Ay’ın Uzak Tarafında Kurulacak Teleskopla Uzaylılar Aranacak

Evren’de yalnız mıyız? Bu sorunun yanıtı ne olursa olsun, her durumda felsefi ve bilimsel anlamda alt üst edici niteliktedir. Yanıtı öğrenmek için bilim insanları uzun zamandır radyo teleskoplarını kozmosa çeviriyorlar. Umudumuz, oralarda bir yerlerdeki zeki türlerin yayımlayabileceği radyo sinyallerini tespit etmek. Ancak onlarca yıllık dinleyiş henüz sonuç vermedi. Şimdiye kadarki en kapsamlı araştırmalardan biri Avustralya’daki Murchison Widefield Array radyo teleskobu tarafından 10 milyon yıldız üzerinde yapıldı, ancak kayda değer bir şey bulunamadı.

Hey, millet neredesiniz?

Bu bir saklambaç oyununa benziyor ve herkesin bir fikri var. Ama belki de yeterince aramamış olabiliriz. Yüz milyarlarca yıldız ve sayısız gezegen içeren galaksimiz devasa bir yer. Murchison ekibinin söylediğine göre, bu yaptığımız okyanusun içinde yüzme havuzu büyüklüğünde bir alanı aramaya benziyor. Madem samanlıkta iğne arıyoruz, daha çok çöpün altına bakmalıyız.

Ama bu hiç de kolay değil.

Kendi yayınlarımızın sesi giderek yükseliyor ve bu gürültüyü filtrelemek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Araştırmacılar insan kaynaklı sinyalleri ortadan kaldıracak tekniklere ve yazılıma sahip olsalar da, bazıları daha kesin bir çözüm öneriyor ve “gürültüden tamamen kurtulabiliriz” diyor. Medeniyetten uzaklaştıkça —Avustralya’nın çölleri veya Şili’nin Atacama Çölü— parazit de azalıyor. O halde gidebileceğimiz en uzak yere gidelim: Ay’ın karanlık tarafına! Bilim insanları yıllardır Ay’da bir gözlemevi istiyor, bunda şaşılacak bir şey yok, asıl şaşılacak olan henüz böyle bir gözlemevine sahip olmamamız.

Ancak araştırmacılar Eric Michaud, Andrew Siemion, Jamie Drew ve Pete Worden yazdıkları bir makalede, Ay’da veya Ay yörüngesinde bir SETI (dünya dışı zeka arama) gözlemevinin mümkün olduğunu ortaya koyarak böyle bir projenin ilk kez fizibil hale geldiğini öne sürüyor.

Ay’ın Karanlık Tarafında Bir SETI Gözlemevi

Bu arada, “Ay’ın karanlık yüzü” ya da “Ay’ın karanlık tarafı” ifadesi doğru bir ifade değil. Çünkü, ‘Ay’ın karanlık tarafı’ diye bir yer yok. Ay’ın her yeri düzenli olarak, yaklaşık 14 gün boyunca aydınlanıyor. Aslında “karanlık taraf” yerine “uzak taraf” demeliyiz. Çünkü Ay, yerçekim kilidinden dolayı Dünya’ya hep aynı yüzünü gösteriyor, diğer yüzünü asla göremiyoruz; çünkü bu yüz hiçbir zaman Dünya’ya doğru dönmüyor.

Ay’ın uzak tarafı birkaç nedenden ötürü diğer uygarlıkların radyo sinyallerini aramak için ideal bir yer.

Birincisi, mükemmel sessizliği. Tabii burada ‘sessizlik’ derken ‘radyo dalgaları’ açısından sessizlikten bahsediyoruz. Dünya’dan gelen radyo parazitleri Ay’ın uzak tarafına ulaşamıyor. Gökbilimci Phillipe Zarka, “Ay gecesi boyunca Ay’ın uzak tarafı, radyo dalgaları bakımından yakın evrendeki en sessiz yer,” diyor. Ay, yerçekim kilidinden dolayı bir yüzünü bizden hep saklar. Yani, oraya radyo paraziti asla ulaşamaz.

Peki, ne kadar sessiz?

