ursula-k-le-guin

Yeryüzü Müzesi’nin Yazarlarından Ursula K. Le Guin’e Veda

“İnsanın en büyük trajedisi ölümlü olduğunu bilmesidir,” der Ahmet Ümit. İnsan işte bu yüzden düşmüştür ölümsüzlüğün peşine. Peki gerçekten ölümsüz olmayı başarabilir miyiz? En azından bugün için bilincimizi sanal bir ortama aktaramıyoruz. Ya da fiziksel bedenimizin yaşlanma sürecini durduramıyoruz henüz. Peki o halde nasıl yeneceğiz ölümü? Üreterek elbette. Ardımızda, adımızın anılmasını sağlayacak yaratılar, insanlar bırakarak. Özel bir ruh olmayı, yaşarken parıldamayı başararak. Kuşkusuz Ursula K. Le Guin bu özel insanlardan biriydi. Bu yüzden yazdıklarıyla, konuşmalarıyla, düşünceleriyle, duruşuyla, o yüzünden silinmez tebessümüyle, yarattığı uçsuz bucaksız diyarlarla, etkilediği yazarlarla asla unutulmayacak. Usula K. Le Guin aramızda yaşamaya, nefes almaya ve parıldamaya devam edecek!

Bu büyük edebiyat emekçisi, iyice bozulan sağlığına rağmen ömrünün son demlerinde bile mücadele etmeyi sürdürdü. New York’ta düzenlenen 2014 Ulusal Kitap Ödülleri töreninde de vurguladığı gibi, sözcüklerin gücüne inanan büyük ve devrimci bir yazardı o. Şöyle diyordu konuşmasında: “Kâr güdüsü, çoğu kez sanatın amaçlarıyla çatışır. Kapitalizm içinde yaşıyoruz. İktidarından kaçılamaz gibi geliyor. Bir zamanlar kralların ilahi kudreti de öyle geliyordu. Her türlü insan iktidarına insanlar tarafından direnilebilir ve bu iktidar değiştirilebilir. Direniş ve değişim çoğu kez sanatta başlar ve daha da çok bizim sanatımızda; sözcüklerin sanatında…”

Başka dünyaların mümkün olabileceğine duyduğu bu inançla dil, din, ırk, ideoloji ayrımı yapmaksızın atılan her samimi adımı desteklemekten asla geri durmadı. Tıpkı Bilimkurgu Kulübü’nün Yeryüzü Müzesi adlı bir kısa öykü antolojisi hazırladığı haberini aldığında kağıt-kaleme sarılıp destek mesajı atması gibi… “Hastayım, yaşlıyım, uğraşamam,” ya da “siz kimsiniz?” demedi. Demeye hakkı olduğu halde demedi… Deseydi de Ursula K. Le Guin olmaya devam edecekti kuşkusuz, ama bunu yapmadı. Bilimkurgu Kulübü nezdinde Türk okurlarına ve yazarlarına tüm o bilgeliğiyle şöyle seslendi:

“Her birimiz, dünyanın dört bir yanında, büyük bir karanlıkta yolumuzu bulmaya çalışıyoruz diyebilirim. Böyle eserler en ihtiyaç duyduğumuz vakitlerde yakılan, etrafımızdakileri ve gitmemiz gereken yolu aydınlatan lambalardır. Bu lambaların yakıtı da hayal gücüdür. Türk okurlarım, dostlarım ve yoldaş yazarlar, bu ışığın yanmasına vesile olduğunuz için size teşekkürü borç bilirim.”

Kim bilebilirdi bu sözlerinin yerli bilimkurgu edebiyatına son vasiyeti olduğunu? Yeryüzü Müzesi’nin yazarları olarak, bu bilge kadını bize yüklediği misyonun omuzlarımızdaki onuru, gururu ve sorumluluğuyla uğurlamak istedik… Eh, bir yazarın en güzel vedası da sözcüklerle olurdu zaten. Hoşça kal Ursula ve bahşettiğin tüm o güzellikler için sonsuz teşekkürler…

“Son sözlerini bizler için söyledi sanki. Tuhaf bir duygu. Aslında daha çok bir rüya gibi. Hani hiç gidemeyeceğiniz bir yere gidersiniz ya da konuşamayacağınız biriyle konuşursunuz ya rüyanızda. Uyandığınızda heyecanla anlatırsınız birine. Bizimki de öyle. Düşünsenize, hazırladığınız kitap için Ursula K. Le Guin’e e-posta gönderiyorsunuz ve size onur verici sözlerle geri dönüş yapıyor. Kitap çıkar çıkmaz imzalayıp heyecanla ona göndermeyi planlıyorsunuz ama gecenin köründe artık aramızda olmadığını öğreniyorsunuz. Yeryüzü Müzesi’nde bir öyküm yer aldığı için kendimle gurur duyuyorum. Ursula K. Le Guin edebiyatın ulu çınarlarından biriydi ve hep de öyle kalacak. Dallarına tırmananları, yarattığı hayal gücü diyarlarına ulaştırmayı sürdürecek.” – Kadri Kerem Karanfil

