“Yeryüzü insanlığın beşiğidir ve insan bir ömrü beşiğinde geçirmez.” – Konstantin Tsiolkovski
Her ne kadar Çarlık Rusya’sında çok az ilgi görmüş olsa da, daha sonra Rus politikacılar Tsiolkovski adını ölümsüzleştirmek için pek çok adım attılar. Ay’ın karanlık yüzündeki bir kratere ve bir asteroide adı verildi. Hayatının uzunca bir kesitinin geçtiği Kaluga’daki evi uzay müzesi oldu. Portresi, madeni 1 ruble’nin arka yüzüne basıldı. Bir Rus şehri olan Uglegorsk’un adı, 2015 yılında Putin’in girişimiyle Tsiolkovski olarak değiştirildi. Yine Berlin’in Marzahn semtindeki 6. Politeknik Lisesi’nin adı da 1990 yılında Tsiolkovski olarak belirlendi.
Sadece Rusya değil, bilime yatırım yapan bütün ülkeler Tsiolkovski adını ölümsüzleştirmek ve duydukları saygıyı göstermek için çeşitli girişimlerde bulundu ve bulunmaya da devam ediyorlar. Çarlık Rusya’sında sefillik çeken mucide SSCB sahip çıkmış ve sonunda çalışmaları hak ettiği ilgiyi görmüştür. Bunun da bir sonucu olarak Tsiolkovski, günümüzde popüler bir figür haline gelmiştir.
1857 yılında doğan Tsiolkovski, 10 yaşında geçirdiği kızıl hastalığı sonucu duyma yeteneğini kaybetti ve okuldan ayrılmak zorunda kaldı. İster istemez kendini toplumdan soyutladı. Babası, Polonya kökenli Ortodoks bir rahip, annesi ise Tatar kökenli bir ev hanımıydı. Eğitimine evde kendisini yetiştirerek devam etmeye başladı. Bilimkurguyla tanışması da bu döneme rastladı. Okuduğu Jules Verne romanlarından çok etkilendi. Babasının küçük kütüphanesinde çok fazla zaman harcıyor, fen ve matematik kitaplarını okuyordu. Kitaplardan mekanik, diferansiyel ve integral hesabı prensiplerini öğreniyordu. Zorlukların üstesinden gelme, problem çözme, kendi düşünce modellerini yaratma konularında ilerleyebilmek için şehrin kütüphanesini sık sık ziyaret ediyordu.
16 yaşındayken, okuması için ailesi tarafından Moskova’ya gönderilse de maddi imkansızlıklardan dolayı bu süreç üç yıl sürebildi. Ancak bu kısa süreye rağmen Tsiolkovski, orada astronomi, mekanik ve geometri okuyarak kendini daha da geliştirme fırsatı buldu. Yaşadığı Kaluga’ya döndükten sonra matematik öğretmenliği yaptı. Evlendi ve bir çocuğu oldu. Rus Devrimi sırasında toplumdan tamamen soyutlamış, kendini uzay uçuşları hakkında teorik bilgiler içeren kitaplar ve bilimkurgu romanları yazmaya vermişti.
Konstantin Eduardowitsch Tsiolkovski, uzay yolculuğunun öncülerinden en önemlisidir. Modern astronominin kurucusu ve bu alanda en ünlü amatör araştırmacı olarak kabul edilir. Hatta Tolstoy‘un ünlü bilimkurgu romanı Aelita‘daki uzay gemisi betimlemesi tamamen Tsiolkovski’nin fikirleridir. Çağının ilerisinde biri olarak, onun teknik vizyonu ancak hayatının son evrelerinde bilim insanları ve teknisyenler tarafından anlaşılabildi. Uzay uçuşlarından roket yapımına kadar birçok yeniliğe ilham kaynağı oldu. Kitapları ve teorileri, Avrupalı roket bilimcilerin onu okumaya başladığı 1923 yılında gündeme geldi. Tahta bir kulübede kendi halinde yaşayan ve neredeyse hiç duyamayan bu büyük mucide, daha sonra ülkesi tarafından bilime kazandırdıklarından dolayı emekli maaşı bağlandı. Kıymetinin bilinmesinden 12 yıl sonra da öldü.
Ölümüne kadar uzay ve hava taşımacılığı üzerine 35 kitap, 500 kadar makale yazdı. 1886’da kaleme aldığı “Balon Metallitscheski” ve 1892’de yayımlanan “Theoria Aerostatika” en önemli çalışmaları arasında gösterilir. İnanılmaz bir öngörü ile, 1895 yılında ilk defa uzay kulesi ve uzay asansörü fikrini ortaya attı; bu konuda çizimler ve hesaplamalar yaptı. Evindeki bir odada, ilk rüzgar tünelini inşa etti. Farklı nesnelerin hava direncini ölçerek deneyler gerçekleştirdi. Her geçen yıl kendini, daha fazla roket bilimine adadı. Havai fişeklerin ve askeri amaçlarla kullanılan katı roket güçlendiricilerin, uzay uçuşları için çok zayıf kalacağını fark etti. Bu nedenle, sıvı roket iticilerin (hidrojen, oksijen ve hidrokarbonlar) kullanımını önerdi. İşte bu, uzay uçuşları için bir devrimdi.
İşinin ve teorilerinin doruk noktası, 1903 yılında Rus dergisi Scientific Rundschau’da yayımlanan “roket denklemi” ile ilgili makalesi oldu. Tsiolkovski yazısında, sıvı itici roketlerin çalışma prensibine ek olarak yanma odasını, soğutma sistemlerini, roket iticilerini ve merkezkaç kontrollerini detaylı bir şekilde anlatarak, “çok kademeli roket” ilkesini bilime kazandırdı. Ülkesi, bu ilkeler ile uzay roketleri projesinde ilklere imza attı. Uzay araçlarını Dünya’nın yerçekiminden kurtarmayı başarıp diğer gezegenlere gönderdi.
Tsiolkovski; roket biliminin kurucusu, tepkili motorların mucidi, uzay istasyonları ve uzayın endüstriyel kullanımı konularına ilk değinen bilgin olarak tarihe geçti. Tsiolkovski, insanlığın 1957 yılına kadar uzaya çıkacağını da öngördü. (Yuri Gagarin 1961’de uzaya çıkan ilk insan oldu) Ne yazık ki fikirlerinin uygulanmasına tanık olamadı. 1935’te vefat ettiğinde Rus halkının neredeyse tamamı kendisini “uzay yolculuğunun öncüsü” olarak tanıyordu…
Hazırlayan: İnanç Kaya