James Webb Teleskobu, bir aksilik olmazsa yakın gelecekte Hubble Uzay Teleskobu‘nun yerini alacak; daha doğrusu Hubble’ın başardıklarını bir adım öteye götürecek. Aslında James Webb Teleskobu fırlatıldıktan sonra da Hubble Uzay Teleskobu’nu kullanmaya devam edebiliriz; ancak ne yazık ki miadını çoktan doldurmuş olan efsanevi uzay teleskobu Hubble, artık daha fazla dayanamayacağının sinyallerini vermeye başladı.
13 Haziran 2021 günü Hubble Uzay Teleskobu, ne yazık ki bozularak kendini “güvenli moda” aldı. O günden bu yana NASA, insanı Evren’in derinlikleriyle tanıştırmış bu önemli teleskobu yeniden başlatmak için sayısız deneme yaptı; ama ne yazık ki hepsi başarısız oldu. Haftalarca sorunu tespit etmeye çalışan ekip, nihayet sorunun kaynağını bulmayı başardı: Uzay teleskobunun Güç Kontrol Ünitesi (İng: “Power Control Unit” ya da kısaca “PCU”) arızalandı ve bu nedenle bilimsel ekipmanlara dağıtılan gücü düzgün kontrol edemiyor.
Bu ünite, Bilim Enstrümanları Yönetim ve Veri İşleme (İng: “Science Instrument Command and Data Handling” veya kısaca “SI C&DH”) isimli bir diğer ünite içinde bulunuyor. Bunun görevi, Hubble Uzay Teleskobu üzerindeki bütün bilimsel enstrümanların kontrolü, takibi ve koordinasyonu. Güç ünitesi bilgisayarı bozulduğu gün (13 Haziran’da) bütün bilimsel enstrümanlar “güvenli moda” geçti. Bu süreçte yapılan müdahaleler Hubble’ın güç ünitesini geri getiremediği için, bir noktada enstrümanların voltaj seviyesi 5 Volt’un altına düştü ve bu da ikincil bir koruma devresini devreye sokarak, güç bilgisayarının tüm işlemleri durdurmasıyla sonuçlandı.
Hubble İlk Defa Bozulmuyor; Ancak Artık Düzeltmek Daha Zor!
Aslında Hubble ilk defa bozulmuyor. Bugüne kadar çok defa bozuldu ve hepsinde er ya da geç sorun bulundu ve çözüldü. Örneğin daha bu yılın mart ayında yaşanan bir diğer arıza nedeniyle Hubble bir haftalığına kapanmak zorunda kaldı.
Hubble’da yaşanabilecek daha büyük sorunların da çözümü var: Astronot göndermek! James Webb’den farklı olarak Hubble, Dünya yörüngesine çok yakın bir gözlemevi olduğu için, gerektiğinde astronot gönderip tamir etmek de mümkün oluyor; tabii bu çok masraflı bir iş, dolayısıyla her zaman kolay verilen bir karar olmuyor. Bugüne kadar Hubble’a gönderilen görevler sayesinde uzaydaki gözlemevi; yeni enstrümanlar, kameralar, spektrograflar, bataryalar ve hatta bilgisayarlar edindi. İşte bu geliştirmelerin meyveleri şimdi toplanıyor: Güç Kontrol Ünitesi’nin bozulması sonrası, bu görevlerden biriyle tamir edilebilen yedek üniteye geçme kararı alındı. Ancak bu geçiş kolay değildi, günlerce uğraşmayı gerektiren ve çalışmama ihtimali olan bir prosedürdü. Neyse ki Hubble, başarıyla yedek üniteye geçebildi ve normal çalışma sürecine geri dönebildi.
Ama bir sonraki badireyi de atlatabilecek mi? Bilmiyoruz. Eskiden Hubble ciddi bir şekilde bozulduğunda bu ikonik teleskoba gönderebileceğimiz bir uzay mekiği programı vardı. NASA bu programı sonlandırıp, uzaya ulaşma işini özel firmalara bıraktıktan sonra uzay mekiği programı sonlandırıldı. SpaceX gibi firmalar insanları ve düz yükleri Uluslararası Uzay İstasyonu‘na göndermek konusunda çok iyi olsalar da uzay mekiği programıyla gönderilen mekikler gibi, geniş robotik kolları koyabileceğimiz bir mekanizmaya sahip değiller. Bu nedenle Hubble’ı tamir etmek artık çok daha zor. Örneğin benzer bir güç kaybı 2008 yılında yaşandığında, NASA önce yedek bilgisayara geçmişti, sonrasında bir diğer sistem bozulduğunda, 2009 yılında (artık var olmayan uzay mekiği programı ile) Hubble Uzay Teleskobu’na gidilmiş ve gerekli tamirler yapılmıştı.
İyi ki Hubble Var!
Her ne kadar yavaş yavaş ömrünün sonuna geliyor olsa da yıllar boyunca Hubble üzerinde yapılan tamir ve geliştirmeler, fırlatılmasından 30 yıl sonra bile bu tarihi teleskobun baş döndürücü keşiflere kapı aralamasını mümkün kılıyor. Sanıyoruz bunlar arasından etkileyici olanı, Hubble’ın gökyüzünde ufacık ve pek de ilgi çekici olmayan bir alana odaklanıp (odaklandığı o bölgeyi yukarıda görebilirsiniz), burayı uzun bir süre gözleyerek fotoğraflaması sonucu elde edilen enfes fotoğraf. Görselde Ay, gerçek boyutunda gösteriliyor. Yani gökyüzündeki ne kadar ufak bir alana baktığını anlayabilirsiniz.
O gördüğünüz noktaların hiçbiri bir yıldız değil. Hepsi birer galaksi. Yaklaşık 5.500 adet galaksi… Bunlar arasından en sönük olanları, insan gözünün algılayabildiğinin 10 milyarda biri kadar ışık saçıyor; ancak Hubble uzun dönem veri toplayarak bu hafif ışığı bile algılayabiliyor.
O galaksilerin her birinin içinde, tıpkı Samanyolu Galaksisi’nde olduğu gibi milyarlarca, hatta yüz milyarlarca yıldız var. O yıldızlardan bazıları Güneş büyüklüğünde ve bunların etrafında büyük ihtimalle gezegenler de var. Onların bir kısmı, Dünya gibi kayalık gezegenler ve belki de yıldızlarından yaşanabilir bir uzaklıkta dönüyorlar.
Kim bilir, belki bir kısmında yaşayan zeki bir medeniyet içindeki okurlar, yakın geçmişte geçici olarak bozulan bir uzay teleskobunun gökyüzündeki ufacık bir alanda gördüğü galaksilerle ilgili olarak bir sitede bir yazı okuyor. “Belki de bu fotoğraftaki galaksilerden birinde yaşam vardır?” diye soruyorlar… Kim bilir?
Kaynaklar ve İleri Okuma:
- L. Jenner. Operations Underway To Restore Payload Computer On Nasa’s Hubble. (16 Haziran 2021). Alındığı Tarih: 16 Temmuz 2021. Alındığı Yer: NASA | Arşiv Bağlantısı