“İvan İvanoviç var mıydı, yok muydu?”
Nazım Hikmet’in 1954’te, Sovyetler henüz uzay macerasına başlamadan önce yazdığı ve Sovyet bürokrasisini eleştirdiği tiyatro oyununun adı herhâlde bu konu için uygun bir giriş olur. İvan İvanoviç, Rusya’da kimliği belirsiz kişiler için kullanılan bir takma addır (ABD’deki John Doe gibi). Bilindiği üzere Sovyetler, uzaya insanlı uçuştan önce hayvanlar ve cansız mankenlerle denemeler yapmıştı. İvan İvanoviç, bu denemelerde kullanılan “manken kozmonotların” ortak adıydı. Yuri Gagarin‘in uçuşundan önce yapılan denemelerde kullanılan ve zaman zaman da yere çakılan bu mankenler, enkazların bulunduğu noktalardaki yerli halk tarafından gerçek insan sanılarak çeşitli efsanelere bile konu oldu. Uzay yolculuğunda kaybedilen ve kayıpları gizlenen kozmonotlar olduğu söylentilerinin çıkış noktası da işte bu cansız mankenler, yani İvan İvanoviç’lerdi.
Adı açıklanmayan sözde “üst düzey görevli bir Çek komünist”in 1959’da ortaya attığı iddialara göre, Yuri Gagarin uzaya giden ilk insan değildi; Alexei Ledovsky, Andrei Mitkov, Sergei Shiborin ve Maria Gromova adlı dört kozmonot, Gagarin’den önceki insanlı uçuş denemelerinde ölmüştü. İddiaya göre kozmonotlar, esasında uzay yolculuğu için özel eğitim almamış test pilotlarıydı ve 1957, 1958 ve 1959’da Kapustin Yar Uzay Üssü’nden fırlatılan uzay araçlarında, uçuşları sırasında hayatlarını kaybetmişlerdi. Sovyetler ise kozmonotların isimlerini resmi olarak açıklamayıp bu trajik kazaları örtbas etmişti. Doğal olarak ortada bu iddiaların gerçekliğini kanıtlayacak veri yoktu.
Hatta ünlü bilimkurgu yazarı Robert A. Heinlein, 1960’ta kaleme aldığı “Pravda means ‘Truth‘” (güncel basımlarındaki adıyla “Expanded Universe”) adlı makalesinde, 15 Mayıs 1960 günü o zamanlar Sovyetler’e bağlı olan Litvanya’ya seyahat ettiğini ve Kızıl Ordu mensubu askeri öğrencilerin yanına gelerek, “Yörüngeye insanlı araç gönderildiğini,” söylediğini yazdı. Bu iddia aynı gün yetkililer tarafından reddedildi. Ancak Heinlein, 15 Mayıs’ta gerçekleşen bu ilk Korabl-Sputnik uçuşunun, işler ters gidip kurtarma çalışmaları da başarısız olunca “insansız” diye duyurulduğunu iddia etti. Yazar, bir kozmonotun yörüngede ölmüş olabileceğini, ama “Orwellci Sovyet sansür sürecinde insandan sayılmadığını,” söyledi.
Yuri Gagarin ve üç uzay görevinde bulunmuş olan eski kozmonot Georgy Grechko gibi isimler ise bu iddialara, söz konusu kayıp kozmonotların esasında birer “İvan İvanoviç” olduğu cevabını verdi. Ancak kayıp kozmonotlar iddiaları bu kadarla sınırlı değildi. Sovyetler uzay çalışmalarına başladığından beri bu tip komplo teorileri dile getiriliyordu. Tıpkı Köpek Laika gibi, gidip de dönmeyen kozmonotların olduğuna dair söylentiler iyice yayılıyordu. Özellikle Soğuk Savaş ortamı bu tür sansasyonel iddiaları besliyordu. Söz konusu iddiaların çoğu, daha ortaya atıldıkları tarihlerde çürütüldü. Ama etkileri o kadar büyüktü ki, Sovyetler’i bazı gerçek kayıpları rapor etmekten de alıkoydu. Esasında söylentilere fırsat veren Sovyetler’in hırslı ve kapalı tutumuydu.
