olumsuz

Ölümsüzlüğün 5 Bilimsel Yöntemi

Bilimin insanları ölümsüz yapacağı zamanlar sanıldığı kadar uzak olmayabilir. İnsan vücudunu ve aklını uzun süre çalışır kılmanın birçok farklı yolu var ve bu konu üzerine deneyler yapılmaya devam ediyor.

İşte en çok ümit veren beş teknik:

Genlerin Hâlihazırda Yapabildiği Şeylerin Kilidini Çözmek

Sizi bir vampir kadar uzun yaşamaktan alıkoyan tek şey telomeraz adı verilen bir enzim. Eğer milyonlarca yıl boyunca yaşamak niyetindeyseniz, bilmeniz gereken ilk şey şu: Evrenin değişmez sanılan yaşlanma süreci aslında öyle değil. İnsanları kırış kırış ve çelimsiz bir hâle getiren hücre parçalanması, yakın zamanda meydana gelen gelişmelerde anlaşıldığı üzere, aslında belirli bir düzende gerçekleşen bir hatalar zinciri. Yani yaşlanmak bir zorunluluk değil. Nihayetinde, doğada çeşitli hastalıklar ve hava koşullarından olumsuz etkilenmesine rağmen bu etkiler kaldırıldığında teoride sonsuza dek yaşayabilecek hayvanlar mevcut; örneğin kaplumbağalar, bazı denizanaları ve bitkiler.

Ayakkabı bağcıklarının ucundaki plastik şeye benzetilebilecek olan telomeraz enzimi, DNA‘nın ucunda bulunur ve onu çözülmekten korur. Maalesef, DNA’nın kendini her yenileyişinde telomeraz bir parçasını kaybeder, yani ne zaman büyüseniz veya iyileşseniz vücudunuzun kendi kendini yenileme becerisini bozarsınız. Bilim insanları işte bu bozma işlemini tersine çevirmek veya oluşan telomeraz kaybını önlemek için çalışıyor. Eğer başarırlarsa, yaşlanma süreci dediğimiz şey kolaylıkla durdurulabilir, hatta tersine çevrilebilir.

Öyle ya da böyle, yaşlanmanın çözümü genlerde saklı. Hücrelerdeki genleri hastalıktan korumak için değiştirmek anlamına gelen “gen tedavisi” yöntemi hâlihazırda uygulanıyor. Zamanla gelişeceğine de şüphe yok. Ray Kurzweil ve Dr. Terry Grossman isimli gelecekbilimciler, ileride bırakın yalnızca yaşlanmayı önlemeyi, gen tedavisi sayesinde aynı zamanda vücudumuzda çeşitli değişiklikler yapılabileceğini düşünüyor; göz rengini değiştirmek ya da karanlıkta parlamak gibi.

Bu olası gelişmelerden hiçbiri sizi araba kazalarından korumayacak tabii ki. Burada vurgulanmak istenen, ömrünüzün 80 veya 800 yılda biteceğini varsaymak için hiçbir mantıklı sebep olmaması.

Zihin Yüklemesi

zihin okuma

Bu teknik kulağa nasıl geliyorsa öyle. Zihni bir bilgisayara yedeklemekten başka bir şey değil. Saçma gibi görünse de, düşünülenden daha kısa sürede gerçekleşebilir. Bu alandaki bilimsel araştırmalar, beyni aktarmak için ne kadar bilgisayar donanımı gerektiği yönünde yoğunlaşıyor. Çünkü insan beyninin depolama sistemi tipik bilgisayarlardan çok daha farklı çalışır. Nöron sayısı baz alınırsa, beynin kapasitesi yalnızca birkaç gigabayt gibi görünür, yani sıradan bir flaş belleğin kapasitesi kadar; ama beynin kendine has esnek bir depolama mekanizması vardır ve bu da yaklaşık olarak 2,5 petabayt bilgiye eşdeğerdir (yani 2500 terabayt).

