Axolotl-Genomu

Süper Kahramanlığın Sırrı Semenderlerde Saklı Olabilir

Biyonik uzuvlar artık sadece bilimkurgu filmlerinin ve çizgi romanların konusu değil! 3 boyutlu yazıcı teknolojisiyle bugün plastik uzuvlar üretebiliyoruz. Peki ya bedenlerimize, tıpkı Deadpool‘un yaptığı gibi bir uzvu yeniden oluşturmayı öğretebilseydik? Kentucky Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, bu bilimkurgusal fanteziyi gerçeğe dönüştürmeye kararlı. Sadece Mexico City yakınlarında bir gölde yaşayan ve nev-i şahsına münhasır bir semender olan ‘axolotl’un gen haritasını çıkarmayı çoktan başardılar bile. Kentucky Üniversitesi, Omurilik ve Beyin Hastalıkları Merkezi’nde çalışan Randal Voss, “Axolotllar, yıllardır yenilenmenin (rejenerasyon) bir modeli oldular. Yeniden oluşturamayacakları neredeyse hiçbir uzuvları yok: El ve ayaklarını, kuyruklarını, omuriliklerini, gözlerini, hatta beyinlerinin yarısını bile yeniden oluşturabiliyorlar,” diyor.

Peki ama bu hayvanların insanlarla ne gibi bir ilgisi olabilir? Boyutlarına ve basitliklerine rağmen bizimle pek çok ortak gen paylaşıyorlar. Axolotlun genomu, (tüm kromozom setleri) insanınkinin 10 katı. Ancak Axolotl genomunun bu karmaşıklığı, genetik analizi de zorlaştırıyor. Üniversite’nin Biyoloji Bölümü’nden profesör Jeremiah Smith, bu genetik bilgiyi “epey büyük bir puzzle parçası” olarak tanımlıyor. Smith’e göre genomu doğru analiz etmek, genetik bilginin yapısını, fonksiyonunu ve “axolotlun sihirli güçlerinin altında yatan mekanizmaları” anlamanın ilk adımı.

Jeramiah Smith ve Randal Voss (Kaynak: University of Kentucky)

İnsan Genom Projesi, araştırmacalara diğer organizmaların genomlarını sekanslamak için gerekli ipuçlarını verdi; ancak devasa genomlu organizmalar için hesaplama zorlukları hâlâ en büyük engel. Smith ve Voss, yaratıcılıklarını kullanarak bu işin üstesinden gelmeyi başardı. Axolotl genomunu hızlı ve verimli şekilde sekanslamak için bir yöntem geliştirdiler. Böylelikle axolotl, genomu düzgünce sekanslanan devasa genomlu ilk hayvan oldu. Araştırmacılar axolotl genomunu düzgünce sekansladıklarına göre, yeniden oluşum sürecini hangi genlerin tetiklediğini inceleyebilecekler. Kuşkusuz bu çalışmanın insanlar üzerinde muazzam etkileri olacak.

Smith, “Birkaç yıl önce 30+GB bir genomu sekanslamanın imkansız olduğu düşünülüyordu. Ucuz ve ulaşılabilir bir yöntem kullanarak bunun mümkün olduğunu gösterdik. Bu da daha büyük genomlu hayvanları araştırmanın önünü açtı,” diyor. Voss ve Smith, yeni bilgilerini axolotldaki kalp yetmezliğini tanımlayan gen üzerinde gösterdi ve bu bilgilerin insan hastalıkları için de bir umut ışığı olabileceğini belirtti. Voss’a göre biyomedikal araştırma, iyice genetik biliminin alanına girmeye başlıyor ve insan hastalıklarını anlamanız içinse axolotl gibi canlılardaki gen fonksiyonlarını çalışmanız şart.

Üniversite, yaklaşık 1.000 axolotla ev sahipliği yapıyor ve bu bilgileri dünyadaki diğer araştırmacılarla paylaşıyor. Halihazırdaki genom sekansı ve bu hayvanların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu düşünüldüğünde, laboratuvardaki axolotl nüfusunun değeri daha da artıyor. Voss,“Şimdi genomik bilgilere sahip olduğumuza göre, axolotlların gen fonksiyonlarını ve rejenerasyon yeteneklerini daha iyi anlayabiliriz. Umarız bu bilgileri bir gün insan terapisinde, omurilik ve inme tedavisinde de kullanabiliriz. Hayal kurmakta sınır yok,” diyor.

Gelecek çok parlak görünüyor, özellike axolotlun yenilenen gözlerinden bakınca….

Yazar: Alp Kütükçü

Çocukluğundan beri Küçük Yeşil Adam'ın peşinde. "Wake up, Neo..."

İlginizi Çekebilir

Ölümsüzlük Üzerine Bir Sorgulama

Ölüm korkusu, tüm hayvanlarda ortak, evrimsel uyum başarısını artıran bir olgudur. Muhtemelen de en çok …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et