Star Trek evreni; warp sürücüleri, ışınlanma, evrensel tercümanlar, enerji yönlendirmeli silahlar (phaser) veya holografik simülatörler (holodeck) gibi oldukça ilginç teknolojilere sahiptir. Çoğu kişi, bu teknolojiler arasında gerçeğe en uzak olanının kopyalayıcılar (replicators) olduğunu düşünür. Çünkü Star Trek’in kopyalayıcıları, hayal edebildiğiniz hemen hemen her cismi, tek tuşla ya da tek bir sesli komutla var edebilirler.
Tam zevkinize göre pişmiş bir biftek yaratma kudretine sahip olduğunuzu hayal edin, avlanmıyorsunuz, pişirmiyorsunuz, sofra hazırlamıyorsunuz; öylece var ediyorsunuz. Ya da telefonunuzdan, televizyonunuzdan, koltuğunuzdan veya aklınıza gelen herhangi bir eşyadan sıkıldınız veya yenisine ihtiyacınız var; hiç uğraşmadan, tek tuşla herhangi birine sahip olabilirsiniz, adeta yoktan var eder gibi. Haliyle kopyalayıcılar, teknolojinin büyüye en yakın yerindeler.
Gerçeğe dönüştürülmesi her ne kadar imkansız gibi görünse de bilim insanları şu aralar bu cihazları günümüz gerçekliğine taşıyabilecak bir proje üzerinde çalışıyor. Bunun gereksiz bir girişim olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü kopyalayıcıların çalışma mantığı, Einstein‘in ünlü denklemine dayanıyor: E=mc2
Denklem maddenin aslında enerjinin başka bir formu olduğunu, kütle ve enerjinin birbirine dönüştürülebileceğini söyler. Hal böyleyken kopyalayıcı teknolojisi en azından şu sebeple akla yatkındır: Herhangi bir madde formu saf enerjiye dönüşebilir veya saf enerjiden madde oluşabilir…
Herhangi bir objeyi yoktan var etme kavramı biraz uçuk bir fikir. Fakat kuantum mekaniği bize boş uzay diye bir şeyin olmadığını söyler. Boşlukta kısa süreliğine de olsa çok küçük parçacıkların belirdiklerini biliyoruz. Her ne kadar ortaya çıkar çıkmaz anti-parçacıklarla çarpışıp yok olsalar da, en başta ortaya çıkmaları bile yoktan var olma şeklinde ifade edilebilir.
Düşünün ki; saf elektromanyetik enerji püskürten süper yoğun bir lazeriniz var ve bu lazerle parçacık ve anti-parçacıkları birbirinden uzak tutarak çarpışmalarını engelliyorsunuz. Bu parçacıklar çarpışmazsa yok olmazlar. Diğer bir deyişle, böylesine bir lazerle boşluğa ateş edip saf enerji salarak, kütle sahibi gerçek parçacıklar elde edebilirdiniz. İşte bu lazer şu an yapım aşamasında. Şu sıralar Avrupa’da bir proje, Extreme Light Infrastructure (ELI), gelmiş geçmiş en güçlü lazeri üretmek için kolları sıvadı. Projenin 10 PW (veya 10,000,000,000,000,000 Watt) gücünde ışın sağlaması bekleniyor. Bu da günümüzde lazer tesislerinde kullanılanlardan 10 kat daha güçlü demek.
En önemlisi, ELI boşlukta parçacık oluşturabilecek güçte olmalı. Bir avuç parçacık sahibi olmak, lezzetli bir biftek yaratmaktan çok uzak olsa da, bu teknolojiyle en azından Star Trek’in kopyalayıcısını gerçek hayatın imkanlarına dahil edebiliyoruz. Anlaşılan o ki, bilimkurgu yazarları bundan böyle kopyalayıcıları gerçekçi kurgu unsuru olarak işleyecekler. Heyecan verici bir haber, tabi aklınızı yitirmezseniz.
Başka hiçbir teknoloji, Arthur C. Clarke’ın “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez” sözünü kopyalayıcıların hayata geçirilmesi kadar destekleyemez.
Hazırlayan: Burak M. Kılıç
Kaynak: Mother Nature Network