Aslında bu, düşünüldüğü kadar büyük bir rakam değil, örneğin Blizzard bilgisayarları sırf World of Warcraft için 1,5 petabayt veri kullanır. Bilgisayarların insanları taklit etmesi veya onların düşünce süreçlerini işleyebilmesi şu an mümkün değil, çünkü insan beyninin nasıl çalıştığı henüz tam olarak çözülemedi. Ama çözüldüğü zaman, olaya sırf donanım yönünden bakılırsa zihin yüklemesi o kadar da imkânsız durmuyor.

Ayrıca listenin bilimkurgudan en uzak maddesi bu olabilir, çünkü bilim insanları çoktan robotlar ile bilgisayarlar için sinirsel arayüzler ve hatta süperbilgisayar kullanan simülasyon hayvan beyinleri tasarladı. İnsan zihnini bilgisayarla yüklemenin ilk adımları bunlar olabilir, bu başarıldığında, kötü bir durumda kaldığınızda kendinizi yedekleyebilirsiniz. Bundan sonrası saf hayal gücüne kalıyor. Zihninizi bir robota, sayborga veya insan eliyle tasarlanmış yepyeni bir vücuda yükleyebilirsiniz.

Bu teknik, herhangi bir enjeksiyon veya iş gerektirmediği için en az aynı zamanda en az korkutucu olan yol. Beyninizi bir bilgisayara bağlıyorsunuz ve bitiyor. Kabloya bile ihtiyacınız yok. Ve işte, ölümsüzlüğü elde ettiniz.

Peki, birkaç milyar yıl yaşadınız ve güneş patlamak üzere. Ne yapacaksınız? Merak etmeyin, yalnızca beyniniz boşluk temelli bir sabit diske yönlendirilecek. Avucunu yala entropi!

Peki zihin yüklemesi ne zaman tam olarak işler hâle gelecek? Kimisi muhafazakar, kimisi cesur olan tahminler on yıl ile yetmiş beş yıl arasında değişiyor. Kimse emin değil tabii, yıllar önce yapılan ve bugün kulağa çok saçma gelen birçok tahmin var. Zihin yüklemesi gerçekleşene kadar zombi istilası bile gerçekleşebilir. Yine de, teknolojinin gelişme hızı göz önünde bulundurulduğunda, eninde sonunda gerçekleşeceğini hayal etmek o kadar da absürt değil.

Nanoteknolojik Hücre Onarımı

Nanoteknoloji Tevfik Uyar 4

Bir şeyler inşa edip düzeltebilen mikroskobik makineler, nükleer enerji 1950’lerde nasıl algılanıyorsa öyle algılanıyor gibi; yani bilimkurguda hep canavar yaratan bir teknoloji. Nanoteknolojinin yapabileceği şeyler insanı hayrete düşürüyor. Her teknolojinin olduğu gibi bunun da sınırları var elbet, ama heyecana kapılmamak elde değil.

Çünkü artık bu teknikler teoride değil. Bilim insanları, enjekte edildiği zaman siniri tedavi etmek için kendisini nanofibere dönüştüren bir molekülü kullanarak kör bir fareyi tedavi edebildi. Şu sıralarda da kanserli hücreleri bir suikastçi misali öldürecek nanorobotlar üzerinde çalışılıyor.

Gelecekbilimci Ray Kurzweil’a göre, insanlık nanoteknolojik ölümsüzlüğe yirmi yıldan az bir sürede ulaşacak. Yazıda önceden belirtildiği gibi, bu tarz fikirler yalnızca öngörü, net tarih verebileceğiniz türden şeyler değil; ancak Kurzweil bu tartışmalarda iyimser olmayı tercih ediyor. Yine de, konsept oldukça tatmin edici. Hücresel seviyede bir hata tespiti ve onarımı yapan ufak robotlar. Gelecekte bugünün cerrahları, beceriksiz mağara insanları gibi görünecek.

