NASA, 2030’larda Mars’a gitmeyi gerçekten çok istiyor. Hatta geçen hafta, Mars’a yolculuğa dair plan ve gelişmeleri içeren bir rapor bile yayımladı.
Rapor çoğunlukla optimist ve soyut bir amaçla yazılmış olsa da, NASA’nın gelecek yıllarda geliştirmeyi umduğu bazı önemli teknolojiler hakkında bilgiler içeriyor. Bu yazıda söz konusu teknolojileri sizler için derledik.
Gerçekten Büyük Roketler
NASA’nın Space Launch System (Uydu Fırlatma Sistemi), en erken 2018’de hazır olacak. Kalkışa hazır olduğunda yörüngeye 70 metrik ton malzeme taşıyabilecek. Daha sonraki aşamalarda, Mars’a 130 metrik tona varan malzeme götürebileceği tahmin ediliyor.
382 feet (yaklaşık 116 m) uzunluğundaki UFS, inşa edilmiş en büyük fırlatma sistemi olacak. Bu da Apollo astronotlarını Ay’a götüren Saturn V roketlerinden bile daha güçlü olacağı anlamına geliyor. Rapora göre, UFS’nin bu taşıma kapasitesi, mevcut ve planlanan ticari fırlatma sistemlerininkinden çok daha büyük olacak.
Orion Mürettebat Kapsülü (şu an NASA’da geliştirilmekte) ile beraber, UFS de er ya da geç Mars’a ve başka uzay noktalarına astronot götürebilecek.
Deneysel İtki Sistemi
UFS’nin gücü, sıvı hidrojen ve sıvı oksijenin yanmasıyla sağlanacak. UFS’nin asıl amacı, astronotları Dünya yörüngesinin dışına çıkarmak. Mars’a yapılacak yaklaşık 7 aylık yolculukta uzay mekiğini itmek için roket yakıtı kullanmak, fırlatılması çok pahalıya mal olacak büyük bir yakıt tankı gerektirecektir.
NASA, Mars’a kargo, malzeme ve hatta astronot göndermek için roket yakıtı yerine Güneş enerjisi kullanmayı hedefliyor. Güneş panellerinden elde edilen elektrikten veya nükleer enerjiden yararlanılarak iyon itkisi ile elektrik üretiliyor. Bu teknoloji elektriği molekülleri iyonlaştırmak için kullanıyor ve katotta elektrostatik olarak hızlandırıyor. Moleküller motorun arkasına doğru fırlatılarak itiş sağlanmış oluyor. Temelde Dawn uzay mekiğinin Ceres’e gitmek için kullandığı motora benzer bir teknoloji olduğu söylenebilir.
Elbette güneş enerjili itki, roket yakıtının sağladığı muazzam itiş gücünü sağlayamaz. Bunun yerine hızını yavaşça arttırarak, uzay mekiğini saatte 200 bin mil (yaklaşık 322 bin km)’e varan hızlara kadar itebilir. Ayrıca, iyon itimi çok da verimlidir; roket yakıtına göre 10 kat daha az yakıt kullanılmış olur.
Teknoloji halihazırda mecvut olsa da NASA’nın bu teknolojiyi çarpıcı bir biçimde geliştirmesi gerekiyor. Daha büyük bir yük kapasitesine sahip olmak için, iyon motorlarının en az bir kat daha güçlü olması şart. 2020’lerde NASA, Dawn uzay mekiğininkinden 5 kat daha güçlü olan bir motoru denemek için Asteroid Redirect Mission’u (Göktaşlarını Yeniden Yönlendirme Görevi) kullanmayı planlamaktadır.
Derin Uzay Ortamı
Astronotlarımızın Mars’a tek parça halinde gidip dönmesini istiyorsak, onları üç yıl boyunca Humvee boyutundaki Orion kapsüllerine mahkum edemeyiz. NASA, mekikteki astronotlara hem daha fazla yaşam alanı sunan, hem de Mars’ta içinde yaşayabilecekleri ve Orion kapsülüne bağlı olacak bir derin uzay ortamı vermek istiyor. Böyle bir ortamın astronotlara egzersiz ve iş yapabilecekleri bir alan sunması gerektiği gibi, bu ortam onlara yaşam desteği vermeli ve onları ateşten ve radyasyondan da koruyabilmeli.
Bigelow Aerospace’in şişirilebilir uzay ortamları ve NASA’nın yaratıcı derin uzay konsepti, gelecekteki tasarımlar için bir çıkış noktası olabilir.
Esnek Uzay Giysileri
Mars’taki astronotlar, kızıl gezegende bir yıl veya daha fazla kalabilir. Bu süre boyunca etrafta gezinmek, incelemede bulunmak ve veri toplamak isteyeceklerdir. Ne yazık ki Mars hiç de dost canlısı bir yer değil. İnanmıyorsanız Mark Watney’e sorabilirsiniz…
Yeni uzay giysileri, astronotları Mars’ın zarar verici radyasyonundan ve soğuk, ince atmosferinden korurken onların işlerini yapmasına da izin vermeli. Şimdiki uzay giysileri astronotlara çok fazla devinim serbestliği tanımıyor; ancak araştırmacılar, bunu kolaylaştıracak elbiseler geliştirmeyi sürdürüyorlar. Hatta kendi kendini onaran malzemeler ve iç içe geçmiş biyo-monitörler konusunda da çalışmalar olduğu biliniyor.
NASA, Göktaşlarını Yeniden Yönlendirme Görevi kapsamında astronotları göktaşlarına göndererek yeni nesil uzay giysilerini de test etmiş olacak.
Lazer Işınları
En yakın pozisyonunda, Mars’ın Dünya’ya uzaklığı 54.5 milyon km. Bu uzaklıktaki bir yerde internet bağlantısı oldukça zayıftır. NASA’nın yeni raporuna göre, Mars keşif araçları, 2 milyon bit/saniye ile veri gönderip alabilmektedir. Karşılaştırmak gerekirse, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun veri hızı 300 milyon bit/saniyedir. Mars’a gitmek ve oraya inmek için NASA’nın daha güçlü, milyarlarca bit/saniye mertebesinde bir bağlantı hızına ihtiyacı var. Çözümse lazer teknolojisinde yatıyor.
2013’teki bir test sırasında, bir lazer iletişim sistemi sayesinde Lunar Atmosphere ve Dust Environment Explorer (Ay Atmosfer ve Toz Ortamı Gezgini), 622 milyon bit/saniye ile veri indirebildi. Başka dizaynlar, Satürn mesafesinde bir noktaya birkaç milyar bit/saniye hızıyla veri göndermemizi sağlayabilir.
Elbette bu teknolojileri geliştirmek kolay olmayacaktır. Yıllara ve milyarlarca dolara gerek var. Öte yandan bazı uzmanlar, NASA’nın bunu gerçekleştirebileceğinden şüphe duymaktadır. Mars’a yolculukta aşılması gereken birçok sorun var ve NASA’nın cüzi bütçesi de bu sorunlardan küçümsenmeyecek bir tanesi durumunda. Yine de hiçbir şey Mars’a gitmenin önemi ve değeriyle boy ölçüşemez.
Kaynak: PopSci