NPR’nin haberine göre, uluslararası bir bilim kuruluşu tarafından insan ve maymun melezi embriyolar üretildi. Peki amaç neydi? Evrimi hızlandırarak farklı yönlere mi saptırmak? İnsan varlığını egzotik renklerle mi boyamak? Yoksa sapkın bir çağın kapılarını mı aralamak? Aslında cevap karmaşıklıktan çok uzakta. Bilim dergisi Cell’e yapılan açıklamada, bu embriyoların organ nakilleri için kullanılacağı belirtildi. Yani yakın gelecekte bu embriyolar ile bir nevi “organ çiftliği” yaratılabilir. Kulağa ilk başta acımasız gibi gelse de, meseleye şu açıdan bakmak gerek: Dünya genelinde organ nakli büyük bir ihtiyaç ve bu da karanlık bir pazarın büyümesine sebep oluyor. Oysa ki organ nakli gibi hayati ve kritik bir ihtiyaca bu şekilde kökten bir çözüm bulunabilir.
Yani bu embriyolardan ortaya çıkacak sonuç dış görünüşten ziyade, iç organları etkileyecek ya da en azından hedeflenen şey bu. Asıl hedef melez bir görüntü yerine, içeride insan organları barındıran canlıların yetiştirilmesi. Kök hücre araştırmaları, insan genlerini domuz ya da koyun gibi hayvanlardan alınan genlerle birleştirmeye odaklanmış durumda. Bu şekilde hayvan vücutları içerisinde insan organlarının büyüyüp büyüyemeyeceği sorusuna bir cevap alınacak. Yazımıza konu olan deneyde, insanlara ait 25 indüklenmiş plüripotent kök hücre 132 tane makak embriyosuna aktarıldı. Embriyolar henüz altı günlüktü. İnsan hücreleri, yirmi dört saat içerisinde büyümeye başladı. On gün sonra melez embriyolardan 103 tanesi hâlâ hayattaydı, fakat on dokuzuncu gün bunlardan geriye sadece üç tanesi kalmıştı. O üç embriyo da deneyin sonunda imha edildi.
Projenin çalışanlarından genetik profesörü Juan Carlos Izpisua Belmonte, bu trajik deney sayesinde önemli bilgiler elde ettiklerini söylüyor. Bu bilgiler sayesinde insan hücrelerinin başka hayvanlara ait embriyolarda nasıl daha başarılı bir şekilde gelişim gösterebileceğini keşfetmeye yaklaştıkları fikrinde. İleride yapılacak çalışmalarda yöntemlerini daha da geliştirebileceklerini ve deneylerde başarılı sonuçlara ulaşabileceklerini dile getiriyor. Tüm bu çalışmaların yeni bir organizma yahut bir çeşit canavar yaratmak olmadığını da özellikle vurguluyor. Sadece, başka organizmalara ait hücrelerin bir araya geldiği zaman birbiriyle nasıl “iletişim” kurduğunu anlamaya çalıştıklarını belirtiyor.
Daha önce hiçbir deneyde, insan hücreleri başka bir organizmada bu denli hızlı ve yüksek bir başarı oranıyla çoğalmamıştı. Araştırmacılar bunun heyecan verici olduğu kanaatinde. Daha önce insan-hayvan melezleri ile ilgili deneylerde embriyolar, insan hücrelerinin tutunamaması sonucu harap olmuştu. Şimdi ise hiç olmazsa on dokuz günlük bir ilerleme var ve ileride daha fazlası da elde edilebilir. Araştırmacılar sonunda, bu hayvanlardan organ ve doku nakli yapılıp yapılamayacağını keşfetmek istiyor. Daha önce, 2017 senesinde yine Belmonte’nin de bir parçası olduğu deneyde, insan ve domuz hücreleri birleştirilmişti. Bu, başka bir organizmada da insan hücrelerinin büyüyebileceğine dair ilk kanıttı. Fakat domuz-insan embriyosu deneyi, şimdi bahsettiğimiz deneye kıyasla oldukça başarısızdı. 2019 senesinde ise Çin, domuz ve maymun melezleri üretmeyi başarmıştı. Domuzlar laboratuvarda doğmuş fakat bir hafta içerisinde ölmüştü.
Her ne kadar şimdilik spekülasyondan ibaret olsa da, bazı meselelerin önünde artık sadece zaman, maliye ve teknik engeller duruyor. İnsan ve hayvan melezleri de bunlar arasında. Tarihten bu yana hakkında en çok düş kurulan şeylerden biri de bu değil miydi zaten? At vücutlu, kuş vücutlu, balık vücutlu, aslan vücutlu insanlar… Bunlardan kimi büyüleyici özelliklere sahip iyi huylu, hatta tanrısal varlıklardı, kimisi de şeytani özelliklere sahip dehşet verici tahayyüllerdi. Tıpkı insanlığın iki farklı yüzü gibi. Geçmişte düşlenen şeyler, geleceği etkiliyor kuşkusuz. Belki de tüm o mitolojik varlıklar, insanların bir gün erişeceği düzeyin habercisidir…
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade
Kaynaklar: