Astronomiye meraklı olan herkesin bildiği gibi bir kara delik, kütlesi, açısal momentumu ve elektriksel yükü ile karakterize edilir. Science dergisinde yayımlanan bir makaleye göre kara deliklerin sadece bu kriterler ile sınıflandırılması, onların hikâyesini anlamamızda bazı tutarsızlıklara da sebep oluyor.
Keşif, teleskopların Dünya’dan yaklaşık 10.000 ışık yılı uzaklıktaki bir kara deliğe çevrilmesi ile başladı. Juri Poutanen liderliğindeki bir grup gökbilimcinin kara delik ile ilgili ölçümleri, kara deliklerin oluşumu ve biçimleri hakkında bildiğimiz hiçbir veriyle örtüşmüyordu. Araştırmacılardan Ferdinando Patat ve Michela Mapelli, bu yeni gözlemledikleri kara deliği örnek göstererek kara deliklerin nasıl oluştuğu ve sınıflandırılacağı konusunu tekrar gözden geçirmemiz gerektiği fikrinde.
Bilindiği gibi kara delikler, gezegenler veya yıldızlar gibi bir yüzeye sahip değildir. Onlar, maddenin kendi içine çöktüğü ve inanılmaz derecede yoğunlaştığı bir alandır. Ancak diğer tüm gök cisimleri gibi kara delikler de kendi eksenleri etrafında döner. Bazen bu kütle çekim canavarları, gezegenler ve yıldızlar gibi nesneleri kütle çekim kuvvetiyle bir arada tutar ve bir sistemin parçası olurlar.
Gözlemciler, keşfettikleri sıra dışı kara deliğe MAXI J1820+070 ismini verdi. Nükleer enerji kaynağını tüketip dış katmanlarını süpernova patlamasıyla uzaya fırlatan devasa bir yıldızın artığı. Devasa dememizin sebebi ise, Güneş’in kütlesinden 8 kat daha büyük olması. MAXI J1820+070, Güneşimizden biraz daha küçük bir yıldızla ikili bir sistem oluşturmuş durumda. İkili sistemin parçası olan kara delikler, kütle çekimlerinin çok kuvvetli olması nedeniyle daha küçük ortağından parçalar koparır. Bu kopan parçalar ise kara deliğin etrafında dönen diskte birikir. Biriken bu parçaların bir kısmı kara deliğin içine düşer, bir kısmı ise manyetik alanlar tarafından saptırılarak kara deliğin dönme ekseni boyunca iki jet hâlinde uzaya fırlatılır.
Juri Poutanen ve meslektaşları, MAXI J1820+070’in dönen madde diskinin yerini saptamayı başardı. Madde daha küçük olan ortak yıldızdan kara deliğe doğru aktığı için, bu aynı zamanda araştırmacılara ikili sistemlerde yörünge düzleminin konum tespitini de sağladı. Jet olarak bilinen ve uzaya fırlayan parçacıkların oluşturduğu ışın yolları, kara deliklerin kutuplarından çıkar. Dolayısıyla bu jetler, yörünge düzlemine kabaca dik dururlar. Ancak MAXI J1820+070’te şaşırtıcı bir şekilde durum böyle değil. Jetler ve dolayısıyla kara deliğin dönüş ekseni, olması gerekenden 40 derece daha eğik.
Süpernova patlamaları zaten simetrik gerçekleşmez, bu nedenle kara deliklerin dönme ekseninde bir eğime sahip olabileceği daha önceki kara delik incelemelerinden de biliniyordu. Ancak bu kadar büyük bir eğim beklenmiyordu. Kaldı ki madde akışı nedeniyle dönme ekseninin eğiminde zamanla azalma olması gerekirdi. Bir cevap bulmayı uman araştırmacılar, büyük eğimli başka kara deliklerin olup olmadığını görmek için uzayı incelemeye ve daha önceki kara delik araştırmalarını tekrar gözden geçirmeye yoğunlaşmış durumda.
Hazırlayan: İnanç Kaya
Kaynaklar: