Bilimkurgunun Tarihi #2: Kültürü ve Kapsamı

Yazı dizimizin ilk bölümünde, türün ortaya çıkışını ve yükselişini anlatmış, çeşitli yazarlardan ve eserlerinden bahsetmiştik. Daha sonraları da birçok bilimkurgu yazarı yüzlerce öykü ve kitap yazarak, birçok dergide yayın hayatına atılarak bu türü okurlarına tanıtmaya ve sevdirmeye girişmiştir. Tüm bu çabaların sonucu bilimkurgu, sanat dallarının içinde yazın hayatının yanı sıra filmiyle, müziğiyle, her yıl düzenlenen konferanslarıyla gereken yeri almıştır. Bilimkurgu üzerine yazılanları eleştirenlerin ve onu savunanların başında Kanada, Montreal, McGill Üniversitesi edebiyat kürsüsünden profesör Darko Suvin gelmektedir. Brecht, Beckett gibi yazarlar üzerine kitapları bulunan, asıl ilgi alanı modern drama olana Suvin, bilimkurgu ve fantazyayla da ilgilenmiş, bu konularda da eserler vermiştir. Bilimkurgunun eleştirisi üzerine yazmış olduğu eseri “On the Poetics of the Science Fiction (1976)’da şunları söylemektedir;

“Bilimkurgunun çerçevelediği alanın, hangi kuramsal eksenlerde hareket ettiği nasıl tanımlanabilir? Bunun yanıtı da, gerçekçi olmayan kapitalistik yaşam tarzının temel yapısından doğan gerçekçilik karşıtı dalganın etkisinden dolayı bulanık olup, önceden hakim olan gerçekçilikte biraz dar, doğmatik ve stre-zilize edilmiştir ve biraz daha ötelediğimizde de bunun hakim sınıfların düşünce formuna uygun olduğu görülür. Bu nedenle yeni bir görüş, fikir getirmeyen bilimkurgunun kalıcı bir iç yapısı olmadığına inanıyorum. Ampirik olarak algılanan, bilinen dünyaya – kültürel olarak – verilen ya da alınan yeni bir görüş, fikir oldukça farklıdır. Bundan da bilimkurguda, zamanımızın insanlarını betimleyen bir tipin temsilcisi olan okur ile bilinmeyenlere atıfta bulunabilecek yeni bir görüş, fikir arasında karar vermemize neden olan fark görülebilir.”

Darko Suvin

Bilimkurgunun estetikçe geri olan örneklerini saymazsak kaliteli bilimkurgu yapıtları, yazın dünyasının en iyi yapıtları ile yarışabilecek düzeydedirler. Bu tür iyi ve kaliteli bilimkurgu eserleri Lucian, Morus, Vol-taire, Cyrano, Swift, Verne, Wells. Capek gibi yazarlar tarafından yazılmış olup, bütün bunlar hep daha iyi bir toplum yapısı kurabilmek için bulunulan ortamı değiştirmeye niyetli kişilerin ve sınıfların ortaya çıktıkları zamana rastlamaktadır. Darko Suvin’in görüşlerine Doç. Dr. Ünsal Oskay da “Çağdaş Fantazya” adlı eserinde yer vermiştir. Bu görüşlerden bazılarına şöyle bir göz atalım;