24 Nisan 1967’de Vladimir Komarov, Soyuz 1 görevinden dönüşte paraşüt arızası sebebiyle yere çakılarak hayatını kaybetti. Komarov uzay yolculuğunda ölen ilk insandı. Kontrolsüz iniş yapacağını anladıktan sonra telsizden karısıyla vedalaşmıştı. Komarov, bunun bir ölüm görevi olduğunu bildiği hâlde çaresiz kabul etmişti. Soyuz 1 insanlı uçuş için hazır değildi, insansız test uçuşu yapılmamıştı ve uçuş aceleye getirilmişti. Hükümet kaza hakkında tatminkâr açıklamalar yapmayınca, Komarov’un ölümü üzerine de söylentiler yayıldı.
29 Haziran 1971’de ise, uzayda 22 gün geçirerek o zamanların rekorunu kıran Soyuz 11 mürettebatının Dünya’ya dönüşü sırasında iniş modülünün ayrılması için gereken patlamalar aralıklı değil bir anda gerçekleşti. Bunun üzerine modülün hava basıncını dengeleyen valf açıldı ve mürettebat Georgy Dobrovolsky, Vladislav Volkov ve Viktor Patsayev kabindeki havanın boşalmasından ötürü hayatlarını kaybetti. Üç kozmonotun gerçek ölüm sebebinin havasızlık olduğu ancak otopside anlaşıldı. Hükümet ölümleri basit bir kazaymış gibi önemsizleştirdiği ve sebebini bir süre açıklamadığı için çok fazla komplo teorisi üretildi. Hatta NASA doktoru Charles Berry, kozmonotların kasıtlı olarak zehirlendiğini bile iddia etti.
24 Ekim 1960’ta Baykonur Uzay Üssü’nde yaşanan Nedelin Faciası ve hükümetin tavrı da bu söylentileri körükledi. Fırlatma rampasındayken motorun yanlışlıkla erken ateşlenmesi sonucu meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlerin sayısı hâlâ tam olarak bilinmemekte. Devlet ilkin sadece “önemli sayıda” kayıp olduğunu söyleyip kesin bir sayı vermedi. İlerleyen aylarda, kayıp sayısını 54 olarak açıkladı. Ancak Batı’ya sızdırılan bilgilere göre bu sayı 300’e kadar çıkıyordu. Faciaya adını veren Mitrofan Nedelin, Sovyetler’in en iyi füze tasarımcısı ve Sovyet ordusunda üst düzey bir komutandı. Tahminlere göre patlama anında Nedelin’le birlikte 70’in üzerinde subay ve mühendis hayatını kaybetmişti. Diğer kayıplarsa daha sonra yanıklardan ya da zehirlenmeden dolayı gerçekleşmişti. O sırada birkaç yüz metre ilerideki sığınağın arkasında sigara içen test komutanı ve füze tasarımcısının bile yanık yaraları aldığı düşünülürse, patlamanın boyutu belki daha iyi anlaşılabilir.
23 Mart 1961’de ise başka bir trajik kayıp yaşandı. En uzun süre gizlenen can kaybı da belki buydu. Kozmonotluk eğitimi için seçilen 24 yaşındaki savaş pilotu Valentin Bondarenko, 15 günlük basınç dayanıklılığı testinin 10. gününde basınç odasında çıkan yangında oluşan ağır yanıklar sebebiyle feci şekilde can verdi. Sovyetler, 1980’e dek Bondarenko’nun ölümünü halktan sakladı. Vladimir Komarov gibi, Bondarenko’nun adı da daha sonra Ay’ın karanlık yüzündeki bir kratere verildi.
Yuri Gagarin’in de 27 Mart 1968’de bir savaş uçağıyla deneme uçuşundayken eğitmeniyle birlikte ölmesi ve kazanın sebebinin uzun zaman anlaşılamaması, Sovyet uzay faaliyetleri üzerine yazılan efsaneleri pekiştirdi. Kimine göre Gagarin’i “çok fazla şey bildiği ve kontrol edilemez hâle geldiği” için KGB öldürmüştü. Hatta bunun sahnelenmiş bir ölüm olduğu, Gagarin’in aslında 1990’da bir akıl hastanesinde öldüğü gibi iddialar bile ortaya atıldı. Yuri Gagarin’in uzaya giden ilk insan olmadığına dair asıl büyük iddia ise Vladimir Ilyushin üzerinden öne sürüldü. 34 yaşında bir Sovyet generali ve yüksek rütbeli test pilotu olan Ilyushin, birçok hız ve irtifa rekoru kırmıştı. Babası Sergey Ilyushin de II. Dünya Savaşı’nda bombardıman uçaklarını tasarlamıştı ve üst düzey hükümet yetkilisiydi. İddiaya göre Ilyushin, Gagarin’in 12 Nisan’daki uçuşundan önce, 7 Nisan’da uzaya çıkmıştı. Dünya çevresinde üç turu başarıyla tamamladıktan sonra, Dünya’ya geri dönüşte yaşanan bir elektrik arızası yüzünden atmosfere kontrolsüz şekilde girmiş, Çin sınırları içine güdümsüz zorunlu iniş yapmış, fırlatma koltuğu çalışmadığı için de mekikle beraber yere çakılmıştı.
Bir diğer iddiaya göreyse atmosfere girerken zaten bilinci kapalı, koma hâlindeydi. Bir yıl boyunca Çin’de tedavi gördükten sonra Sovyetler’e dönmüştü. Oysa 1961’de ağır bir otomobil kazası geçirdiği söylenmişti. Vladimir Ilyushin, 1 Mart 2010’da 82 yaşında hayatını kaybetti ve doğal olarak bu iddialarla ilgili hiç konuşmadı. Ancak yine iddialara göre hayatının son döneminde bunların doğruluğunu itiraf etmişti. 1999’da, Ilyushin’in “uzay uçuşu” hakkında belgesel yapıldı ve dünya çapında yayımlandı. Hatta Ilyushin’den önce atmosfere girişte sorun yaşayıp uzay boşluğunda kaybolan bir diğer kozmonot olduğu iddiası da dile getirildi.
Kayıp kozmonot iddialarının en önemli destekçisi ise şüphesiz Judica-Cordiglia Kardeşler‘di. Achille ve Giovanni Battista adındaki iki amatör radyo operatörü olan Judica-Cordiglia Kardeşler, 1950’lerin sonunda Torino’nun dışında kendi dinleme istasyonlarını kurdu. Kardeşler, istasyon olarak Torre Bert adlı bir yerleşkedeki terk edilmiş bir Alman sığınağını kullandı. Buradan Sovyet ve Amerikan uçuşlarına ait yayınları dinlediklerini ileri sürdü. Kardeşler 4 yıl boyunca, ölmekte olan bir kozmonota ait olduğunu iddia ettikleri kayıt da dâhil toplam 9 kayıt yayımladı. En çok ses getiren de 28 Kasım 1963 tarihli kayıtlarıydı. Kayıt, Dünya’ya yeniden giriş sırasında yaşanan bir arıza sonucu yanarak öldüğü iddia edilen bir kadın kozmonota aitti. Judica-Cordiglia Kardeşler’in kayıtlarına genel olarak şüpheyle bakıldı. Güvenilir bulunmadığı için bu kayıtlar kanıt olarak nitelendirilmedi.
Gagarin de biyografisinde, kayıp kozmonot iddialarının aslında uzayda değil, düşük yörüngede meydana gelen kazalarla açıklanabileceğini söyledi. 1980’lerde Amerikalı gazeteci James Oberg, Sovyetler’in uzay kaynaklı felaketlerini araştırdı, ancak ne o, ne de bu konu üzerinde çalışan diğer uzman ve gözlemciler kayıp kozmonotlar iddiasını destekler nitelikte bir kanıt bulabildi. Dolasıyla bu iddialar, akademik çevreler tarafından ciddiye alınmadı. Uzay programıyla ilgili artık gizliliği kaldırılmış Sovyet belgelerinde bile kayıp kozmonotlardan bahsedilmemektedir. Bu da bize “kayıp kozmonotlar”ın, kuvvetle muhtemel Sovyetler’in gizlilik ve örtbas politikasından beslenen, Soğuk Savaş dönemine ait sayısız efsaneden biri olduğunu göstermektedir.
Efsane bir yana, uzaya giden ilk erkek ve ilk kadın olan Yuri Gagarin ve Valentina Tereshkova’nın aldığı övgüyü alamayan biri olduğu gerçektir: Efsanenin baş aktörü İvan İvanoviç… Yine de akıbetinin, Laika ve “insanların uzay yarışı”na kurban edilen diğer hayvanlardan iyi olduğu muhakkaktır. İvan İvanoviç’lerden biri, ABD’li milyarder iş adamı Ross Perot tarafından 1990’lardaki bir açık artırmada satın alınmıştır ve hâlâ Smithsonian Müzesi‘nde tevazuyla boy göstermektedir.
Yararlanılan Kaynaklar:
- All That’s Interesting [1 & 2 ]
- STST World
- Live Science
- Red Sky at Dawn
- Air and Space
- Astronautix
- Aulis
- Prayda
- Discover Magazine
- NPR
- Wikipedia