Uluslararası Uzay İstasyonu‘nun 2030 yılında hizmet dışı bırakılması planlanıyor. Şimdiden bunun güvenli bir şekilde nasıl yapılabileceğine yönelik çalışmalara başlandı bile. Başta, Roscosmos’un Progress kargo uzay araçları (Soyuz’a benzer şekilde mürettebatsız araçlar) sayesinde istasyonun bir dizi motor yanmasıyla Dünya’ya doğru yönlendirilmesi planlanıyordu. Her yanma, istasyonun hızını yavaşlatarak yüksekliğini azaltacak ve nihayetinde atmosfere iterek parçalanmasını sağlayacaktı. Ancak Rusya önümüzdeki birkaç yıl içinde UUİ’den ayrılacağını açıkladı. Bu gelişme üzerine NASA‘nın kendi çözümünü devreye sokmaktan başka çaresi kalmadı.
NASA’ya bu işi yapması için ilk etapta 180 milyon dolar bütçe ayrılacağı düşünülüyor. Ancak bu 180 milyon dolarlık miktar, projenin yalnızca başlangıcı. Toplam maliyetin beklenenden daha yüksek olacağı tahmin ediliyor. NASA’nın insanlı uzay uçuşu başkanı Kathy Lueders, bütçe teklifini tartışmak için düzenlenen bir basın toplantısında uzay romörkü maliyeti için başlangıç tahminlerinin neredeyse bir milyar dolar olduğunu söyledi. Plan ise maliyeti biraz düşürmek adına yüklenicilerden teklif almak. Bununla birlikte, kimse futbol sahası büyüklüğündeki bir araştırma laboratuvarının yeryüzüne düşmesini seyredecek lükse sahip değil. Tehlikenin büyüklüğü düşünüldüğünde, maliyeti ne olursa olsun bu işin güvenli şekilde yapılması gerekiyor.
Bilimkurgudan da biliyoruz ki böylesi büyük uzay yapılarını güvenli şekilde Dünya’ya düşürmek pek de kolay değil. 2009 yılında Neill Blomkamp, ilk filmi olan District 9 ile halkın dikkatini bir düşen uzay aracından daha fazla çekmeyi başardı. Film, çaresiz ve kirli gerçek dünya ortamlarını fütüristik teknolojiler ve yaratıklarla harmanlayarak Blomkamp’ın tarzını belirledi. Yönetmenin bu estetik anlayışı, Matt Damon ve Jodie Foster’ın başrollerini paylaştığı 2013 yapımı Elysium filminde yeniden ortaya çıktı. Hikâye 2154 yılında geçiyordu ve olayların bir kısmı Elysium adlı bir yörünge uzay istasyonunda gerçekleşiyordu.
2154 yılında Dünya, insanlığın ihtiyaçları karşısında ezilmiş durumdaydı ve çoğu insan gezegenin yüzeyinde sefalet içinde yaşayarak hayatta kalmaya çalışıyordu. Öte yandan zengin elitler ise lüks bir uzay istasyonunda gününü gün ediyordu. Max Da Costa (Damon), iş sırasında ölümcül dozda radyasyona maruz kalan şartlı tahliye edilmiş bir suçluydu. Kendisine bir işten çıkarma belgesi veriliyor, sırtı sıvazlanıyor ve ölmesine beş gün kaldığı söyleniyordu. Ancak Max, sonunun gelmesini beklemek yerine istasyona ulaşmak ve çok geç olmadan ölümcül durumunu iyileştirmek için ölüm-kalım mücadelesine girişiyordu.
Son yıllarda, kontrolsüz iniş yapan birkaç büyük aracın Dünya’ya çakıldığına tanık olduk. Hatta bunlardan biri, en yakın kozmik komşumuz olan Ay’a çarparak ona birkaç yeni krater kazandırdı. Şimdiye dek uzay aracı parçalarının yerleşim bölgelerine düştüğü hiçbir felaketle karşılaşmadık, ancak roketleri ve yörüngedeki laboratuvarları başıboş bırakmak, er ya da geç felaketin tarifi hâline geliyor. Bu durum, özellikle uzaya yerleştirdiğimiz en büyük yapay nesne olan Uluslararası Uzay İstasyonu’ysa daha da ciddileşiyor. Son birkaç on yılda, dünya genelindeki onlarca ülkenin ve beş uzay ajansının üyeleri, modüller inşa etmek, deneyler yapmak ve uzayda yaşamak için bir araya geldi. Sonuç olarak 94 metre uzunluğunda, 400 km yukarıda ve saatte 27.000 km hızla hareket eden gerçekten devasa bir makine ortaya çıktı. Bu, rastgele bir yere düşmesini istediğiniz türden bir şey değil; ancak yine de düşmesi gerekiyor.
Şu sıralar NASA, bu hayati görevi gerçekleştirebilmek için bir “uzay römorku” üzerinde çalışıyor. NASA’nın planına göre uzay römorku, UUI’nin Pasifik Okyanusu’ndaki Nemo Noktası‘na düşmesini sağlayacak. Nemo Noktası tabiri, genellikle Kayıp Balık Nemo’ya ithaf edildiği sanılsa da aslen Dünyaca ünlü bilimkurgu yazarı Jules Verne‘in “Denizler Altında 20.000 Fersah” isimli kitabına dayanıyor ve Dünya üzerinde su-üstü karalara en uzak nokta olarak biliniyor. Bu nokta, daha bilimsel ifadesiyle “erişilemezlik kutup noktası” şeklinde de adlandırılıyor ve UUİ’yi düşürmek için Dünya üzerindeki en güvenli konum özelliğini taşıyor. Bundan dolayı medyada “uzay aracı mezarlığı” olarak da anılıyor. Zira görev süresi dolan uzay araçlarının genelde bu bölgeye düşmesi sağlanıyor.
Yararlanılan Kaynaklar: