Otomobil, yaygınlaştığı ilk yıllarda üst tabaka tarafından lanetlenmişti. Çünkü otomobil sayesinde büyük kitlelerin elde ettiği güç artık yadsınamaz bir hâle geliyordu. Otomobil, bireylerin elde ettiği gücün bir sembolü sayılabilir. Gelecek hayallerinde hep uçan arabaların olması da şaşırtıcı değil. Çünkü insanların en büyük hayallerinden biri de uçmaktır. Otomobil bireylerin elde ettiği gücü hayata geçirmişken, insanların en büyük hayallerinden biri ile neden melezlenmesin?
Henüz uçan arabalar yaygınlaşmış değil, belki de hiçbir zaman geçmişte düşünüldüğü kadar yaygınlaşmayacak. Fakat bu, uçan arabaların üretilmediği anlamına gelmiyor. Bilakis 2025 yılında küresel çaptaki uçan araba piyasasının toplam hacminin 215.5 milyon doları bulması bekleniyor. Bunun 2030’lu yıllara kadar da katlanarak artacağı düşünülüyor. Kentleşmenin giderek hızlanması ve çoğalan nüfus, uçan arabaların yaygınlaşmasını tetikleyebilir. Yani 2020’li yıllarda bile hâlâ gökyüzünün uçan arabalar ile kaplanmamış olması geçmişten gelen bir insan için şaşırtıcı olsa da, hedefe yönelik çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.
Uçan araba piyasasında boy gösteren bir hayli şirket mevcut. Bunların arasında AeroMobil, Boeing, Joby Aviation, Airbus, Cartivator, Volocopter GmbH, Terrafugia, PAL-V International, Lilium GmbH, Urban Aeronautics, Moller International, Kitty Hawk Corporation, Workhorse Group, Opener ve Jaunt Air Mobility var. Piyasadaki uçan arabalar hem bir yol aracı hem de pervaneli bir hava aracı olarak iş görebiliyor. Her halükârda bildiğimiz anlamdaki uçan taşıtlardan daha az yakıyorlar. Piyasadaki tipik bir uçan araba helikopterler gibi dikey olarak inip kalksa da, havadayken sabit kanatların yardımıyla yol alır. Üstelik bu çeşit arabalar güçlü bataryalarla donatıldıkları için çevre dostudurlar. Giderek artan trafik sorunu ve aynı zamanda hızla gelişen elektrikli araba teknolojisi, uçan arabaları daha çekici hâle getiriyor.
Yabancı şirket isimleriyle dolu o kafa karıştırıcı listede ismi geçen Kitty Hawk’un ürettiği uçan araba, son derece küçük olmasına karşın lityum polimer bataryası sadece yirmi dakika dayanabiliyor. Bu araba belki küçük bir örnek, ancak uçan arabaların genelinde bataryaların uzun süre dayanması sorunu henüz aşılabilmiş değil. Batarya sorununun yanı sıra, araştırmacılar elektrikli itiş teknikleri üzerinde çalışmalar yapıyor. Bu çalışmaların amacı uçan arabaların daha etkili ve sessiz bir şekilde kalkış yapmasını sağlamak.
Şimdilerde piyasada bulunan uçan arabalar temel olarak iki çeşide ayrılmış durumda: İnsanlı ve insansız olanlar. Boeing tarafından tasarlanan PAV (Passanger Air Vehicle), insansız olanlara bir örnek. 227 kiloya kadar yük taşıyabilen bir kargo aracı olarak düşünülmüş. 50 mile yakın bir mesafeye dek uçabiliyor. Aracın 2024’te piyasaya çıkması düşünülüyor ve iniş-kalkış dâhil tamamıyla otonom bir biçimde çalışacağı umuluyor. Belki de uçan arabaların yaygınlaştığı bir gelecekte hemen hemen hepsi insansız olacaktır. Çünkü uçan arabaları sürmek için eğitimden geçmek, profesyonel bir sürücü ya da pilot lisansı almak gerekli.
Uçan arabaların kapasitesi şimdilik en fazla 5 kişiye kadar çıkarılabilmiş durumda. Kitty Hawk’ın ürettiği o tek kişilik araç daha çok pahalı bir oyuncağı andırsa da, Slovakya merkezli AeroMobil gerçek anlamda sedanların yerini alabilecek türden atılımlar yapmayı planlıyor. AM NEXT isimli bu araç dört kişilik olacak ve dünyanın ilk uçan arabası olarak bilinen AM4.0’daki mühendisliği bir ileri seviyeye taşıyacak. AM4.0 iki kişilik bir araçtı ve lüks bir spor arabası ile hafif bir hava taşıtının karışımıydı. AM NEXT’in 2024’te tamamlanması planlanıyor.
Uçan arabalar askerlerin de ilgisini çekmiş durumda. ABD Hava Kuvvetleri, Joby S4 isimli bir uçan arabayı birliklerine katmayı planlıyor. Joby S4 ya da benzeri araçlara bakınca bunlara tam anlamıyla bir araba demenin çok zor olduğunu görüyoruz. Bunlar daha çok eVTOL (Electric Vertical Take-off and Landing) diye tanımlanan elektrikli araçlar sınıfına giriyor. eVTOL ise kimi zaman direkt olarak hava taşıtı olarak nitelendiriliyor.
Uçan araba gibi bir taşıta olan ihtiyaç çoğalıyor, çünkü büyük mesafeleri hızlıca (ve kolayca) kat etmek ihtiyacı giderek artıyor. Uçan arabalar, gelecekte ciddi bir atılım yapabilir. Çünkü uçan arabaları kontrol etmek hem oldukça kolay hem de maliyetsiz olacaktır. Yani gelecekte, taksi çağırır gibi bir uçan araba çağırıp, bununla yüzlerce kilometrelik mesafeleri kısa sürede kat etmek mümkün olabilir. Üstelik bu tarz arabalar yapay zeka ile donatılırsa, bir sürücüye bile gerek kalmayacaktır. Belki de gelecekteki şehirler, büyük merkezlerden yönetilen ve yapay zeka ile donatılmış uçan araçlarla dolacaktır.
Ancak her ne kadar uçan araba sektörü gelişiyor olsa da, hâlâ sektörün tam anlamıyla yaygınlaşmasını engelleyen sorunlar mevcut. 2020’lerin başından bu yana tetiklenen küresel çaptaki krizler, tedarik zincirini sekteye uğrattı. Yani uçan araçları üretmek için gerekli olan ve hâlihazırda yüksek maliyete sahip kaynaklar daha da pahalı hâle geldi. Yine de çevre dostu taşıtlara olan ihtiyaç da giderek artıyor. Belki de uçan arabaların parlamasına yol açacak başat etken taşımacılık değil, çevreci kaygılar olacaktır. 2019’da Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, uçan arabaların benzinle çalışan arabalara göre %52, bataryayla çalışan arabalara göre ise %6 daha tasarruflu olduğu görüldü. Bu veriler, uçan arabaların klasik arabalara kıyasla uzun yolculuklarda daha verimli olduğunu gösteriyor.
2019’da, Amerikan şirketi ASX tarafından tasarlanan MOBiOne isimli araç, uçan arabaların giderek daha verimli hâle gelmesine bir örnek. Eylül 2020’de uçan araba üreten ABD merkezli Terrafugia isimli bir şirket, AOSSCI ile birleşerek Aerofugia Technology (Chengdu) isimli yeni bir şirket oluşturdu. AOSSCI, Çin merkezli bir insansız hava aracı sistemleri geliştiricisiydi. Oluşan yeni şirket, Çin’in Geely Technology Group şirketinin bir alt kolu haline geldi.
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade