Astronomi ve Mitoloji #3: Merkür

Adını Roma tanrısı Mercurius’tan alan Merkür, hızla ve iletişimle ilgilidir. Helen ve Roma mitolojilerinde Merkür’le ilişkili ilahların “tanrıların habercisi” olarak anılmasının temelinde de bu yatar.

Merkür denince çoğu kişinin aklına ilk olarak hız gelir. Neden derseniz, Merkür’ün Güneş etrafındaki dönüşünü 88 günde tamamladığını size hatırlatırız. Yani bir Dünya yılı 365 gün altı saatken, bir Merkür yılı sadece 88 gün sürer. Merkür’ün kendi etrafındaki dönüşünü 59 günde tamamladığını, yani Merkür’de bir yılın iki gün bile sürmediğini de ifade ettikten sonra bu ilginç gezegenin mitolojideki yerine geçebiliriz.

Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ün adı bile hızla ilgili. Gezegenin İngilizce ismi Mercury, cıva anlamına geliyor çünkü. Cıvanın ne kadar akışkan bir element olduğunu düşündüğümüzde hız ve Merkür bağlantısını kurmak zor olmuyor. Bu arada Merkür gezegeninin, adını Roma tanrısı Mercurius’tan aldığını da belirtmeden geçmeyelim. Aslında Tanrı Mercurius da hızıyla ve çevikliğiyle meşhurdu. Çünkü o kanatlı sandaletleriyle uzak mesafeler arasında hızla yol alan Helen tanrısı Hermes’in Romalı muadiliydi.

Hermes ve Mercurius’tan yazının ilerleyen satırlarında bahsedeceğiz. İlk olarak Merkür gezegeninin Mezopotamya mitolojisindeki yerine değinelim.

Babil Tanrısı Nabu

Astronomi ve Mitolojisi” serisinin ilk iki yazısında da değindiğimiz gibi eski insanlar evrendeki her şeyde bir kutsiyet olduğuna inanırdı. Doğanın ve evrenin tüm unsurları; dağlar, nehirler, denizler, gökyüzü, yeryüzü, ağaçlar kutsalın tezahürüydü. Tam da bu nedenle doğa temelli bir inanç ve yaşam biçimi olan paganizmde doğaya saygı esastı. Yıldızlar, gezegenler, Ay ve Güneş ise kutsallığın doruğuydu. Gökyüzünü süsleyen yıldızlar ve gezegenler, insanların ulaşamayacağı kadar yukarıdaydı. Buralar ancak tanrıların ve tanrıçaların diyarı olabilirdi. Babillilerin önemli tanrılarından Nabu ya da Nebo, Merkür gezegeninin Mezopotamya mitolojisindeki temsilcisiydi. Nabu, Babil panteonunun Baş Tanrısı ve evrenin düzenleyicisi Marduk’un oğluydu. Nabu’yu anlamanın yolu biraz da Marduk’u anlamaktan geçer.

Babil Yaradılış Destanı ‘Enuma Eliş’te evrenin nasıl düzenlendiği ve Marduk’un nasıl tüm tanrı ve tanrıçaların başına geçtiği anlatılır. Buna göre, kadim tanrıça Tiamat’ı öldüren Marduk, evreni Tiamat’ın parçalarından yaratmıştır. Sonra da evreni düzenlemiş, diğer tanrılara ve tanrıçalara görevlerini bildirmiştir. Sümer dönemindeki adı Enki olan bilgelik ve su tanrısı Ea’nın oğlu Marduk, insanı da Tiamat’ın ordularının başındaki Kingu’nun kanını çamurla kararak yaratmıştır.

İşte Nabu, Babil mitolojisine göre, evrenin yaratıcısı Marduk’un oğludur ve tam da bu nedenle doğuştan önemlidir. Nabu hakkında daha detaylı bilgiler vermeden evvel, Marduk’un Babil’in milli tanrısı olduğunu da belirtelim. Marduk’un yükselişi aslında Babil’in yükselişiyle alakalıydı. Daha net bir ifadeyle Marduk nasıl diğer tanrıların üstüne çıktıysa, Babil de diğer kentlerin üstüne çıkmış ve Mezopotamya’nın hâkimi olmuştu. Her sene nisan ayında kutlanan Babil Yeni Yıl Şenliği’nde, Marduk’un eski tanrıça Tiamat’ı öldürüp, evreni yaratması teatral bir üslupla canlandırılırdı. Babil Krallığı bu mit yoluyla Mezopotamya’daki hâkimiyetini de ilan ederdi. İşte bu da mitolojinin politik yanı.

Merkür’le özdeşleştirilen Nabu, yazıcıların tanrısı ve yazının koruyucusuydu. Buna bağlı olarak tasvirlerinde bir yazı aleti olan kamayla, kil bir tablete yaslanmış olarak gösterilirdi. Nabu’nun Babil sonrasında da yaşamayı sürdürdüğünü ve Roma döneminde Nabu’nun da dâhil olduğu bir tanrılar topluluğunun Suriye, Ürdün ve civarında saygı gördüğünü belirtelim.

Hırsızların Tanrısı, Tanrıların Habercisi

Güneş’in etrafındaki dönüşünü 88 günde tamamlayan hızlı gezegen Merkür’ün doğasını en iyi yansıtan tanrı kuşkusuz Helen panteonunun haberci tanrısı Hermes’tir. Gerçekten de çok hızlıdır Hermes. Kanatlı sandaletleriyle hızla yol alır ve tanrıların buyruklarını insanlara iletir. Tanrıların habercisi Hermes, aynı zamanda tüccarların ve hırsızların da tanrısıdır. Neticede tüccarlık da hırsızlık da yolculukla alakalı, öyle değil mi?

Helenler Merkür gezegenini çok iyi gözlemlemişler ve onun tüm özelliklerini Hermes’in kişiliğinde birleştirmişler, desek yanılmış olmayız. Hermes’in önemli bir niteliği daha vardır: Ölülere yer altına yapacakları yolculuklarında eşlik eder ve yol gösterir. Çifte yılan sarılı asası Kerykeion’un yaşam ve ölüm döngüsüyle alakalı sembolizmine uygun olarak hem yeryüzünde hem de yer altında hükmü geçer.

Hermes’in, ruhları Helenlerin Hades dediği yer altına taşıması da Merkür’ün doğasıyla uyumludur. Merkür çıplak gözle sadece Güneş’in batışından önce ya da sonra kısa süreliğine görülebilir. İşte bu özelliği Merkür’ün eski insanların gözünde sık sık ortadan kaybolan, bilinmeyen bir diyara giden, çok da güvenilmeyen bir karakter olarak görülmesine zemin hazırlamış olmalı. Hermes de karakterini birebir bu gezegenden alıyor: Kanatlı sandaletleriyle hızla yol alıyor, yer altıyla yeryüzü arasında mekik dokuyor ve tıpkı eli çabuk bir hırsız gibi kısa sürede işini halledip akabinde ortadan toz oluyor.

Hermes’in Bilgeliği

Helenler Hermes’i Mısır’ın bilgelik, uygarlık ve yazı tanrısı Thoth’la bağdaştırmıştı. Ancak Thoth, Hermes’ten farklı olarak Merkür’le değil, Ay’la ilişkiliydi. Thoth’la irtibatlı görülmesinin en önemli nedeni, Hermes’in ölüleri diğer âleme geçiren rehber bir tanrı olmasıdır. Aslında burada, ölümü sadece yaşamın sona erişi olarak görmemek gerekir. Hayatın bir döneminin bitişi de sembolik bir ölüm deneyimidir. Eski pagan toplumlarındaki erginlenme ritüellerinde kişinin eski hayatının bittiği ve yeni bir hayata başladığı kabul edilirdi. Ölülere rehberlik eden Hermes, bu sembolik ölümde de aynı görevi üstlenirdi. Hermes, ölümün ve yaşamın bilgisine sahip olduğu için Mısır’ın bilgelik tanrısı Thoth’la özdeş tutulmuştu. Bu arada eski Mısır’da ölüleri öte dünyadaki yaşamlarına hazırlayan, onlara yolculuklarında rehberlik eden tanrının Osiris olduğunu da belirtelim.

Daha iyi anlaşılması için erginlenme konusunu biraz daha açmak yerinde olur. Eski pagan toplumlarında bir kişinin birey olarak kabul edilmesi için aşması gereken bazı zorlu sınavlar vardı. Burada amaç kişinin ailesine bağlı olmaktan çıkıp, kendi yaşamının efendisi haline gelmesiydi. Ergenlik dönemine girdiklerinde bu amaçla eğitime alınan erkekler, ölüm tehlikesi de barındıran birtakım sınavlardan geçtikten sonra toplumda bir yere sahip olurdu. İşte bu ölüm ve yeniden doğma deneyimine erginlenme denirdi. Mitolojilerde ölülere yer altına yolculuklarında eşlik eden tanrılar ve tanrıçalar, erginlenme sürecinde de aynı görevi yerine getirirlerdi. İşte bu da Hermes’in bilgeliğiydi.

Hermes’ten Mercurius’a

Merkür’e adını veren Mercurius, daha evvel de dediğimiz gibi Hermes’le aynı özelliklere sahipti. Öyle ki, onun Hermes’in Romalı karşılığı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira Mercurius da aynı Hermes gibi tanrıların habercisiydi ve tüccarları korurdu. Ölülere yer altına yapacakları yolculukta eşlik ederdi. Sembolü de iki yılan sarılı asaydı.

Romalılara göre, Mercurius’un kötü tarafları da vardı: Kurnaz, dolandırıcı ve açıkgözdü. Hırsızların da tanrısı olan Mercurius’un kötü bir yanı da olsun, ama değil mi?

Hermes ve Mercurius nasıl kanatlı sandaletleriyle tüm tanrılardan daha hızlı hareket ediyorsa Merkür de hızıyla diğer gezegenleri solluyor. Hermes ve Mercurius nasıl şöyle bir görünüp, ortadan kayboluyorsa Merkür de Güneş’in batışından hemen önce ya da sonra görünüp, ardından sırra kadem basıyor.

Uzun lafın kısası Merkür, tüm doğal nitelikleriyle onu temsil eden tanrıların öyküsünü yazıyor.

Yazar: Özlem Ertan

Ankara’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları memleketi İzmir’de geçti. 2005 senesinde Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümünden bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu.Diyarbakır Kavuşan Höyük, İzmir Ulucak Höyük ve Van Ayanis Urartu Kalesi kazılarında çalıştı. Anadolulu tanrıça Hekate’yi tüm yönleriyle anlattığı kitabı "Hekate: Bize Ne Mesaj Veriyor?" 2023’ün haziran ayında; Hitit döneminde geçen fantastik roman serisi "Bir Hitit Masalı"nın ilk kitabı "Kanatlı Güneş" ise 2024’ün ocak ayında; Destek Yayınları’ndan çıktı."Âşık Kadınlar Denizhanesi", "Benim Güzel Ölülerim" ve "Dolunay Ayini" adlarında yayımlanmış üç fantastik romanı daha bulunan yazar, pek çok antolojide öyküleriyle yer aldı.YouTube’da arkeoloji ve mitolojiyle ilgili videolar hazırlamayı, Instagram sayfasında antik medeniyetlerle ilgili içerikler üretmeyi, farklı etkinliklerde arkeoloji ve mitoloji anlatmayı sürdürüyor. Aynı zamanda kitap editörü, kültür – sanat gazetecisi ve müzik yazarı. Çeşitli basın organlarında klasik müzik, opera, arkeoloji, mitoloji ve edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, söyleşiler yapıyor. Hititleri tutkuyla seviyor.

İlginizi Çekebilir

gozlenebilir evren kapak

Bir Şeyler Evrenin Genişlemesini Baskılıyor!

Bir devin gözünden bakıldığında, evrenimizdeki galaksiler sonsuz bir okyanusun yüzeyine köpük gibi yapışmış, mürekkepli boşlukların …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et