Youtube’da hayvan videolarını hepimiz seyrediyoruz. Bu videoların arasında, kargalarla ilgili olanları diğerlerinden ayıran bir etiket var. Çoğu hayvan videosu sevimlilik veya şirinlikle ilgili kelimelerle etiketlenirken kargaları etiketleyen anahtar sözcüklerin en başta gelenleri hep zekayla ilgili. Kargaların yiyecek bulmak için etrafındaki araçları, taşıtları veya insanları nasıl kullandığını anlatan ya da laboratuvar ortamında problem çözme yeteneklerini ölçmek için hazırlanan testlerdeki başarılarını gösteren pek çok videoya rastlayabilirsiniz. Burada önemli olan noktalardan biri, kargaların sadece deneme yanılma ile problem çözmüyor oluşu. Daha önce karşılaşmadığı problemlere “sagduyu” ile yaklaşıp çözümler üretebiliyorlar.
Kargaların zeki olduğunu hepimiz biliyorduk diyebilirsiniz. Peki kargaların birbirinden öğrenebildiğini biliyor muydunuz? Örneğin bir karga cevizleri yola atar. Üzerinden geçen arabaların kırdığı cevizi yeşil ışıkta yemeye başlar. Bir bakarsınız kısa zamanda etraftaki diğer kargalar da aynısını yapmaya başlamış. Ya da bir kargaya kötü davranan veya öldüren kişilerin yıllarca diğer kargalar tarafından tanındığına ve hayatlarının zindana çevrildiğine dair (oh olsun) hikayeler duymuş olabilirsiniz. Bu hikayelerin belgelenmiş versiyonları kargaların birbirinden öğrendiğine dair kanıtlardan.
Tüm bu özellikleriyle birlikte kargaların şehirlere en fazla uyum sağlayan hayvan türlerinden biri olup nüfuslarının da insanlarınkiyle birlikte artması pek çok daldan araştırmacının ilgisini bu zeki hayvanlara çekti. Bu bağlantıda Joshua Kline‘nin kargaların zekâsı ve onlar için tasarlanan otomatlarla ilgili sunumunu bulabilirsiniz. Kline kargaların eğitilerek, insanların ve kargaların faydasına olan bir işbirliği ortaya çıkabileceğini düşünüyor. Otomat da hem bu fikrin gerçekleşebileceğine dair bir kanıt hem de kargaları eğitmek için kullanılabilecek bir aygıt olarak öne sürülüyor. Bu linkte de otomatları kullanan kargaları izleyebilisiniz.
Joshua Kline’nin yukarıdaki fikri Ruben van der Vleuten ve Bob Spikman isimli iki araştırmacıya ilham oldu. Hollanda’da Crowded Cities adlı bir “startup” şirketi kurdular. Şirketin amacı kargaların sigara izmaritlerini toplamasını sağlayacak “Crowbar” isimli bir otomat geliştirmek ve bunun şehirlerde kullanılmasını ve yaygınlaşmasını sağlamak. Crowbar, kargaları sigara izmaritlerini getirip otomatın deliğine bırakmalarını sağlamak için eğitecek. Otomat bırakılan nesneyi tarayacak, eğer izmarit ise karganın davranışını pekiştirmek için ona ödül olarak bir yiyecek verecek.
Uluslararası Çevre Araştırmaları ve Halk Sağlığı Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, atık sigara izmaritleri biyolojik olarak parçalanmayan çöp türü. Sokaklardan kanalizasyona, nehirlere, nihai olarak okyanusa ve denizlere sürüklenen sigara izmaritleri bazı deniz hayvanları üzerinde toksik etkiye sahip. İzmaritleri yemeye kalkışan çocuk vakaları da olduğu düşünülürse sigara izmaritlerinin sebep olduğu tek problem görüntü kirliliği değil. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 4.5 trilyon sigara izmaritinin atık olarak çevreyi kirlettiği hesaba katıldığında problemin büyüklüğü ve bu otomatın başarılı olmasının çevre için potansiyel yararı açıkça ortaya çıkıyor.
Buraya kadarki kısım bir çevreci ve bilimkurgusever olarak beni heyecanlandırıyor. İnsan ve diğer türlerin birbirinin faydasına olan bir işbirliğine girişiyor olmasının hayali dahi güzel. Ama bir hayvansever olarak okuduğum kaynaklarda cevabını bulamadığım bir soru var. İnsanlar ve kargalar arasındaki bu alışverişte yeni bir hukuki düzenleme gerekmeyecek mi? Sonuçta kargaları bir ücret karşılığında çalıştırmış olmuyor muyuz? Bu da karşılıklı birtakım sorumluluklar getirmeyecek mi? Bilemiyorum, bu düşünce çok mu naif? Eğer okurlarımızdan bu konu ile ilgili fikri veya uzmanlığı olanlar varsa paylaşımlarını bekliyorum.
Tabii ki konunun bir de ekolojik yönü var. Herhangi bir canlı türüne yapılacak müdahalenin öngörülemeyen ve istenmeyen ekolojik sonuçları olabilir. Örneğin otomat uygulaması karga nüfusunun artmasına neden olup, artan karga nüfusunun şöyle ya da böyle çevredeki doğal türlerle etkileşimi sonucunda ekolojik besin zincirlerinde bozulmalar yaratabilir mi? Kuşkusuz böyle bir uygulama, olası ekolojik sonuçlar enine boyuna değerlendirilmeden hayata geçirilmemeli. Yine de kaynaklarını hunharca sömürerek kirlettiğimiz bu gezegende yardıma ihtiyacımız olduğu açık. İlk yardımcılarımız niçin kargalar olmasın?
Hazırlayan: Murat Yıldırım
İleri Okuma