1970’lerin başlarında bir NASA yörünge aracı Ay’ın arkasından geçerken Dünya’dan gelen radyo gürültüsünün bir ila üç kat azaldığını buldu. Simülasyonlar, bu etkinin Ay yüzeyinde daha da büyük olacağını gösteriyor. Bir çalışmada, Daedalus Krateri’nin yakınında, Dünya’dan gelen radyo sinyallerinin 10 mertebe (10 milyar kat) azalacağı hesaplanıyor. Geriye kalan parazit kaynakları Güneş Sistemi’nin çeşitli yerlerine gönderilmiş olan uydu ve sondalar olabilir ki bunlar da oldukça zayıf sinyaller.

Bütün bu avantajlara iki hafta süren uzun Ay gecelerini de eklemek lazım. Böylece gözlem süresi uzuyor. “Neden Ay’da da gözlemler geceleri yapılmak zorunda?” diye sorabilirsiniz. Sonuçta Ay’da atmosfer yok ve gündüzleri de gözlem yapılabilir. Ancak, şunu unutmayalım ki Güneş’in kendisi de çok güçlü bir radyo kaynağıdır. Bu nedenle SETI gözlemleri ancak 14 gün süren Ay gecelerinde yapılabilir.

Bütün bunlar bir yana, en güzeli Ay’daki bir gözlemevinin normalde Dünya’nın iyonosfer tabakasından geçemeyen radyo sinyallerini de kaydedebilecek olması. Böylece daha geniş bir spektrum taranabilecek.

Bütün bunlar uydumuzu SETI için benzersiz bir gözlem yeri haline getiriyor. Ama bu gözlem evi için parayı kim verecek? Diyelim para bulundu, bu gözlem evi nasıl inşa edilecek?

Makalede iki seçenek ele alınmış.

Ay Arecibo’su

İlk seçenek, aynı zamanda en kolay olanı, Ay’ın yörüngesine bir teleskop yerleştirmek olacaktır.

Yörüngede dolanan teleskop, uzak tarafta SETI gözlemi yapar ve Dünya yeniden göründüğünde verileri iletir. Geçmişteki astronomik maliyetlere göre böyle bir fırlatma çok az bir ücretle başarılabilir. Ayrıca başarısızlık riski de çok azdır. Öte yandan yörünge teleskobunun olumsuz tarafları da var. Mesela, gözlem süreleri iki hafta yerine bir saat civarında olacaktır. (Böyle bir uydunun Ay’ın etrafını dolanması bu kadar sürer.) Ayrıca yörüngedeki sessizlik, yüzeydeki sessizliğe göre çok daha az.

Bir yörünge teleskobu, çok daha iddialı bir projenin öncülü olabilir. Asıl hedef, daha da büyük.

Ancak tabii ki Ay’ın uzak tarafındaki bir kraterden daha iyi bir gözlem yeri olamaz.  Hem Ay gecesinin uzunluğu hem de radyo parazitin yok denecek kadar az olması burayı mükemmel bir gözlem noktası haline getiriyor. Üstelik de teoride bir Ay kraterine dev bir radyo teleskop kurmak mümkün.

SETI gözlemlerinde kullanılan ve Judie Foster’in baş rollerinde oynadığı Contact filmiyle ünlenen bir radyo teleskopu olan Arecibo Gözlemevi, Porto Riko dağlarında doğal olarak oluşan bir çöküntü içine inşa edilmişti. Benzer şekilde Ay üzerindeki bir kraterde de bir teleskop yapabiliriz. Arecibo’nun çanağı üç futbol sahası genişliğinde iken, düşük yerçekimi sayesinde Ay’da üç kat büyük bir teleskop kurabiliriz.

NASA yakın zamanda, evrenin oluşum anlarını daha önce hiç kullanılmamış dalga boylarında gözlemleyecek bir radyo teleskobu için iki olası Ay gözlemevi araştırmasını finanse etti. Önerilerden biri Ay Krateri Radyo Teleskobu (LCRT) adını taşıyor. Bu araştırma, Ay’ın uzak tarafındaki bir kraterin tabanına robotik roverlerle (gezginler) bir iki kilometre genişliğinde bir radyo teleskobunun kurulabileceğini öne sürüyor. İnanılmaz derecede hassas gözlemler yapabilecek olan böylesi bir teleskop, var olan en büyük teleskop olacak.

