Gelecek çoktan yazılmış olabilir. Tarih gösteriyor ki bizi bekleyen ne varsa sıklıkla bilimkurgu sayfalarında dile getirilmiş. Türün tahmin geçmişi bin yıla yayılıyor. Yazarların Ay’a ayak basma ilhamı, Samsatlı Lukianos’un Ay’a uçan gemileri hayal ettiği M.S. 175’e kadar uzanıyor. Kurgu daima hayal kadar saf olmuyor.
“En büyük yazarlarımızdan bazıları bir şeyler uydurmuyor, zamanın ruhundan bilimsel veya başka bir şekilde örnek alıyor,” diyor vizyoner spekülatif yazım için yıllık ödüller dağıtan Dartmouth College’ın Neukom Hesaplamalı Bilimler Enstitüsü müdürü Dan Rockmore. Elbette, yazarların kör noktaları vardır. Örneğin akıllı telefonu ya da interneti tam olarak tutturamadılar. Ama bunlar, doğrulukla öngörülenlerin yanında devede kulak. O hâlde gelin, bilimkurgu yazarlarının haklı çıktığı 10 icada hep birlikte bakalım…
Defibrilatör (Kalp Ritmi Düzenliyici)
Galvanizmden (elektrik akımıyla kasları manipüle ederek) ilham alan Mary Shelley’in Dr. Victor Frankenstein’ı ölü eti yeniden canlandırıyor.
1947’de Claude Beck, bir prize bağlanmış iki gümüş kaşıktan ibaret ev yapımı defibrilatöründen kalbe verdiği 60 Hz’lik bir şokla genç bir hastayı kurtardı. 50’lerde, makineler dünya çapında hastanelerde hastaları hayata geri döndürmeye başlamıştı bile.
Uzay İstasyonları
Edward Everett Hale‘in 1869 tarihli kısa romanı The Brick Moon‘da, üniversite zamanlarından ahbap dörtlü, insanlarla dolu gökdelen büyüklüğünde bir tuğla kubbeyi yörüngeye atmak için nehirle çalışan bir volan kullanıyordu.
Sovyetler Birliği’nin Salyut programı 1971’de 65 metrelik bir silindiri – çığır açan uzay istasyonu – fırlattı. Mürettebat, Dünya’nın fotoğraflarını çekti ve gama ışınları ve gizli bir askeri radyometre ile deneyler yaptı.
Makine Öğrenmesi
Samuel Butler‘ın 1872 romanı Erewhon‘daki karakterler, bilgisayarların “en nihayetinde insan ırkının yerini almaya mahkum olduğunu” fark eder, böylece akıllı aygıtları yasaklarlar.
Gerçek robotlar 50’lerden beri bizi geride bırakmayı öğreniyor. Yapay Zeka araştırmacıları Dartmouth’da bir atölye düzenlediğinde, IBM’den Arthur Samuel, kendisini geliştirebilen bir dama oyuncusu kodladı.
Laboratuvarda Geliştirilmiş Et
Mary Bradley Lane, 1880 tarihli kısa öyküsü “Mizora” da sığır etinin kimyasal elementlerini sentetik burgerlere dönüştüren Amazonları anlatıyor (Et elde etmenin hayvanları beslemekten daha ekonomik bir yolu).
Hollandalı bilim insanı Mark Post’un taş köftesi, sığır kök hücreleri olarak başladı. 2013 yılında, ilkinin büyümesi 280.000 dolardan fazlaya mal oldu, ancak o zamandan beri bunu yaklaşık 12 dolara düşürmeyi başardı.
Uzun Süreli Isı Depolama
İskandinav ülkelerindeki onlarca yıllık küçük ölçekli projelerden sonra, Rokeya Sakhawat Hossain‘in yaz güneşini kış boyunca bir kasabayı ısıtmak için depolama hayali, 2007’de gerçek oldu. Alberta, Kanada’da yüksek orta yıl sıcaklıkları yeraltı borularında antifriz. Isınan zemin, tüm soğuk mevsim boyunca 52 eve ısı yayıyor.
Oysa bu fikir ilk kez, 1905 tarihli Sultan’ın Rüyası’nda karşımıza çıkmıştı.
Elektroşok Tabancaları
Gençler için yazılmış bilimkurgu romanlarının zeki kahramanı Tom Swift, 20. yüzyılın başlarının en ünlü edebi karakterlerinden biriydi.
NASA fizikçisi Jack Cover, Taser’ı bir hayran olarak icat etmişti. Öyle ki taser adını, Swift’in kurgusal icatlarından “Thomas A. Swift’s Electric Rifle” (Thomas A. Swift’in Elektrik Tüfeği) ın baş harflerinden alıyor.
Taşınabilir Radyo
Ray Bradbury, distopik gelecekleri tahmin etmekten ziyade önlemek istemesiyle meşhurdur. Ancak 1953’ün Fahrenheit 451‘indeki küçük bir teknoloji parçası, kurgusal olmayan bir dönüm noktasına ulaşmak üzereydi: “Elektronik bir ses, müzik ve konuşma deryası” sağlayan “yüksük radyolar”.
Sonraki yıl Texas Instruments, tek bir küçük kulaklıkla tamamlanan ilk kitlesel taşınabilir radyoyu piyasaya sürdü.
Uzaktan Kumandalı Protez El
Ünlü bilimkurgu yazarı Robert Heinlein‘ın 1942’de yayımladığı Waldo adlı kısa öykü, uzaktan kumandalı protez elin icadına ilham kaynağı oldu.
Hatta yazara saygı anlamında, 1940’ların ortalarında nükleer endüstri için üretilen kollar, waldos olarak adlandırıldı.
Sanal Dünya Oyunu
Neal Stephenson’ın 1992’de yazdığı Snow Crash, insanların kendileri yerine ‘avatar’larıyla var oldukları üç boyutlu online ‘Metaverse’ (gerçeğe yakın sanal dünya)’i tüm detaylarıyla tanımlıyordu.
Ünlü online ortamlardan biri olan Second Life’ın yaratıcısı Philip Rosedale, liseden beri sanal dünya fikriyle ilgilenmiş ve yakın gelecekte sanal dünyanın nasıl görüneceğiyle ilgili fikre Snow Crash’ı okuduktan sonra hasıl olduğunu açıklamıştır.
Helikopter
Jules Verne asıl kurguladığı denizaltıyla ünlüdür, ancak geleceğin uçağını da öngörmüştür.
Modern helikopterin mucidi Igor Sikorsky de gençken okuduğu Jules Verne’ün Fatih Robur adlı kitabından esinlenmiştir. Sikorsky sık sık, Jules Verne’ün “Birinin hayal ettiğini, başka biri gerçeğe dönüştürebilir” sözünü kendine motto edindiğini belirtmiştir.
Hazırlayan: Ayşegül Yalvaç | Kaynak