan duygularını taklit etme yeteneğine sahip bir yapay zekadır. Tek görevi, verildiği aileye koşulsuz bir şekilde bağlanmaktır.
Jack Angel‘ın seslendirdiği kukla karakter Teddy ise, David’e arkadaş olan eski model bir süperoyuncaktır. Yapay zeka sahibidir. Oyun arkadaşı olarak üretilmiştir ama baskın karakter haline gelmeden ufak öğütler verebilir ya da tehlike durumunda küçük ikazlarda bulunabilir. Ancak tıpkı David gibi, Teddy de sanıldığından daha duygusal ve sağduyulu bir oyuncaktır. David, gerçek bir çocuk olmaya çalışırken yanında Teddy vardır.
Chestburster (Alien)
Uzay yolcularının korkulu rüyası, vursan vurulmaz kaçsan kaçılmaz yaratık Alien, evrimsel başarısı ile muazzam bir morfolojiye ve adaptasyon yeteneğine sahiptir. Sizi gördüğü yerde öldürdüyse şanslısınız; zira kimilerini kozalayıp sonraya saklar, kimileri de chestburster’lara konakçı olur. Alien’larda kovan sistemi vardır, üremeleri de bu şekilde işler. Kraliçenin bıraktığı yumurtalarla facehuggerlar gelişir. Facehugger, konakçının yüzüne yapışır ve kuyruğu ile boynuna sarılarak şahdamarındaki kan akışını kesip bayılmasına sebep olur. Ardından trakesinden aşağı chestburster yerleştirir. Chestburster burada sessiz sakin kalır, ta ki belli bir döneme kadar olgunlaşıp göğüs kafesini parçalayarak ayrılana kadar. Bundan sonrası dengeli beslenme ve düzenli avlanma ile yetişkinliğe erişip alemlere korku salan bir avcıya dönüşmektir. Seride chestburster aşaması kuklalarla canlandırılmıştır.
Alien’ın tasarımcısı olarak saygının en yücesini hak eden H.R. Giger‘ın chestbursterı kuklaya dönüştürülürken ufak bir değişikliğe uğramış ve Stan Winston‘ın çabasıyla iki küçük kol eklenmiştir. Böylece göğüs kafesinden çıkarken kollarından destek alması sağlanmıştır.
Kuato (Total Recall)
Philip K. Dick‘in öyküsünden beyaz perdeye uyarlanan Total Recall gerçekle sanalın, yeraltıyla günyüzünün birbirine girdiği eşsiz bir eser. Filmdeki kukla karakter Kuato, Mars’taki direniş örgütünün lideridir. Şeytani yüz ifadesiyle oldukça çirkin bir yeni doğmuş bebek görünümündeki Koato, aslında bir başkasının bedeninde yaşayan zeki bir parazittir. Zaten bu sıra dışı avantajı sayesinde güvenlik güçlerinin eline geçmemiş, örgütünü gizlice başarıyla yönetmeyi becermiştir.
Hazırlayan: Sibel İnce