Evet, işin bir de karanlık tarafı var. Gelecekte nanoteknoloji bu derece etkin kullanılabilirse, insanları canavarlara dönüştürmek gibi amaçlar için de kullanılabilir. Ama düşünüldüğünde, benzer sapmalar bu listedeki her madde için geçerli; yapılacak bir şey yok.

Klonlama (Parça veya Bütün Olarak)

klon 2

Bildiğimiz kadarıyla henüz hiç kimse bir insanı klonlamamışsa da, bilimsel olarak son derece olası ve insan yaşamının sınırlarını zorlamak için kullanılabilir.

Bu konuda iki temel fikir var. İlki, doğuştan gelen ve zamanla kötüleşen organlarınızı yeni, sağlıklı ve tamamıyla size ait olanlarla değiştirmek. İnsanlar çoğunlukla belirli organlarının iflas etmesi sonucu ölürler. Bu organları bir arabanın parçalarını değiştirir gibi değiştirmek sınırsız yaşamın yolunu açabilir.

İkinci metot, hükumetlerin genelde “Iıı, hayır…” diyeceği türden bir yöntem çünkü yaşlı vücudunuzdaki beyninizi sağlıklı bir klonlanmış vücuda aktarmayı içeriyor. Bu da hâliyle yaşlı vücudu öldürmek veya sırf klonlanmak için ölü bir beden üretmek anlamına geldiği için çeşitli duyarlılıklara yol açıyor.

Batı dünyasında bu ahlaki problemler tartışılsa da, Doğu dünyası bu konularda pek endişeli değil gibi. Singapur ve Çin, hâlihazırda çeşitli vücut parçalarını klonlamak için çalışıyor.

Sibernetik Ölümsüzlük

cyborg

Homo sapiens alet kullanıcısıdır, türün gelişimindeki temel ateşleyicilerden biri budur. Yani yaşlanma geninin sırrı çözülemese veya organlar klonlanamasa bile, insanlar alet üretme becerilerini kullanarak ölümsüzlüğe ulaşabilir. Üstelik bu yeni bir şey de değil; yapay kalpler, yedek uzuvlar ve yapay sinirler çoktan yapıldı ve insanı sayborga dönüştüren yola kısmen de olsa girildi. Bu teknolojinin sorunları (robotik parçaların ağırlığı veya enerji verimliliği gibi), karbon nanotüpleri ve metamalzeme gibi teknolojik gelişmeler sayesinde çözülecektir. Zamanında nasıl daha hızlı seyahat etmek için arabalar icat edilmişse, ileride de eski işe yaramaz organlar yenilenecek, hatta bununla da kalmayıp kolay kolay zarar görmeyecek şekilde tasarlanacaktır.

Neyse ki, bu protezler listedeki diğer maddeler kadar çok ahlaki sorun oluşturmuyor. Bu tekniğin kültürel kabulü adım adım gerçekleşecek. Kimse yapay bir kalçası var diye Bill Murray’den nefret etmeyecek örneğin. Devam edip kollarını, bacaklarını ve tüm organlarını değişirse bile insanlar onu sokakta gördüğünde sarılacak, tabii Terminator misali bir süper güce sahip olacak olması da cabası.

Bu tekniğin olumsuz yanı, vücut parçaları değişse bile beynin yaşlanmaya devam etmesi. Güçlü ve havalı bir sayborg kendi ismini unuttuğunda ya da araba sürerken sinyal vermediğinde o kadar da havalı olmaz. Yine de, listenin birinci sırası sibernetiğe ait, çünkü yaşlı bir beyne sahip olsanız bile, sol kolunuzu istediğiniz zaman taramalı tüfeğe çevirebileceğinizi bilmek bir tesellidir.

Hazırlayan: Ufuk Cem Çakır | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Bir Zooloğun Gözünden Dünya Dışı Yaşam

İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nden zoolog Arik Kershenbaum, başka dünyalarda yaşam ve yaşamın evrimi üzerine fikirlerini yazdığı …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin