Bir şekilde bir nükleer denizaltıyı uzaya çıkarıp, yörüngeye yerleştirmeyi başarsaydık neler olabilirdi?
Denizaltı pek sorun yaşamazdı; ama mürettebat için aynısını söyleyemeyiz. Denizaltı patlamayacaktır. Gövdeleri sudan gelecek 50-80 atm basınca dayanacak şekilde tasarlandı, dolayısıyla havadan gelecek 1 atmosferlik iç basınca bana mısın demez.
Gövde büyük olasılıkla hava geçirmez olacaktır. Her ne kadar su geçirmez kapaklar havayı dışarıda tutacak diye bir kaide olmasa da 50 atmosferin altındaki basınçta suyun geçecek bir yol bulamayacağı olgusu, havanın da kolayca geçemeyeceğini gösterir. Fakat hava, eninde sonunda uzaya sızacaktır. Denizaltılar basıncı “dışarıda” tutacak şekilde tasarlanmıştır “içeride” değil.
Yine de büyük ihtimalle denizaltı birkaç gün boyunca yalıtılmış halde kalacaktır. Fakat denizaltının bütün sistemlerinin “yerçekim” dahilinde çalışması için tasarlandığını unutmayın. Sonar dahil, iç mekanik sistemlerinden sızan yağ ve su yerçekimsiz ortamda işlevini gösteremeyecektir.
Mürettebatın ise en büyük problemi içerideki “hava” olacaktır. Sıradan bir denizaltı, sudan oksijen elde etmek için elektrik kullanır. Elektrik de içerideki nükleer reaktör veya dizel motordan güç alır. Uzayda su yoktur. Dolayısıyla hava da üretilemeyecektir. En azından birkaç gün idare edecekleri oksijenleri olacaktır, nihayetinde o da tükenecek ve sorunlar başlayacaktır. Sonuçta hipoksi sonucu ölüm gibi küçük sıkıntılarla yüzleşebilirler.
Bir de içeride oluşan gazlar olacaktır. Bu tür gazları da çalışmayan bir denizaltıda filtrelemeniz gerekir. Örneğin;
- Personelin ürettiği karbon dioksit
- Cihazlardan çıkan ozon
- Dizellerden çıkan karbon monoksit-kurum-motorin buharı-yağ buharı
- Pillerden çıkan stibin-hidrojen
- Mutfaktan çıkan yağ buharı
- Elbiselerden çıkan parçacıklar
Bir diğer konu sıcaklık. Isınmak için reaktörleri çalıştırabilirler. Fakat ne kadar çalıştırdıklarına dikkat etmeleri gerekir, zira okyanus dibi uzaydan daha soğuktur. Evet, teknik olarak doğru bir cümle sayılmaz. Çünkü uzayda atmosfer yoktur, dolayısıyla “sıcaklığı” ölçecek bir ortam yoktur. Bu yüzden uzay, termal açıdan su kadar iletken değildir. Çünkü titreşecek atom yoktur. Yani uzayda çıkan bir denizaltı Güneş’e döndüğünde aşırı ısınacak ve soğuma işlemi çok daha yavaş gerçekleşir. Kabaca bir tanım vermek gerekirse uzaydaki bir maddenin sıcaklığı Güneş’e doğru 120-150°C derece ve Güneş’e bakmayan yönde -170°C dereceye kadar ulaşabilir.
Diğer bir büyük sorun radyasyon olacaktır. Çünkü kademeli çelik, alfa ve beta parçacıkları için yalıtılmamıştır. Bu da mürettebatı gamma ışınları ile başbaşa bırakır. Tabi belli koruyucu kıyafetleri yoksa.
Denizaltının hareket kısmına gelirsek. Çünkü yörüngede milyonlarca makro/mikro parçacık saatte yüzlerce km hızla hareket ediyor olacaktır. Küçük birkaç mikro parçacığın rutin olarak çarpması bile denizaltıya hasar vermede yeterli olacaktır. 100 küsür metre uzunluğunu düşünürsek oldukça kolay bir hedeftir.
Ne yazık ki roketler denizaltıya itme gücü vermek için yanlış bir araçtır. Roketler kendinden itmelidir, yani çok az geri tepme güçleri vardır. Bir silah mermi fırlattığında mermiyi hızlanması için iter. Roket ise yakılır ve ateşlenir. Füze fırlatmak denizaltıyı ileri itmez. Öte yandan fırlatmamak da itmez.
Modern bir nükleer denizaltıda bulunan balistik füzeler tüplerinden çıkarılıp, ters çevrilip tekrar tüplerine konursa her biri, denizaltının hızını saniyede yaklaşık 4 metre arttırabilir. Tipik bir yörüngeden ayrılma manevrası için saniyede yaklaşık 100 metrelik bir hız değişimi (Δv) gereklidir. Yani bir Ohio tipi denizaltı tarafından taşınan 24 Trident füzesi onu yörüngeden çıkarmaya yetebilir.
Dünya’nın atmosferine bir nükleer denizaltı ile girdik diyelim. Denizaltının ısı yok edici soğurma döşemeleri bulunmadığından ve hipersonik hızlar için aerodinamik açıdan dayanıklı olmadığından, kaçınılmaz olarak takla atarak havada parçalara ayrılacaktır.
Kendinizi denizaltıda doğru gediğe sabitlemişsiniz ve hızla yavaşlama sonrasında çok çok çok az bir kurtulma şansınız olur. Ardından araç yere çarpmadan paraşütle atlamanız gerekecektir, ki aracın kazandığı o momentumda yüz kaslarınızı oynatmaya bile gücünüz olmayacaktır. Bunu sakın evde denemeyin. Eğer deneyecekseniz size tavsiyemiz, ilk önce füzelerin fitillerini devre dışı bırakın…
Kaynaklar:
- Randall Munroe – Farz Edelim Ki / syf. 104 – 109
- Wikipedia – Submarine