galaktik comlek takipcisi

Galaktik Çömlek Tamircisi: Hayatın Anlamının Peşinde Ruhsal Bir Seyahat

Son dönemlerde ardı ardına yayımladığı yeni Philip K. Dick romanlarıyla okurları 20.yy’ın bu “kâhin” bilimkurgu yazarıyla buluşturan Alfa Yayınları‘nın sunduğu yeni PKD eseri “Galaktik Çömlek Tamircisi”, ilk kez 1969 yılında basıldı. Türkçeye Murat Karlıdağ tarafından bu Şubat ayında kazandırılan roman, geleceğin totaliter ABD’sinde, her şey plastikleştiği için artık talep görmeyen bir meslek olan çömlek tamirciliğini sürdürmeye çalışan Joe Fernwright karakterinin, adeta tanrısal güçlere sahip uzaylı bir canlı olan Glimmung ile karşılaşmasını ve bu karşılaşmanın ardından çıktığı yolculukta yaşadığı ruhsal dönüşümleri anlatıyor.

Öncelikle romanın geçtiği mekân olan, yeni ismiyle “Komünal Kuzey Amerika Vatandaşları Cumhuriyeti”nin baskıcı özelliklerini daha iyi anlayabilmek için, romanda rejimin bu yanını açığa vuran önemli bir ayrıntıdan bahsedelim. Bu ufak ayrıntı, Joe karakterinin neden hayatından memnun olmadığını ve Glimmung’un çağrısı üzerine neden gezegeni terk etmeye karar verdiğini de bir nevi açığa kavuşturmakta. Bu totaliter rejimde, insanların rüya görürken bile özgür olmadıklarını Joe’nun bir uyku sekansından öğreniyoruz. Dünya üzerindeki herkes, yataklarına bağlı bir aparat sayesinde, senaryosunun ana çerçevesi devlet tarafından çizilen rüyaları görmek zorunda. Böylelikle, bu distopik gelecekte düşünce özgürlüğünün zerresinin bile var olmadığını anlıyoruz. Rejim, insanların kendilerine ait düşleri olmasından dahi korkuyor.

PKD’nin bu göndermesi, ABD’de siyahi azınlık hakları denildiğinde önde gelen politik figür olan Martin Luther King’in 1963 yılında yaptığı meşhur konuşmasının “I have a dream” – “Bir hayalim/düşüm var” başlığını akla getiriyor. Yani, PKD’nin bu gelecek tahayyülünde insanların kendilerine ait bir düşlerinin olmasına asla izin yok. AKA adı verilen “Asayişi Koruma Amirliği”nin polisleri, vatandaşları sürekli gözetim altında tutuyor. Öyle ki, Glimmung en gizli yollardan Joe ile irtibata geçse de –tuvalet klozetine bırakılmış bir şişe içindeki mesajla- AKA’nın bundan anında haberi oluyor ve Joe sorguya alınıyor. Bu totaliter rejimde ekonominin de iyi durumda olmadığını verilen diğer ayrıntılardan anlıyoruz. Hükümet, günlük olarak insanlara alışveriş kuponları sunuyor ama bu kuponlar aynı gün içinde tüketilmezse yüksek enflasyondan ötürü ertesi gün neredeyse bütün değerini kaybediyor. Bu totaliter dünyada, sigara da bağımlılık yapıcı etkisi nedeniyle yasaklanmış durumda.

Başta da belirttiğimiz gibi, makro ekonomik sistemdeki çürüme, Joe’nun çömlek tamirciliği mesleğinin artık rağbet görmemesi nedeniyle onun kişisel ekonomik durumunu çok daha fazla olumsuz etkiliyor. Joe’nun aylardır yeni bir sipariş alamadığını öğreniyoruz. Çünkü bu tüketim toplumunda, her şey plastik ve kullan-at kültürü yaygınlaşmış durumda.  Bu noktada, romanın orijinal isminde (Galactic Pot Healer) geçen “healer” kelimesinin anlamı üzerinde de düşünmek lazım. Bu kelime, basit anlamıyla sadece tamir ifadesini karşılamıyor, İngilizcede “(sağlığı) sağaltıcı/iyileştirme” de demek. Yani Joe, aslında eskiye ait kültürel bir metanın da “iyileştiricisi” olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bu gelecek dünyasında, kimse kırık nesnelerini –ve belki de ruhlarını- iyileştirmekle ilgilenmiyor. Kullanıyor ve çöpe atıyor. Romandaki bir bölümde, ruhsal rehberlik için para atılarak çalıştırılan bir aygıtın varlığını öğreniyoruz. Joe parayı atıyor ve karşısına çeşitli dünya dinlerinden bir seçenek çıkıyor: Zen, Katolik Hristiyanlık, İslam, Yahudilik vb. Her bir seçenek, kullanıcıya önceden programlandığı dinsel ideolojik temellere göre öğüt veriyor. Her şeyin metalaştığı ve “katı olan her şeyin buharlaştığı” bu kurmaca gelecekte, elbette din de bu durumdan kurtulamazdı.

PKD’nin diğer romanlarında da karşımıza çıktığı üzere, bu romanında da yazar kendi kişisel hayatından parçaları kurguya yedirmekten çekinmemiş. Romanın başlarında Glimmung, Joe ile irtibata geçip ona mesleğini icra edeceği galaktik bir görev için astronomik meblağda bir ücret önerdiğinde Joe danışmak için eski karısı Kate’i telefonla arıyor. Bu konuşmada Kate, Joe’ya ödemediği nafakaları hatırlatıyor, Joe Kate’e seni görmeye gelebilir miyim dediğinde kabaca reddediyor ve konuşmayı sonlandırıyor. Bu sahnelerin PKD’nin gerçek hayatında da bizzat yaşandığını, üçüncü eşi Anne R. Dick’in kaleme aldığı “Philip K. Dick’in Peşinden” adlı biyografi kitabında paylaşılan anılardan biliyoruz. Diyebiliriz ki, PKD romanlarındaki bazı göndermelere daha iyi vakıf olabilmek için Türkçeye de çevrilen ve yine Alfa Yayınları’ndan çıkan bu PKD biyografisini okumak oldukça faydalı olacaktır.

Peki, Joe ile irtibata geçen tanrısal varlık Glimmung’un özellikleri neler? Bu varlığın, insanların düşüncelerine telepati yoluyla sızabildiğini öğreniyoruz. Orijinal devasa cüssesine rağmen istediği şekle de bürünebiliyor. Sadece Joe ile değil, değişik yıldız sistemlerinden farklı fizyolojik özelliklerdeki pek çok uzaylı türle de temasa geçtiğini ve hepsini Sirius 5 adlı gezegene adeta “kutsal” bir görev için davet ettiğini öğreniyoruz. Bu hem bir davet, hem de bir yardım çağrısı. Evrenin değişik köşelerinden bu görev için seçilen diğer uzaylı karakterlerin kişisel yaşamlarıyla Joe arasında çeşitli paralellikler mevcut. Diğerleri de tıpkı Joe gibi, hayatlarının anlamsızlığı içinde bunalımlarıyla boğuşan ve kurtuluş umutlarını yitirmek üzere olan, ruhsal anlamda kaybolmuş karakterler. Kimisi ahtapota benziyor, kimisi istiridyeye. Aralarında Joe gibi insansılar da mevcut. Bu psikolojik özelliklerin, aslında PKD’nin gerçek hayat hikâyesini bilen okurlar açısından tanıdık geleceği açık.

Galaktik Çömlek Tamircisi romanında, PKD’nin daha sonra 70’li yılların ortasında yaşadığı “dinsel uyanış”ın ve İncil’in bütün zamanlarda yaşanılacak olayların şifreli bir kaydını tuttuğuna inanarak gnostik bir kavrayışla yeniden ele alışının ipuçlarını veren fikir kırıntılarının prototiplerini de bulmaktayız. Bu romanda da böylesi bir kitap mevcut. Sirius 5 gezegeninde geleceği gören “prekog” özellikteki yerli bir uzaylı tür olan Kalendlerin kitabı, okunduğunda sürekli güncellenerek gelecekte nelerin yaşanacağını anlatıyor. Glimmung’un, Joe ile beraber çağırdığı kişilerin yardımıyla girişeceği olayın başarıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına dair kehanetleri de içeren bu kitapta yazılanlar, roman boyunca insanların eylemlerinde kader mi yoksa özgür irade mi hâkimdir felsefi sorgulamasını da yaptırıyor. Elbette ki romandaki sürprizi bozmamak adına, Glimmung’un Sirius 5’te yapmaya çalıştığı şeye ve akıbetine dair bir şey paylaşmak doğru olmayacaktır. Fakat bu görev esnasında, evrende varlıklar âleminde Yin-Yang düşünce sistemini, tüm zamanların en büyük filozoflarından Hegel’in diyalektik ontolojik kuramını, zıtların birliği ilkesine dair felsefi savları anımsatan olayların cereyan ettiğini söyleyebiliriz. Bu yönüyle Galaktik Çömlek Tamircisi için, PKD’nin evrenin işleyiş mekanizmasına dair dinsel ve felsefi görüşlerini harmanlayarak sunduğu bir eser nitelemesini yapmak yanlış olmayacaktır.

Dinsel ve felsefi içeriğinin yoğunluğuna ek olarak, PKD’nin bu romanı gelecekte internetin geleceği yeri öngörmesiyle de alkışı hak ediyor. Joe, Glimmung’dan gelen ilk mesajlardaki bazı bilmediği kelimelerin anlamlarını öğrenebilmek için telefon yoluyla merkezi bir yapay zekâ ansiklopedisine bağlanıyor (Evet, Google!). Fakat romandaki bu arama motoru parayla çalışmakta. Vatandaşların günlük ücretsiz bir kotaları var ve eğer kotalarını aşarlarsa bu elektronik ansiklopediden daha fazla bilgi öğrenebilmek için ekstra ücret ödemeleri gerekiyor. Joe, can sıkıntısı ve bunalımlarından az da olsa sıyrılabilmek için, dünya üzerindeki diğer insanlarla beraber telefon üzerinden bağlandığı bir kelime oyunu da oynuyor. Bütün bunlar PKD’nin ileride telefon ağları ve bilgisayarların birleşmesiyle oluşan internet teknolojisini ve bu teknoloji üzerinde çalışan bazı uygulamaları öngördüğünü gösteriyor. Romanda bahsi geçen ilgi çekici başka bir cihaz ise, SSA adı verilen ve bağlanan çiftlerin gelecekte mutlu bir beraberlikleri olup olmayacağını onların beyin haritalarından çıkardığı veriler yardımıyla gösteren bir aygıt.

philip-k-dick

Romanda, Goethe’nin kaleme aldığı dünya edebiyatı klasiklerinden olan Faust eserine de açık göndermeler mevcut. Mesela Glimmung tanrısal varlığı defalarca Faust’a benzetiliyor. Bu yüzden, Galaktik Çömlek Tamircisi’nin satırlarında gezinmeden evvel bu eseri okumak da faydalı olacaktır.

Sonuç olarak, Galaktik Çömlek Tamircisi ekonomik ve politik baskıların kıskacında ruhu adeta kırık bir çömlek gibi parçalanmış, hayatın anlamına dair pusulasını yitirmiş, ona el uzatan rehberlerinin şarlatan olduğunun farkına varmış 21. yy insanına, yazıldığı 1969 yılına göre çok daha fazla hitap ediyor. İstediği şekle girebilen Glimmung, her yerde olabilir. Hatta belki de bu yazıyı okuduğunuz bilgisayarın veya telefonun kılığına girmiştir. Kafanızda beliren bir düşünce veya gördüğünüz rüya, Glimmung’un ilettiği telepatik ilhamlar olabilir. Ve Glimmung sizi davet ediyor, Sirius 5 gibi uzak bir gezegende olmasa da, içinde yaşadığınız gezegendeki “kırık çömlekleri” tamir etmeye, daha doğrusu iyileştirmeye. Bu onarım işine çok geç olmadan başlamalıyız. Hem Glimmung’un hem de bizlerin hayatı, bu daveti işitip yanıt vermemize bağlı. Ama yine de dikkatli olmalı, çünkü işittiğimiz mesajlar şeytani bir Glimmung’a da ait olabilir.

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

aksin gozyaslarim dedi polis

Polis Devletinde Kimlik Arayışı: Aksın Gözyaşlarım Dedi Polis

1970’li yılların ilk yarısı bilimkurgu yazarı Philip K. Dick (PKD) açısından oldukça zor geçmişti. Bu …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et