Ceres, astronomları şaşırtmaya devam ediyor. Astronomların yaptığı yeni bir araştırma, cüce gezegen Ceres’teki organik moleküllerin orada oluştuğunu, başka bir yerden gelmediğini gösteriyor. Bu sonuçlara göre yaşamın yapı taşları baştan beri Ceres’te bulunuyordu.
Southwest Research Institute’dan Dr. Simone Marchi tarafından yürütülen araştırmaya göre, Ceres’in kuzey yarımküresinde bulunan Ernutet kraterinde organik moleküller bulundu. Şu anda Ceres’in yörüngesinde dolanan Dawn uzay aracının verdiği bilgilerden yola çıkan Dr. Marchi ve ekibi, bu moleküllerin buraya nasıl geldiğini anlamaya çalışıyor.
Yaklaşık 1000 km2’lik bir alanı kaplayan Ernutet Krateri, aminoasitlerin yapı taşları olan alifatik karbonlar (metan ve çeşitli hidrokarbonlar), amonyak, karbonatlar, tuzlar ve su buzu açısından zengin bir kompozisyon ihtiva ediyor. Bu bulgular prebiyotik kimya bakımından Ceres’in uygun bir aday olduğu yönünde. “Ernutet kraterinde yüksek yoğunlukta organik madde bulunması ilginç bir muamma ve merak konusu. Acaba organik moleküller Ceres oluştuktan sonra mı oraya geldi; yoksa hep orada mıydı? İki senaryoda da eksikler var,” diyor Dr. Marchi.
Her ne kadar cüce gezegen olarak adlandırılsa da, Ceres’i “gezegenimsi” olarak tanımlamak daha doğru olur. Bu “gezegenimsi”, 4,5 milyar yıl önce (Güneş Sistemi’nin oluşum zamanı) gezegen artıklarından oluşmuştur ve Mars ile Jüpiter arasında yer alır. Organik maddenin bir kuyruklu yıldız veya meteor tarafından getirildiği şüphesi olsa da Marchi ve araştırmacılar, maddenin dağılımından yola çıkarak organik maddenin Ceres’e özgü olduğunu belirlediler.
Ceres’te oluşmuş organik maddenin keşfi, yaşamın başlangıcı hakkında bize bilgi verebilir.
Ceres, yaşama elverişli gözükmese de bir yeraltı okyanusuna sahip olabileceği teorileri mevcut. Araştırmacılara göre Ceres’in yüzeyindeki mineral dağılımı ve hidrojen yoğunluğu, bu okyanusun 2 milyar yıl önce sıvı haldeyken şu anda donmuş vaziyette olduğunu gösteriyor. Sıvı okyanusunu kaybetmeden önce Ceres, tıpkı Europa (Jüpiter’in uydusu) ve Enceladus (Satürn’ün uydusu) gibiydi. Sıvı okyanuslara sahip Europa ve Enceladus, bugünlerde yaşamın oluşabileceği yerler olarak öne çıkıyor. Bu durum, yaşama dair bir kanıt olmasa da ciddi astrobiyolojik sorular yaratıyor. Bu heyecan verici keşif, yeni araştırmaların öncüsü olacağa benziyor.