“Bilimkurguyu gerçekçi yazın türlerinden ayrı tutmalıdır. Ampirik zamanın ve uzamın; ampirik algılamalarımızla bilip öğrendiğimiz şeylerin, tanıdığımız kişi ya da karakterlerin dışında öğeler kullanabilir bilimkurgu yazını. Ama, bütün bunlara karşın, bilimkurgu yazınındaki gerçek dişiliğin gerçekçi olduğunu; insan olmayan canlılar ya da insanlar ile de kurulmuş olsa bilimkurgudaki dünyanın ampirik algılamalarımızın gösterdiğinden daha aslına uygun, doğru anlaşılmış insansal bir dünya olduğunu; bir bilimkurgu yapıtındaki öte dünya ortamında da, gerçekte, yazarın kendi tarih döneminde evrensel ve insansal açıdan bilişsel olarak imkansız görülmeyen insansal bir yaşam ortamı olduğunu unutmamak gerekmektedir. En dünya – ötesi gibi görünen bir kurgusal uzam bile, eğer anlatılanlar okurun kafasında belirli bir ölçüde geçerlik kazanabiliyorsa, bu durum söz konusu bilimkurgu yapıtındaki kurgusal yaşam uzamına, yazarın kendi tarih dilimindeki bilişsel normlara prestij kazandırması ve okurda duygusal katılma oluşturmasıyla gerçekleşebilmektedir.”

arthur c clarke
Arthur C. Clarke

Bilimkurgu türünün en önemli özelliği olan alışılmış duygu ve düşünce (ya da dünyayı algılama) biçimlerinin dışına çıkabilme amacıyla yazarın ve kurgunun kendini ampirik dünyaya (dış gerçekçiliğe) yabancılaştırması özelliği bile, bilimkurgunun kurgusal dünyasında, yaşadığımız bilinen dünyanın bilişsel öğelerinin yer alması sayesinde olabilmektedir. Bilimkurgu yazınını mitolojideki öykülerden, sihirli peri masallarından, fantazyalardan ayıran temel özellik de zaten bu özellik; yani, bilimkurgu yazınının fantazyalara ve mitolojiye benzer tüm öğelerine karşın, temelde, onlardan farklı olarak insanın bilişsel yeteneğine seslenen bir söylem biçimi, bir kurgu (fiction) niteliği taşıma özelliği olmaktadır.

Ünlü İngiliz bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke da, UNESCO’nun bilimsel yayınlar için koyduğu ’Kalinga Ödülü’nü 1962 yılında kazanan eseri “Geleceğin Çehresi”nde şunları söylemektedir:

“… Veme ile Wells’in ünlü adlarını andıktan sonra, şunu açıkça söylemek isterim ki, geleceğin imkanlarını tartışmak konusunda ancak bilimkurgu okur ve yazarları gerçekten yetkili olabilirler… Son otuz yıl içinde on binlerce kitap, geleceğin hayale sığabilen (ve çok defa sığmayan) imkanlarını işlemiştir. Olması mümkün olan her şey, şurada burada, kitaplarda, dergilerde ele alınmıştır. Önümüzdeki on yıldan öteye uzanan gelecek hakkında bir görüş sahibi olmak isteyen bir kimse için, bilimkurgu yayınlarım eleştirici (sıfat önemlidir) bir gözle okumak vazgeçilmez bir öğrenim yoludur. Geleceğin gerçekleri, geçmişin fan-tastik hayallerine alışıklık kazanmamış olanlarca ab initio tasavvur edilemez. Gerçekte, eğer bir kimse geleceği gerçekçi bir tutumla göz önüne almaya yeter bir hayal gücüne sahip ise, bu edebiyat türü onu mutlaka kendisine çekecektir. Bilimkurgu okurlarının yüzde birinden fazlasının inanılır kahinler olacağım iddia etmiyorum, ama inanılır kahinlerin yüzde yüzü ya bilimkurgu okuru ya da yazarı olacaklardır.”

Bu yazı ilk olarak, Atılgan Bilimkurgu Dergisinin 1. sayısında (Ocak-Şubat, 1996) yayımlanmıştır.

Önceki Sonraki

Yazar: Bülent Akkoç

Bu hesap, artık hayatta olmayan bir yazara aittir. (1958-2021) Yarım asırdır bilimkurgunun peşinden koşan bir âdemoğlu...

İlginizi Çekebilir

bilimkurgu bilgisayar yapay zeka

Bilimkurgu Yapımlarındaki Habis Bilgisayarlar #2

Bilgisayar denince edebiyatta, sinemada ve televizyonda büyük yer kaplayan envai çeşit hayali ve sahte cihaz …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et