Brian W. Aldiss İncil’den alınmış öykülerin basit bir tarzda bilimkurguya uyarlanmasına İncil Klişeleri (Shaggy God Stories) adını vermişti. İşin aslı bilimkurgu dergilerine gönderilen öykülerin önemli bir kısmının ilham kaynağı bir Genesis (Tekvin) öyküsüdür. Şöyle ki, bir uzay faciasından sağ kurtulan kazâzedeler bâkir bir gezegene iniş yaparak burada hayatta kalmayı başarırlar. Öykünün finalinde kazazedelerin adının Adem ve Havva olduğu ortaya çıkar.
Bu tip bir öykünün basılma şansı hemen hemen hiç yok gibidir. Yine de bazı tanınmış yazarlar benzer temalı öyküler yazmışlardır. A. E. Van Vogt’un yazdığı “Karanlığın Gemisi / Ship of Darkness (1948)” adlı öykü basılmayı başarmıştır. Bir başka örnek Hank Janson’un 1956’da yazdığı “Bilinmeyen Suikastçi / Unknown Assasin” adlı öyküdür. Bunun dışında Nelson S. Bond’a ait olan “Başka Bir Dünya Başlıyor / Another World Begins (1942)” gösterilebilir. Nelson S. Bond İncil klişelerinin bol eser veren yazarı olarak da biliniyor. Bir öyküsünde Tanrı bir uzaylıdır ve deney amacıyla yarattığı Adem ile Havva hiç beklemediği kadar zeki çıkmışlardır.
Robert Arthur’un eseri olan “Evrimin Sonu /Evolution’s End (1942)” adlı öyküde de aynı konu işlenmiştir. Öyküde eski bir uygarlık yok olmak üzeredir. Aydem ve Ayveh hayatta kalarak yepyeni bir başlangıç yapmak isterler.
Charles L. Harness’in “Yeni Gerçek / The New Reality (1950)” adlı eserinde konu biraz daha ileri götürülerek işlenmiştir. Kahraman ve onun sadık kız arkadaşı için yeni bir evren yaratılır. Ezeli câni Dr. Luce de peşlerindedir. (Luce->Lucifer)
İncil mitolojisinin daha gelişmiş bir şekilde bilimkurguya uyarlandığı örnekler de vardır. Bunlara örnek olarak George Babcock’un yazdığı “Yezad: Bilinmeyenin İçli Öyküsü / Yezad: A Romance of the Unknown (1922)” ve Julian Savarin’in Lemmus üçlemesinin açılış eseri olan “Lemmus Bir: Dansın Garsonları / Lemmus One: Waiters of the Dance (1972)” adlı eserleri gösterebiliriz. Doris Lessing’in “Shikastra (1977)” adlı eseri, diğerlerine göre daha incelikli ve sofistike bir öykü olarak anılmaya değer.
İncil klişelerinin son örneklerinden biri olarak film yönetmeni Ken Russel’in “Mike ve Gaby’nin Uzay İncili: Bir Roman /Mike and Gaby’s Gospel: A Novel (1999)” adlı eserini gösterebiliriz.
Adem ile Havva alegorik öykülerde de sıklıkla karşımıza çıkar. Örnek olarak, George MacDonald’ın yazdığı “Lilith (1895)” adlı eseri gösterebiliriz. Ayrıca Mark Twain’in “Adem’in Günlüğünden Alıntılar / Extracts from Adam’s Diary (1904)” ve George Bernard Shaw’ın “Methuselah’a Dönüş / Back to Methuselah (1921)” adlı eserleri ön plana çıkanlar arasında sayılabilir. Bunların yanı sıra John Erskine’den “Adem ile Havva / Adam and Eve (1927)”, John Crowley’den “Bülbüller Gece Öter / The Nightingale Sings at Night (1989)” ve Piero Scanziani’dan “Beyaz Kitap / The White Book (1968)” adı anılmaya değerdir.
