Koronavirüs ve Robotlar

Aniden ortaya çıkan bir salgın dünyayı ele geçirirken insanlar başka bir tehdidi unutmuş olmayı dilerdi. Ancak görünen o ki “robotların yükselişi” çoktan başladı. Analistler iyi ya da kötü birçok iş kolunda robotların insanların yerini alacağını düşünüyor.

Araştırmalar birçok kişinin etkileşimlerinde insani bir unsurun bulunmasını tercih ettiğini gösteriyor ancak COVID-19 ve sosyal mesafe bu durumu değiştirmeye başladı bile. Genel olarak tüketiciler mümkün olduğunca az insanla temas etmek istiyor. İnternet üzerinden yapılan alıverişler eskisine göre artışta, kargo çalışanlarıyla karşılaşmamak için kapılar dahi açılmıyor. Tüm bunlar tercihlerin değişmesine sebep olacak ve tam otomasyon için yeni fırsatlar ortaya çıkaracak.

Büyük ve orta ölçekli şirketler, sosyal mesafeyi arttırmak ve fiziksel olarak işe gelmek zorunda olan personel sayısını azaltmak için robotları kullanma seçeneğini düşünmeye başladı bile. Örneğin Amerika’nın en büyük satış zincirlerinden Amazon bir süredir yer temizlemek için robot kullanıyor. Güney Kore’de robotlar salgın boyunca ateş ölçmek ve el dezenfektanı dağıtmak için sokaklardaydı.

Salgın’ın ne kadar süreceği bilinmediğinden sosyal mesafe durumunun daha uzun devam etmesi olasılığı var. Bu da çeşitli sektörlerde daha fazla robot işçiye ihtiyaç duyulmasına sebep olabilir. Salgın öncesine baktığımızda da aslında şirketler kârlılıklarını arttırmak istediklerinde ve işçilik maliyetlerini düşürmek istediklerinde otomasyon çözümlerine yöneliyorlardı. Örneğin atık toplama ve geri dönüşüm tesisleri insan sağlığını korumak adına çeşitli makineleri ve robotları kullanmaya başlamıştı bile.

Bu aşamadan sonra robotlara ve otomatik sistemlere olan talep daha da artacaktır. Temizlik ve hijyen dağıtım makineleri yapan şirketler siparişlere yetişemez duruma geldiler. Danimarka’da ultraviyole ışık dezenfeksiyon robotları üretim tesisi olan UVD Robots firması yüzlerce makinesini Çin’e ve Avrupa’daki hastanelere gönderdi.

Paket servisi olan market ve restoranların da yeni teknolojilere ihtiyacı olacaktır. Dronlarla teslimat yapmak, ürünlerin raflara robotlar tarafından yerleştirilmesi gibi yenilikçi teknolojilerin kullanılmaya başlanmaması için ortada hiçbir sebep yok. Bundan sonra restoranlarda yakınımızdan geçip giden bir insan görevli yerine bir makine görebiliriz. Çeşitli fast-food zincirleri robot aşçıları ve garsonları test etmeye başladı bile. Salgın sonrası insanlar hem kendilerinin hem de çalışanların sağlığına daha dikkat edecektir.

Fütürist Martin Ford’a göre, COVID-19 dünyasında robotları kullanmak bazı pazarlama avantajları da sunabilir.

“İnsanlar daha az işçi ve daha fazla makineye sahip bir yere gitmeyi tercih edecekler çünkü genel riski azaltabileceklerini düşünüyorlar.”

Tabii tüm bu gelişmelere rağmen halâ zorluklar yaşanıyor. Marketlerde kullanılan otomatik kasalar eskisinden daha çok tercih edilse de kullanım zorlukları, sistemin iyi çalışmaması gibi sebeplerle müşteriler insanlı kasalara gitmeye devam ediyor. Kolay kullanılabilen, kusursuz sistemler ortaya çıkana kadar da eski alışkanlıklar istemeden de olsa devam edecek gibi duruyor. Tüm olumsuzluklara rağmen şirketler robot kullanımını arttırmak istediklerini açıkça ifade ediyorlar.

Bu durum işçilerin sosyal mesafe koşullarına uymasını kolaylaştırabileceği gibi bir kısmının da işsiz kalmasına sebep olacaktır. Sanayileşmeden bugüne kadar uzanan süreçte şirketler bir işçiyi otomasyon sistemleriyle değiştirecek yatırımı yaptıktan sonra geri adım atmıyorlar ve çalışan sayılarını ihtiyaca göre yeniden düzenliyorlar. Robotların sistemlere entegre edilmesi ve başlangıç maliyetleri pahalı olsa da bir kez çalışmaya başladıktan sonra insan çalışanlardan çok daha ucuza gelmektedir.

Genel olarak bakıldığında otomasyon ve robot teknolojileri tüm sektörlere etki edebilecek durumda. Sadece mavi yaka çalışanlar değil beyaz yakalıların da işleri ele geçirilebilir durumda. Salgına kadar eğitimin sadece okula gidilerek yapılacağını düşünen insanlar, uzaktan “online” eğitimlerin de mümkün olabileceğini gördüler.

Öğretmenler, spor eğitmenleri ve finansal danışmanlar uzak eğitimlerde şimdilik gerçek insanlardan oluşuyor. Şimdilik çünkü bir diğer taraftan da onların yerini alabilecek yapay zekâ teknolojileri geliştirilmeye başlandı bile. Örneğin Facebook ve Google uygunsuz yayınları denetlemek için yapay zekâya güveniyor.

Salgın öncesi tüm bu değişime şüpheyle yaklaşan insanlar bazı mesleklerin kesinlikle robotlar tarafından ele geçirilemeyeceğine inanıyordu ancak yaşananlar bunun doğru olmadığını kanıtlar nitelikte. Bir noktadan sonra ekrandaki eğitmenin veya danışmanın gerçek bir kişi olmasına gerek kalmayacaktır. Sadece anlatacağı konu hakkında bilgi sahibi olması ve pozisyonuna uygun davranması yeterli olacaktır.

McKinsey tarafından yapılan ve 2017 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre 2030 yılına kadar ABD’deki işçilerin üçte birinin yerinin otomasyon sistemleri veya robotlarla değişeceği öngörülmüştü. Ancak pandemi gibi tüm dünyayı etkileyen büyük olayların zaman çizelgesini değiştirme etkisi var. Uzmanlara göre dünyanın birkaç yıl sonra nasıl olacağı tamamen insanlara bağlı. Yapay zekayı, robotları ve otomasyon sistemlerini hayatımıza ne kadar dahil etmek istediğimize göre 2030 yılından önce çok daha entegre bir dünyada yaşıyor olabiliriz.

Yazar: Cem Can

Üniversite tezini robotlar üzerine vermiş bir bilgisayar mühendisi. Kılıcın yolunda ilerleyen, an itibariyle 2. Dan bir kendocu. Müzik tutkunu ve bilim kurgu hayranı. Kurduğu hayalleri yazıya dökmeye çalışan bir hayalperest."Ben bu dünyayı değiştiremeyeceğimi biliyordum; o yüzden başka dünyalara gittim." - PKD

İlginizi Çekebilir

Yapay Zekâyı Stanislaw Lem ile Yeniden Düşünmek

Polonyalı bilimkurgu dehası Stanislaw Lem’i çoğunlukla felsefi bilimkurgu romanlarıyla tanırız. Oysa kendisinin tıp, gelecek bilim, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et