SETI, Seti@Home, BOINC ve Ötesi

İnsanlık tarihinin özellikle son yüzyılında, radyo sinyalleri de diğer haberleşme teknolojileriyle birlikte hayatın içine girdi. Kullanılan radyo sinyallerinin frekans aralığı gittikçe genişledi, sinyal yoğunluğu ise her geçen gün artmaya devam ediyor. İşin gerçeği radyo sinyalleri sadece A noktasından B noktasına gitmekle kalmaz, her yönde yayılır. Diğer bir deyişte, insanlık olarak oldukça fazla gürültü yaratıyoruz. Bu da “Evrendeki diğer zeki canlı formları da benzer gürültüyü yaratıyor olabilir” fikrinin güçlenmesini sağlıyor.

1955 yılında John Krauss, evrendeki zeki canlıları radyo sinyallerine bakarak arayabileceğimiz fikrini ortaya attı. Bu fikir 1957 yılında Ohio Üniversitesi’nde oldukça ilgi topladı ve üniversite bir radyo sinyali gözlem evi kurmaya karar verdi. Daha sonra bu proje, hatırlanması ve tanınması en kolay olan SETI (The Search for ExtraTerrestrial Intelligence) adı ile anıldı. Projenin ilgi çekmesinin ve medyatik olmasının nedenlerinden biri de, 1977 yılında “Wow Sinyali” olarak bilinen gizemli bir sinyalin tespit edilmesiydi. Bu olay, çok fazla bilinmeyen SETI projesinin tüm dünyada tanınır hale gelmesine yol açtı.

WOW Sinyali

Alınan tüm sinyallerden ayrılmakla birlikte, sinyalin kaynağı ve anlamı uzun süre gizemini korudu. Konu hakkında 2000 yılından sonra ortaya atılan bir teori, kaynağının o zamanlar bilinmeyen  266/P Christense adlı kuyruklu yıldıza ait olabileceğini söylüyordu. Söz konusu kuyruklu yıldızın, 40 yıl önce olduğu gibi tekrar Dünya’ya yakın yörüngesinden geçerken (Ocak 2017) aynı sinyalin elde edilmesiyle teorinin haklılığı da kanıtlanmış oldu. Yani “Wow Sinyali” bir kuyruklu yıldızın eseriydi.

Değeri küçümsenemeyecek bir konu olan SETI projesi, 1950’lerden beri her konuda dikkat çekmeye devam etmiştir ve onlarca filme temel konu olmuştur. Bunun en güzel örneği, hem ünlü bir bilim insanı, hem de bir bilimkurgu yazarı olan Carl Sagan‘ın yazdığı “Mesaj” adlı eseridir. Roman, SETI projesi kapsamında tespit edilen sinyallerin çözümlenmesini ve dünya dışı uygarlıklarla temasa geçilmesini anlatmaktadır. Romandan uyarlanan 1997 çıkışı film ise, bilimkurgu sinemasının klasikleri arasındaki yerini çoktan almıştır.

Independence Day (1996)

Elbette projenin yararı olduğu kadar zararı olduğunu düşünen çevreler de var. Örneğin Stephen Hawking, bazı demeçlerinde SETI projesini tehlikeli olarak nitelendirdi. Onlara göre bu eylem, ne tür canlılarla dolu olduğunu bilmediğimiz karanlık bir ormanda bağırmakla eşdeğerdeydi. Zaten “Independence Day” gibi yüzlerce film, bu tehlikenin yaratabileceği kötümser sonuçları işleyerek akıllara kazındı.

Buna rağmen, uzayı dinleme projelerinin daha da derinleştirilmesi ve gelebilecek olası sinyallerin kaynağının doğru şekilde tespit edilebilmesi için gelişmiş çalışmalar hayata geçirildi. Mesela UC Berkeley Üniversitesi, 2005 yılında 42 Allen tipi teleskoptan oluşan bir dizi teleskobu devreye soktu. Üniversite aynı zamanda, SERENDIP adlı derin uzay radyo verilerinin analizi için de bir proje başlattı. Daha sonra bu girişimlere SiRNA projesi de dahil edildi.

Seti@Home Grafik Ekranı

Bilgisayar teknolojisinin gelişimine paralel olarak uzaydan gelen radyo sinyallerinin işlenmesine yönelik çabaların yetersiz kalmaya başlaması sonucu, David Getty ve Craig Kosnow‘un aklına bilgilerin paketlere bölünerek gönüllü kullanıcıların bilgisayarlarında işlenebileceği fikrini getirdi. Bilinenin aksine, bilgisayarlar çoğu zamanlarını kullanıcılarından komut beklemekle geçirir ve beklemede oldukları bu süre boyunca neredeyse hiçbir şey yapmazlar. Bu boşta geçen zaman, projenin ihtiyaç duyduğu işlemci gücü için kullanılabilirdi.

Bunu aracımızın trafikte beklemesine benzetebiliriz. Bu boşa harcanan zamanın faydalı bir şekilde projede kullanılması için altyapı çalışmaları başlatıldı. Sistem, gönüllü kullanıcılara gönderilen bilgi paketlerinin bilgisayarda işlendikten sonra merkez bilgisayara geri yollanması esasına dayanıyordu. Seti@Home adı verilen bu projenin ilk adımı 17 Mayıs 1999’da atıldı ve halen devam ediyor.

Berkeley Open Infrastructure for Network Computing Sistem Logosu

Bu sistem o kadar çok ilgi gördü ki, SETI@Home projesinin başlamasından birkaç yıl sonra benzer birçok proje daha hayata geçirildi. Örneğin Berkeley Üniversitesi, çok farklı projeleri tek bir hesap altında işleyebilecek BOINC (Berkeley Open Infrastructure for Network Computing) adlı bir yazılım geliştirdi. Bu program sayesinde sadece Seti@Home değil, birçok konuda aktif olan projelerden istediğiniz kadarına bilgisayarınızın işlem gücünü ayırabilirsiniz.

Eğer Samanyolu’ndaki iki akıllı türün karşılaşma ihtimaline bilimsel bir yaklaşımla bakmaya çalışırsak, karşımıza 1961 yılında Frank Drake tarafından ortaya atılmış “Drake Denklemi” çıkacaktır. Denklem her ne kadar korkutucu olsa da, kendimizi ve Dünyamızı yok etmediğimiz sürece galaksimizdeki diğer zeki canlılar ile temas kurma şansımızın arttığını göstermesi bakımından önemlidir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, özellikle SETI projesi optimist insanlar sayesinde umutlu bir gelecek vaat etmektedir.

Frank Drake Denklemi

Türkiye bu konunun neresinde?” diye soracak olursanız, ülkemizdeki gönüllüler de projeye başlangıç yılı olan 1999’dan beri destek veriyor. İstatistiklerde bir ülkenin bilim ve bilimkurguya olan ilgisi ne kadar yoğunsa, bu tip projelere verdikleri desteğin de o kadar çok olduğu görülüyor. (Ülke istatistiklerine buradan göz atmak mümkün) Ayrıca kullanıcılar tek başlarına destek verebildiği gibi, takımlar oluşturarak da katkı sunabiliyorlar. Ülkemizdeki Seti@Home takımlarının içinde uzun süredir en etkin olanı ve en çok katkıda bulunanı ise “Turk Seti Team” dir. Tabii bilgisayar teknolojisi teknik detay olarak o kadar çok ilerledi ki, BOINC de giderek karmaşıklaştı. Bu nedenle, dilinizi bilen birinden teknik yardım almanız gerekebiliyor.

SETI konusunda siz de bir şeyler yapmak isterseniz, seti@home ana sitesini ziyaret ederek Türk takımlarından veya kullanıcılarından yardımcı olmalarını talep edebilirsiniz.

Yazar: Hamdi Güzeliş

Makine Mühendisi. Dağların, newage müziğin ve bilimkurgunun uzun yıllardır tutkunu. "Turk Seti Team" üyesi.

İlginizi Çekebilir

Nadir Dünya Hipotezi: Ya Çok Özel Bir Gezegende Yaşıyorsak?

Ünlü Drake Denklemi‘ne bakılacak olursa, şu an evrenin pek çok köşesi yaşamla coşup çağlıyor olmalıydı. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et