Endüstrinin erken dönemlerinde, sadece belirli işlevleri tekrar eden ve basit mekanik operasyonlar için kullanılan makineler yaygındı. Ancak kendi kendine birkaç işlemi yapan bu makineler, zaman geçtikçe daha karmaşık görevleri yerine getirecek makine fikirlerinin gelişmesine ön ayak oldu. Fikir sürekli gelişti ve en sonunda makineleşme, “robotlaşma“ya kapılarını araladı.
Kontrol mekanizmaları konusunda mekaniğin sınırları belliyken, elektroniğin sınırları neredeyse yok denecek kadar azdı. Bu nedenle makinelerin akıllanması 1940’lı yılların sonundaki elektronik devrimine kadar gerçekleşmeyecekti.

1940’ların son yıllarından itibaren icat edilmeye başlanan basit elektronik üniteler, makinelere bazı küçük karar mekanizmaları ekledi. Her şeyin sınırlarına kadar zorlandığı endüstride bu bile büyük verimlilik ve kazanç sağladı. Ancak gerçek devrimin, 1970’li yıllarda mikroçiplerin icadı ile gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Her ne kadar 1970’li yıllara kadar karmaşık devre kartları birçok görevi yerine getirecek şekilde tasarlanabildiyse de karar mekanizması olarak esneklikten yoksundu.
Mikroçiplerin hesaplama gücü ve programlanabilirliği her şeyi değiştirdi. Bundan sonra becerikli yazılımlar sayesinde makineler zaman geçtikçe çevreleriyle çok daha etkileşimli olarak çalışmaya başladı. Aklınıza hemen insansı robotlar gelmesin. Bilinenin tersine robotlar yoktan var olmadı. Hayatımızdaki her uygulama gibi onlar da ilk adımlarını endüstride attı.

Makineler gelişip çevresiyle daha fazla iletişim yeteneğine sahip oldukça çok kompleks görevleri yerine getirebilir hale geldiler. Daha hızlı, hatasız üretim yapan ve daha ucuz iş gücüne sahip bu makineler birçok konuda olduğu gibi öncelikle endüstride yerini buldu. Robotik’in geleceğini görmek için endüstrinin geçmişine göz atmamız gerekir.
Endüstride robot kullanımına en bilinen örnek kaynak robotlarıdır. Bilinenin aksine, birçok tip kaynak olduğu için birçok tip kaynak robotu da vardır. Her tip kaynak robotu operasyon gerekliliklerine göre özelleştirilerek üretim alanına kurulur.

Neredeyse tüm sektörlerde robotlar ucuz iş gücü oldu. Maliyet her zaman en büyük etken olsa da, makineler insanlarla karşılaştırıldığında daha verimli çalışıyor ve hatasız üretim yapıyordu. Başlangıçta insanların makinelere olan güveni o kadar düşüktü ki makineler endüstride sadece en zor işlerde kullanılıyordu. Ancak zaman geçtikçe makineler gelişti ve neredeyse hatasız çalışır hale gelmeye başladı. İnsanlar da makinelere daha çok güven duydu. Bu sayede makineler insanların hayatına daha çok girdi.
En sonunda insanlar, kendi hayatıyla ilgili karalarda bile makineyi tercih eder oldu. Tıp sektöründe makine kullanımı her geçen yıl artmakta, bu durum hayat kalitesini oldukça olumlu etkilemektedir. Kaçınılmaz bir gerçek var ki, medikal robotlar sağlık sektörünün geleceğini şekillendirecek. Buna ihtiyaç olduğu da şüphe götürmez bir gerçek.

Robotların kullanımının gitgide arttığı ve daha da artacağı diğer bir sektör de lojistik. Dünyanın en büyük limanlarında robot kullanımı sıradan bir şey haline gelmiş durumda. Yakında yükleri dünyanın bir yerinden başka bir yerine insansız araçların taşıdığını görmeye başlayacağız.
Bazı makineler vardır ki insanların hayatında çok özel bir yere sahiptir. Bunların içinde en belirgini arabalardır. Arabaların insan hayatındaki rolü ve konumu öyle bir noktaya varmıştır ki, bir arabanın da aslında bir makine olduğu unutulmuştur. Arabalar da zaman içinde büyük gelişme göstermiş ve robot teknolojisinden payını alarak “otomasyona” evrilme sürecindedir. Otonom araba kavramı, otomotiv sektörünün 30 yıldan fazladır çalıştığı bir ürün olmakla birlikte gerçekleşmesi için çok az engel kalmıştır. Otonom arabaları kendi ömrümüz içinde görebileceğimizi söyleyebiliriz.

Robot kelimesinin insanın zihninde çağrıştırdığı fotoğraf genellikle insansı bir robot olur. Bu durum çoğunlukla, insanların korkularından kaynaklı genel ruh halini işaret etmektedir. Konunun teknik detaylarına indiğimizde ise hayatımızın her alanına girmiş makinelerin gitgide akıllandığını, başka bir deyişle robotlaştığını söyleyebiliriz. Her ne kadar dijital tekillikten çok uzak olsak da, robotların gelecekte insanların vazgeçilmez yol arkadaşları olacağı kesin görünüyor.