Bu Çarşamba Marty McFly’ın geleceğe ayak bastığı gün olacak.
Çok bekledik ama değdi, sonunda o gün geldi! Geleceğe Dönüş 2 filminde birçok başarısız teşebbüsten sonra Marty’nin geleceğe vardığı 21 Ekim 2015 öğleden sonra saat 4:29 tarihinden söz ediyoruz.
Ne yazık ki birçoğumuz için 2015 pek de filmdeki gibi değil uçan arabalarımız ve uçan kaykaylarımız maalesef birçok denemeye rağmen henüz ortalarda yok. Ama moralimizi bozmayalım, filmdeki bazı şeyler aynen gerçekleşti, hatta daha iyi olanlar bile var. Teşekkürler bilim!
Görüntülü Arama
Geleceğe Dönüş 2’de (GD2), Marty FaceTime ya da Skype benzeri bir programla görüntülü arama yaptığı için işten kovulmuştu. Hepimizin de bildiği gibi, görüntülü arama gerçekleşmiş durumda. Hatta daha iyisini de başardık, görüşme sırasında bir dilden ötekine anında otomatik çeviri yapan yazılımlarımız bile var. Farklı dillerde görüntülü konferans yapabiliyoruz yani. Hatta Chat Roulette bile icad edildi. N’aber!
Giyilebilir Cihazlar
GD2’deki giyilebilir cihazlar çok güzeldi. Ama günümüzdekiler de hiç fena değil hani! Bir sahnede, Doc’un gözünde tuhaf bir metal gözlükle araba kullandığını görmüştük. Bu gözlük sayesinde arabanın çeşitli yerlerine yerleştirilmiş kamera görüntülerine gerçek zamanlı olarak erişebiliyor, dört bir yanını anında görebiliyordu.
Ayrıca elinde tuttuğu iPhone benzeri bir cihazla çevresi hakkında eksra bilgi edinebiliyordu.
Şimdi iyi bir haberimiz var. Bu teknoloji şu an mevcut! Son zamanlarda Google Glass ve Oculus Rift hakkında konuşulduğunu duymuşsunuzdur mutlaka. Hatta biz bir adım daha atarak, her istediğimizde bize gerek eş dost ve arkadaş çevremiz gerekse de Dünya hakkında çeşitli bilgiler veren cep telefonları bile yaptık.
“Gerçek şu ki herkes hem bilgisayar, hem kamera, hem ses kayıt cihazı, hem hesap makinesi, hem de el feneri görevini yapan bir cihaza sahip bugün… Bu kadarı bizim bile aklımıza gelmemişti,” diyor üçlemenin senaristi ve ortak-yapımcısı olan Bob Gale geçenlerde The Hollywood’a verdiği röportajda.
Parmak İzi Tarayıcıları
Filmde Biff taksi ücretini sadece bir cihaza parmak izi okutarak ödemişti. Eh, günümüzde Apple Pay uygulamasına sahip olanlar, parmak izi aktifleştirilmiş bir iPhone’dan satın aldıkları herhangi bir ürünün ödemesini yapabiliyorlar. İsveç daha da ileri giderek nakitten tamamen kurtulmaya çalışıyor. Bunun dışında havaalanlarında ve güvenlik amacıyla parmak-izi tarayıcılarını kullanmaktayız. Hatta bilim adamları parmak izimizden son günlerde ne yediğimizi bile tespit etme aşamasındalar. Yaaa!
Dronlar
Filmdeki gibi köpek gezdiren dron’larımız hala yok ama ama haber kanalları için havadan görüntü çeken dronlara sahibiz. Ayrıca dronlarımız ile hastalıkları takip edebiliyor, silahları ateşleyebiliyor, ağaç dikebiliyoruz. Bütün bunları Gale ve GD ekibi düşünememişti bile. Ha unutmadan, siparişlerimizin drone kuryeleler tarafından getirilmesine az kaldı.
“Gerçek şu ki haber kanalları için fotoğraf çeken dronlara sahibiz, şaka gibi,” diyor Gale, “Bu teknolojinin gerçekleşeceğini asla düşünmemiştik, bu konuda ciddi değildik, ama… vaay, oldu bile!”
TV Ekranları
GD’deki ekranlar bayağı bir iddialıydı. Ama günümüzde düz ekranlı dev televizyonlarla epey bir içli dışlı olduk bile. Filmin tahmin edemediği katlanabilen düz ekranlara da pek uzak değiliz. Sanırız Marty McFly televizyonunu katlayıp cebine koyabilmeyi çok isterdi.
Ha bir de filmdeki şu harika 3D Jaws 19 hologramı var. Ama film gelecekte 3D teknolojisinin evlerimize kadar gireceğini öngörememişti. Sinemayı saymıyoruz bile… Günümüzde Mr. Robot’u evimizin rahat koltuğunda oturup 3D olarak izleme seçeneğine sahibiz, keyfini çıkarın!
Kendi Kendine Bağlanan Terlikler
Nike bunu yaptı, ama dürüst olmak gerekirse, pek de pratik olduğu söylenemez. Ama GD’ün asla tahmin edemediği bir şey var, o da exoskeleton’lar yani dış iskeletler. Dış iskeletler giyen kişiye insan üstü bir hız ve güç kazandırıyor. Engellilere yeniden adım atma imkanı sağladığından söz etmiyoruz bile.
Uzayın Keşfi
Evet, GD’nin uzayın keşfinden hiç söz etmediği doğru. Ama bunu buraya eklemekte fayda var çünkü film 1989’da vizyona girdiğinde senaristlerinin asla düşünemediği şeyler gerçekleşmekte şu an.
Örnek verelim: Mars’a gönderdiğimiz robotlar şu an üzerlerinde bulunan laboratuvarlarda deney yapabiliyorlar. Ayrıca önümüzdeki 20 yıl içinde oraya insan göndermeyi de planlıyoruz. Ayrıca uzayda saatte 135.000 kilometre gibi muazzam bir hızla yol alan bir kuyruklu yıldıza sonda indirmeyi de başardık. Hatta Güneş Sistemi’nin dışında yer alan gezegenler bile keşfettik (ekzoplanetler). Uzak bir yıldızın etrafında dönen tuhaf bir yapı bile bulduk.
Demek ki günümüzde Geleceğe Dönüş filminin tahmin ettiğinden çok daha iyisini başarmış bulunmaktayız, bu nedenle “Neden uçan sörf tahtalarımız yok!” diye hayıflanmayı bırakalım artık.
Bu arada şunu da unutmayalım, 2015’te hiç kimse kurutulmuş yiyecek yemiyor. Astronotlarımız bile taze ekspressoyu tercih ediyor.
Çeviri ve Uyarlama: Sinan İpek