Bariz avantajlarına rağmen, yüzeydeki bir teleskobun da dezavantajları var.

Bunlardan birincisi, Ay’a iniş görevinin yörüngeye uydu yerleştirmeye göre çok daha karmaşık, pahalı ve riskli bir iş olması.  Ayrıca, teleskobun büyük olasılıkla önemli bir güç depolamaya ihtiyacı olacak.  Çünkü gözlemler, güneş panellerinin işe yaramayacağı gece vakti yapılacak. Pil paketleri pahalı kargolardır. Bu durum izleme süresini sınırlayabilir. Ayrıca, Dünya’nın görüşünden gizlendiği için gözlemlerin Dünya’ya yollanması bir yörünge uydusunu da gerektiriyor.

Yine de böyle bir görevin gerçekleşmesine epey yaklaştığımız düşünülüyor.

Peki, Neden Şimdi?

İronik bir durum, bu projeyi zorunlu hale getiren nedenin, aynı zamanda onu kolaylaştıran şey olması.

RocketLab ve SpaceX gibi şirketler fırlatma maliyetlerini epeyce düşürüyor. Bu durum, gökyüzünün uydularla dolması anlamına geliyor. SpaceX’in Starlink projesi yüzlerce Internet uydusunu yörüngeye fırlattı bile ve daha binlercesini fırlatmayı planlıyor. Bu durum, gelecekteki SETI gözlemleri açısından büyük bir handikap olacaktır. Ucuza fırlatılmış on binlerce uydu, gökyüzünde büyük bir radyo kirliliği yaratacak.

Gelgelelim fırlatma maliyetlerinin düşmesi ve hem daha ucuz, hem de daha küçük olduğu halde daha etkili uyduların ortaya çıkması, Ay’a araç gönderme maliyetini 1960’lı yıllarda olduğu gibi multi-milyar dolarlardan çok daha düşük seviyelere çekecektir. Gerçekten de yakında on milyon dolar harcayarak Ay’a yük göndermek mümkün olacak. Ayrıca Ay’da yapılacak inşaatlar için gereken yeteneğe sahip robotlar da ortaya çıkmaya başladı. Bu durumda bir zamanlar pratik olmadığı kabul edilen projeler mümkün hale gelebilir.

Siemion, “Astronominin geleceği uzayda olacak,” diyor. “Uzaya erişim daha ucuz ve kolay hale geldikçe, astronomi oraya taşınacak ve bunun çoğunun Ay yüzeyinden yapılacağını düşünüyorum.”

Ay teleskobunun ne zaman hazır olacağını bilemeyiz. Hatta bunun mümkün olup olmayacağından bile emin olamayız. Ancak sessizlik ihtiyacı gün be gün artıyor. Düşünsenize, E.T. bizi arıyor ama biz telefonun çaldığını duyamadığımız için cevap veremiyoruz. Bunun bizim için ne kadar utanç verici bir şey olduğunu düşünsenize!

Kaynak

Yazar: Sinan İpek

Yazar, çizer, düşünür, öğrenir ve öğretmeye çalışır. Temel ilgi alanı Bilimkurgu yazarlığıdır. Bunun dışında Matematik, bilim, teknoloji, Astronomi, Fizik, Suluboya Resim, sanat, Edebiyat gibi konulara ilgisi vardır. Ara sıra sentezlediklerini yazı halinde evrene yollar. ODTÜ Matematik Bölümü mezunudur ve aşağıdaki başarılarıyla gurur duyar:TBD Bilimkurgu Öykü yarışmasında iki kez birincilik, 2. Engelliler Öykü yarışmasında birincilik, Ya Sonra Öykü Yarışması'nda finalist, Mimarlık Öyküleri Yarışması'nda finalist, 44. Antalya Altın Portakal Belgesel Film Yarışmasında finalist. Ithaki yayınları Pangea serisinin 5. üyesi "Beyin Kırıcı" adlı bir romanı var.

İlginizi Çekebilir

astronomi ve mitoloji saturn

Astronomi ve Mitoloji #7: Satürn

Halkalı gezegen Satürn, mitolojide evrenin düzenini sağlayan, sınırlarını ve kurallarını belirleyen tanrılarla özdeşleştirilir. Enlil, Kronos, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin