Japon asıllı ABD’li fizikçi ve fütürist Michio Kaku, insanlığı yakın gelecekte ne tür teknolojilerin beklediğine dair öngörüleriyle meşhur bir isim. Aynı zamanda iyi bir bilimkurgu hayranı da ve konuya meraklı herkesin yakından takip ettiği belgeselleri ve yazdığı kitaplarıyla tanınıyor.
Peki ama yakın gelecekte bizleri neler bekliyor? İşte Michio Kaku’nun kendi ağzından yakın gelecekte hayatımıza girecek teknolojiler…
“Hayatımıza uçan otomobiller girecek.”
Jules Verne ne kadar da şaşırtıcı geliyor, değil mi? 1860’ta yazdığı bir romanda, 1960’ın Paris’ini tüm ayrıntılarıyla anlatmıştı. Tahminlerinin hepsi şaşmaz bir doğrulukla gerçekleşti. Kitabında camdan gökdelenler, benzinle çalışan otomobiller, faks makineleri ve bugünün internetini andıran bir yapı vardı. Ama ben bunlara hiç şaşırmıyorum. Verne’ün 100 yıl sonrasını görebilmesi bence çok normaldi, doğaüstü bir yanı yoktu. Sonuçta sürekli bilim kitapları okuyor, bulabildiği her bilim insanıyla sohbet ediyordu. Geleceği öngörürken benim stratejim de aynı.
Uçan otomobiller bugün çok pahalı ve korkunç benzin tüketiyor. Dolayısıyla henüz sadece zenginlerin kullanabileceği şeyler. Fakat gelecekte, maliyetler düştükçe halkın kullanabileceği nesneler haline gelecek. Bu biraz zaman alacak… Fakat size bir iyi haberim var: “Transportation”, yani ulaşımın yerini “teleportation”, yani ışınlanma alacak. Böylece hep bilimkurgu filmlerinde görmeye alıştığımız sahneleri gerçek hayatta yaşayabileceğiz.
“Bilgisayarlar kontakt lenslerimizde saklı olacak.”
Gelecekte bilgisayarlar aracılığıyla telepati, telekinezi, bellek temizliği, hatıra aktarımı, düşünce kaydı hatta rüya görüntüleme mümkün olabilecek. İnsan zihninin bu gibi yetileri henüz en ilkel formunda ama yakında sadece düşüncelerimiz aracılığıyla bilgisayarları kontrol etmeye başlayacağız. Bir odaya gireceğiz mesela ve bir çekmecede duran bilgisayar çipine zihnimizle istediklerimizi yaptırabileceğiz. Anlayacağınız, The Matrix filmi hiç de o kadar uzakta değil.
İnternet erişimini kontakt lensleriniz aracılığıyla yapacaksınız. Bir göz kırpışıyla online olmak harika bir şey değil mi? Bir göz kırpışıyla alışveriş yapmak, fotoğraf çekmek… Bir partide ilginizi çeken birini mi gördünüz? Birilerine sormanıza ya da eve gidip uzun uzun araştırmanıza gerek yok. Kim olduğunu, geçmişte neler yaptığını ve daha birçok şeyi daha o kişiyi görür görmez öğrenebileceksiniz. Çince konuşan biri size bir şey mi soruyor, merak etmeyin, söyledikleri derhal altyazıyla sizin dilinize çevrilecek. Sırf insanlar değil, nesneler için de geçerli bu anlattıklarım. Her şey hakkında her türlü bilgiye beklemeden ulaşabileceksiniz. Haritalar, biyografiler, senaryolar, fotoğraflar, gazeteler kontakt lensinizde depolanacak. Ve eğitim, turizm, siyaset, alışveriş, ordu, ne bileyim aktörlük, müzisyenlik; gelecekte hiçbir şey aynı kalmayacak.
Daha da güzeli var aslında; eşinizle, sevgilinizle ya da iş arkadaşınızla sadece kontakt lensiniz aracılığıyla bağlantı kurabilecek, sanal seks yapabileceksiniz. Her an, her yerde… Ve isterseniz, sizin gördüğünüzü o da görecek yahut onun işittiğini siz de işiteceksiniz.
“Engeller ortadan kalkacak.”
Ayrıca vücutları tamamen felç olmuş bazı insanların beyinleri artık bilgisayara bağlanabiliyor. Her şeyi yapamıyorlar belki ama e-postalarını okuyabiliyor, yakınlarına mesaj yazabiliyor, video oyunları oynayıp bazı mutfak cihazlarını kullanıyor ve tekerlekli iskemlelerini kendi kendilerine yürütebiliyorlar. Daha doğrusu siz bilgisayarda ne yapıyorsanız, onlar da aynısını yapabiliyor.
Size tuhaf geliyor biliyorum ama değil aslında. Bu insanların beyinleri normal birer kol gibi hareket edebilen kompütarize mekanik kollara bağlanabiliyor örneğin. Bilgisayar günün birinde kırık omuriliği devre dışı bırakarak onun yerini alacak ve o zaman bu insanlar yeniden yürüyebilecek. Görüyor musunuz, RoboCop efsanesinin gerçeğe dönüşmesi an meselesi.
“Herkesin sanal hekimi, hukuk uzmanı olacak.”
Başınız dertte ve şöyle sağlam bir tavsiyeye ihtiyacınız var diyelim; duvarla konuşmanız yetecek. Dost bir görüntü belirecek duvarda ve her türlü tıbbi ya da hukuki sorunuzu cevaplayacak. Hem de tek kuruş talep etmeden, bedavaya…
Bu söylediğim çok önemli bir şey, sağlık ve hukuk sektörlerinde devrim anlamına geliyor. Televizyon gibi bir şeyden bahsetmiyorum, duvarda beliren bu görüntüler dünyanın bilgisine ulaşabilecek kadar akıllı ve maharetli olacak çünkü.
“Eskidikçe iç organlarımızı yenileyebileceğiz.”
İç organlarınız eskidiğinde yenilerini sipariş edebileceksiniz. Hem de bizzat kendi hücrelerinizden üretilmiş olarak. Yabancıdan değil yani… Zaten günümüzde burun, cilt, kan damarı, kalp kapakçıkları falan üretebiliyoruz. Yakında karaciğer de üretebileceğiz.
Böylece “organ yetersizliği” terimi tıp literatüründen silinecek. Yaşlanma sürecinin müsebbibi olan genler de yavaş yavaş bulunuyor. Dolayısıyla daha uzun yaşayacağız.
“İnsan ömrü iki katına çıkacak.”
Mayadan örümceğe ve diğer böceklere, farelere, tavşanlara, köpeklere ve kedilere hatta maymunlara kadar birçok hayvanın ömrünü laboratuvar ortamında iki katına çıkarmayı başardık. Daha az yiyip daha uzun yaşıyorlar.
Bilim insanları şimdi kalori kısıtlamasının niçin canlıların ömrünü uzattığını bulmaya çalışıyor. Gene de yaşlanmayı durdurmanın kesin bir yolu henüz yok. Ama belki torunlarımız 30 yaşına geldikten sonra hep o yaşta kalabilir, kim bilir…