Metaforik öneminden dolayı Adem ve Havva (özellikle de Adem) isimleri sıkça karşımıza çıkar. İlk robot ya da androide Adem isminin verilmesi yaygındır. Örneğin 1939’da Eando Binder’in “Robot Adem Link’in Biyografisi”ni yazdığına şahit oluruz. William C. Anderson ise Cyborg Adem M-1’in Hayatı’nı öykülemiştir (1964). M-1 sonradan Havva M-2 ile birleşmekte; Adem Link’in eşi de Havva Link olmakta… Ama birleştikten sonra ne yaptıkları tartışmalı bırakılmıştır.
Villiers de L’Isle-Adam, Geleceğin Havva’sı (Eve of the Future) adlı öyküsünde Edison tarafından tasarlanmış mükemmel kadını anlatıyordu (1886).
Adem ile Havva metaforu birkaç Superman öyküsünde de karşımıza çıkar. Bunlar arasında Noelle Roger’in Yeni Adem’i ve Stanley G. Weinbaum’un yazdığı iki roman sayılabilir (1924 ve 1926).
Bu arada Poul Anderson’un “Tekvin / Genesis (2000)” adlı eserinde de süper elektronik bilinç Gaya ile elektronik ortama aktarılmış bir insanın bilinci olan Christian ve aslında insansı bir arayüzden başka bir şey olmayan Laurinda arasındaki anlayış mücadelesine tanık oluyoruz.
Prehistorik romanslar arasında en dikkate değer olanlar Vardis Fisher tarafından yazılmış olan Intimations of Eve (1946) ve “Adem ile Yılan / Adam and the Serpent (1947)”dir. Her ne kadar konusu İncil dogması yerine biraz yanlış yorumlanmış bir evrim teorisine dayansa da, Jack London’un prehistorik öyküsü “Adem’den Önce / Before Adam (1906)”ın adını da burada anmadan geçemeyiz.
George S. Viereck ve Paul Eldridge‘nin “Gezgin Yahudi / Wandering Jew” üçlemesinin son bölümü “Yenilmez Âdem / The Invincible Adam (1932)” öyküsünde Adem’in kayıp kaburgası üzerine dönen olaylar anlatılmıştır.
Alfred Bester’in bir başka bilimkurgu klişesi olan hayatta kalan son adamla ilgili bir hikâyesi “Havva’sız Âdem /Adam and No Eve (1941)”inde Adem ve Havva isimleri ironik bir damara aktarılıyor.
Neal Stephenson’un “Seveneves / Yedi Havva (2015)” adlı eserinde Dünya’nın sonundan kurtulmak için yörüngeye kaçan bir nesilden sağ kalan 7 kadının eşeysiz üreme ile insanlığı yeniden yaratması konu alınıyor.
Bilimkurguda karşımıza çıkan başka bir tür yaradılış mitinde de insanlık kozmik bir yaradılış döngüsünün parçası olarak ele alınır. Buna bir örnek van Vogt’un “Tahtırevalli / The Seesaw (1941)” adlı öyküsüdür. James Blish’in “Zamanın Zaferi / The Triumph of Time (1958)”i ve Charles Harness’in “Ritonel’in Yüzüğü / The Ring of Ritonel (1968)”ini de listeye ekleyebiliriz. Poul Anderson’un “Tau Zero (1967)” adlı öyküsündeki gezginler büzülen ve yeniden genişleyen evreni gözelemlerken yeni kuşakların Adem ile Havva’ları olmaktalar.
İncil klişeleri Immanuel Velikovsky ve Erich von Däniken’in klasik tarihe alternatif olarak öne sürdükleri kurgusal tarih anlayışında da kendini göstermektedir. Gelecekte de bu klişeler naif hayal gücünü kendine çeken mıknatıslar olarak varlıklarını sürdüreceklermiş gibi görünüyor.
Kaynak: SFE