Suyun toplanması, arıtılması, bertarafı, geri kazanımı veya yeniden kullanımı bireysel evlerin, sitelerin, sitelerden ve evlerden oluşan toplu sistemlerin, endüstrilerin, toplu tesislerin sorumluluğunda olsaydı su yönetimi çok daha iyi bir durumda olabilirdi. Çünkü böyle bir oluşumun varlığında her bir birey, tükettiği su miktarının ve kullanılmış su ile neler yapılabileceğinin bilincinde olurdu. Şimdi bu tüketilen su, “atık su” diye anılıyor. Atık su ile ne yapılıyor? Atık su adı üstünde atıktır, bertaraf ediliyor. Elbette bunun öncesinde belirli bir dizi işlemden geçiyor. Bu işlemler arıtma tesislerinde gerçekleşiyor ve bu tesisler devasa, hantal, fazlasıyla yer işgal eden yapılar.
Bu hantal atık su arıtma tesislerinin en yenisi bile geleceğin su sorunlarına çözüm üretebilecek nitelikte değil, zira bu tesislerdeki su yönetiminde söz sahibi olan yalnızca otoriteler. Otoriteler de çok geniş alanlar üzerinden sorumluluk alıyor. Kısacası bireysel olarak bu türden bir sistemde su yönetimine müdahale mümkün değil. Ancak devir değişiyor ve tabii Çelik de değişiyor. Bakın dünyada neler oluyor…
- Bugün Airbnb ile herkes bir otelciymiş gibi konaklama hizmeti verebiliyor.
- Uber ise herkesi birer taksici yapma potansiyelinde bir sistem.
- Bankalar bile gelecek için endişe ediyorlar, merkezsiz kavramı ekonomi dünyası için de heyecan verici.
- Bitcoin bir gün herkesi bir banka yapacak diyorlar.
Öyleyse bir gün neden herkes bir arıtmacı olamasın? Bunun için herkesin teknik bilgi ve su kimyası bilmesine de gerek yok. Zira bu işi sizin için yapacak sistemler kullanıcıyı yormayacak kadar akıllı olacak. Merkezsiz su sistemlerinin yaygınlaşmasıyla bireyler gelecekte kendi su yönetimini kendileri gerçekleştirebilecek. Bu tahminler hayal ürünü değil, bilimkurgu hikayesi de değil. Şimdi çok genel gidişata bakalım…
Sürdürülebilir Kalkınma Ajandası’nda 2030’a kadar gerçekleştirilmesi planlanan 17 hedef var. Bunların içerisinde yoksulluğa son vermek, sağlık sisteminde iyileştirmelere gitmek, herkese eşitlik sağlamak gibi başlıklar da bulunuyor. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6 ise tam bu mesele ile ilgili. 6. hedef temiz ve insan kullanımına uygun suyun herkes için erişilebilir olması.
Bunun anlamı şu:
- Her bir haneye içilebilir su temin edilecek.
- İçme suyu hiçbir şekilde fekal kirlilik içermeyecek.
- İçme suyu hali hazırda herkes için mevcut ve erişilebilir olacak.
Bunun yanında bir “sıfır atık hareketi” var. Sıfır atık konusu suyu da içeriyor. Bu, harcanan suyun hepsinin yeniden kullanılması demek, aksi sıfır atık hareketini sıfır atık hareketi olmaktan çıkarır. İyi de bu işler içme suyu arıtma tesisi olan yerlerde mümkün, fakat her evin musluğundan akan su içilmiyor. Bu yalnızca Türkiye’de değil dünyanın başka yerlerinde de rastlanabilen bir durum. Ancak merkezi olmayan su teknolojileri buna imkan sağlıyor. Evlere, sitelere, toplu yerleşim alanlarına tedarik edilecek olan bu sistemler tesis değil. Bu sistemler herhangi bir kaynaktan suyu kullanabiliyor. Bireysel bazda düşünürseniz bunlar, içerisinde suyu yeniden kazanabilecek teknolojiyi barındıran makineler.
Bireyler bu sistemlerin yerlerini değiştirebilir. Şimdilik merkezsiz su teknolojileri yaygın olarak gri suyun arıtılmasında kullanılıyor. Gri suyu geri kazanan bu sistemlerden çıkan su ise bahçe sulamalarında kullanılıyor. Hedef suyu hane içinde kullanılabilir hale getirmek. Dünya gündeminde ‘’atık su bir su kaynağıdır’’ söylemi var şu anda. Bu nedenle atık sudan hane içinde kullanılabilir suyun eldesi teknik olarak mümkün, ancak merkezsiz sistemlerde bu iş o kadar kolay değil. Zira merkezsiz su sistemlerinde basit teknolojiler kullanıcıya kolaylık sağlamak açısından tercih ediliyor. Bunun yanı sıra siyah suyu sisteme almak dezenfeksiyonu gerektirecek bir durum. Ancak bu konunun üzerine gidiyorlar zira bu NASA’nın talebi. Doğru duydunuz, NASA’nın. Çünkü bu teknoloji NASA’ya lazım. Öyle ya, NASA suyunu deşarj etmeden işini gücünü sürdürmesi gereken bir kurum. Böyle ihtiyaçlar daha da artacak.
Böyle bir şey mümkün mü? Daha önce bunu bilimkurguda gördük.
The Matrix filmindeki Zion şehrinde bir makine, mevcut suyu sürekli geri kazanıp yeniden kullanıma veriyor. Haliyle de doğal ve temiz su kaynağına olan ihtiyacı ortadan kaldırmış oluyor. Bilimkurgunun 90’larda öngördüğü gelecek artık çok yakın. Ve Dünya’nın su konusundaki hedefleri açık ve net.
Tek yapmamız gereken zamanın gerisinde kalmamak…
Hazırlayan: Ayşegül Yalvaç