***

“Ursula K. Le Guin güçlü bir kadındı; birçok kitap yazdı, evine baktı, çocuk doğurdu, yetiştirdi, çalıştı. Son dönemde sağlığı bozulmuştu ama kenara çekilmiş de değildi. Bizi kırmayıp kitabımız “Yeryüzü Müzesi” için destek mesajı gönderdiğinde hasta yatağındaydı. Hem fantastik, hem bilimkurguda türün klasikleri arasına giren eserler yazan azdır. Ursula K. Le Guin bu kısa listenin zirvesini en çok hak eden isimdir. Okurlarının favori Ursula K. le Guin eseri farklı olabilir, zira çok iyi eseri var. Mülksüzler, Yerdeniz Serisi, Karanlığın Sol Eli…

Ben “Bağışlanmanın Dört Yolu”ndan (Four ways to Forgiveness) bahsedeceğim… Biri sömürülen, biri sömüren iki gezegen ile başlar roman. Sömürülenin bağımsızlık için direnişine tanık oluruz. Ama kısa sürede anlarız ki, bu esasında kadınların zincirlerinden kurtulma çabasıdır. Zira iki gezegende de, kadınlar baskı altındadır. Efendilerin de, kölelerin de dünyasına kadın ikinci sınıftır. Hayır efendim, Ursula K. Le Guin bize sadece hayal dünyalarını anlatmadı, gördüğünüz gibi yaşadığımız gerçeğin peçesini de kaldırdı. Modern Kibele Ursula K. Le Guin sadece bu dünyadan göçtü, o hala onlarca yarattığı dünyanın ve karakterlerinin ana tanrıçası. Belki onları öksüz bıraktı, belki onlarla buluşmaya gitti. Onun ruhu o kadar güçlüydü ve parlaktı ki, bir yerlerde yazmaya ve yaratmaya devam edecek belki. Kim bilir hangi karanlık evrenlerin ışığı olacak.” – Orkun Uçar

ursula-k.-le-guin

“Sadece doğurduklarının değil yeryüzüne yayılmış milyonlarca okurunun da annesi, büyük insan, dev yazar, sonsuz bilincin kesiştiği beden… Ursula… Ruhun bizimkilerden gençti, şimdi ise ölümsüz… Biliyorum ki kainata karıştın. Ömrün boyu savunduğun tüm iyiliklerin parçası olarak yaşa… Hoşça kal.” – Aşkın Güngör

***

“Hepimiz için çok büyük bir ilham kaynağı oldu. Özellikle benim gibi kadın yazarlar için tam bir idoldü. Eserleri her zaman bize yol göstermeye, ilham vermeye devam edecek. En çok da bizler için yazdığı son mesaj miras olarak kalacak. Güle güle ustam, güle güle yoldaş…” – Funda Özlem Şeran

***

“Bilge annem Ursula’ya…

Yazdığın cümleler dünyadaki milyonlarca “mülksüz”e direnmeleri ve eşitsizliklerle mücadele etmeleri için güç verecek. Yeryüzü Müzesi kitabımıza yolladığın son mesajının bir vasiyete dönüşeceğini nereden bilebilirdim? Düşüncelerinin izinde, kalemimin karanlıkları aydınlatan bir meşale olması için nefesim yettiğince çalışacağıma söz veriyorum.” – İsmail Yiğit

***

“Hayatta en büyük başarı, eserleriyle ve kişiliğiyle diğerlerine ilham olmaktır. Ursula K. Le Guin dokunduğu ve ilham olduğu kişilerin kalplerinde yaşayacak. Güle güle…” – Mikail Boz

***

“Ursula K Le Guin’in kaybını öğrendim bu sabah. Bilimkurgu ya da fantazya, kitapları insanlığın derin sorunlarını dert edindi. Geniş hayal gücünü derin bilgi birikimiyle birleştiren ender yazarlardandı. Huzur içinde uyusun.” – Selim Erdoğan

ursula hainli dongusu

“Bir insan aynı anda kaç “şey” birden olabilir? Kadın, yazar, anne, çocuk, ev hanımı, öğretmen, filozof, feminist, dilbilimci, anarşist, aktivist ve dünyanın bütün ırklarını, bütün dillerini, bütün dinlerini, bütün renklerini içinde taşıyan bir “insan.” Hepimizle aynı gezegende doğmuş sıradan bir insanın bütün bunları aynı bedende ve aynı zihinde, hem de kusursuz bir biçimde bir araya getirebilmesi mümkün müdür peki? Ursula K. Le Guin’i tanımadan önce bu soruya net bir biçimde “hayır” derdim; “insan kusurludur, bir şeyleri mutlaka eksik ya da yanlış yapar.” Fakat ben Ursula’yı tanıyorum. Genç yaşımda “Mülksüzler”, “Yerdeniz,” “Bağışlanmanın Dört Yolu” gibi şahane kurgularıyla, yazar olan yanıyla tanıştım önce. Elbette derhal kendime “böyle yazmalı,” dedim; yazar olmaya heves eden bir kızcağızın ona hayranlık duymamaması mümkün değildi. Yetişkin bir kadın olduğumdaysa denemelerine ve düşünce yazılarına kavuştum ve işte o zaman gerçekten tanıdım Ursula’yı. Onun insan olan, bana göre kusursuz bir insan olan yanını; hayatı boyunca “kimsenin duygularını incitmeden mümkün olduğu kadar çok şeyi altüst etmeye” çalıştığını gördüm.

Böylece artık bir şey kesinleşmiş oldu benim için: Ursula K. Le Guin, benim için varmam gereken yerdir; olmam gereken insandır. Onun gerçek yolculuk dediği türden bir şey bu; insanın nereye varmak istediğini bilerek yola çıkmasından bahsediyorum. Her şeyden çok bunun için minnettarım… “Neticede söylemeye çalıştığım, sanırım, pek erkeksi olmadığım. Ernest Hemingway’in olduğu gibi yani. Sakal, silahlar, karılar, küçük kısa cümleler…” diyor yeni kutsal kitabım Zihinde Bir Dalga’da; “silahım da yok, tek bir karım bile yok, cümlelerim de uzuuun uzun devam ediyor, sözdizimi kurallarına uya uya. Ernest Hemingway sözdizimi kurallarına uymaktansa ölmeyi yeğlerdi. Ya da noktalı virgül kullanmak yerine. Ben bir sürü işe yaramaz noktalı virgül kullanırım; daha şimdi bir tane kullandım…” Bugün yetişkin bir kadın olarak bütün işe yarar düşüncelerimi ve bütün işe yaramaz noktalı virgüllerimi ona borçluyum. Güle güle uzaylı kocakarı; yıldızlara selam…” – Selin Arapkirli

Ursula K. Le Guin

“Mülksüzler’i defalarca okudum. Her defasında da yazarın hayal gücüne ve hoşgörüsünün derinliğine şaşırdım. Hepsinden çok da yazma yeteneğine hayran kaldım. Homeros’tan beri süregelen büyük anlatıcı geleneğinin temsilcilerinden biriydi. Bazıları tarafından görmezden gelinen bilimkurgu türünün yüksek edebiyattaki yerini pekiştirmesi açısından çok önemli işlere imzasını atmıştır. Saflarımızda böylesine efsane bir ismin bulunması bizim için büyük bir şanstır.” – Sinan İpek

***

“En ünlü eserlerinden Yerdeniz’de “büyümek”i anlatır Ursula K. Le Guin. Kendisi o kadar büyüdü, o kadar büyüdü ki bu dünyaya sığmadı sanki. Hoşça kal yoldaş, hoşça kal yolumuzu aydınlatan ışık.” – Gökcan Şahin

***

“Erkek egemen bilimkurgunun roketlerini, zekice metaforlarla örülü anlatılar ile beklenmedik atmosferlere iniş yapmaya zorlamış yaratıcı bir zihin idi Le Guin.” – Murat Başekim

***

“İlerleyen yaşına rağmen edebiyat için çırpınmayı sürdürüyordu Ursula K. Le Guin. Yazıyor, çiziyor, eleştiriyor; başka bir dünyanın mümkün olabileceğini haykırıyordu avaz avaz. Edebiyatın gücüne öylesine inanıyordu ki, ta dünyanın öbür ucundakilere bile el uzatmaktan, onlarla aynı heyecanı ve inancı paylaşmaktan geri durmuyordu. Bugün onu kaybettik.

Yarattığın o bambaşka dünyalarda sonsuza dek mutlu yaşa bilge kadın…” – İsmail Yamanol

***

“Yazarları ve eserlerini; “gidilecek yolu aydınlatan lambalar” diye tanımlamıştı. Yaktığı ışık dünya durdukça yolumuzu aydınlatacak. Huzur içinde uyusun…” – Feraye Şahin

Ursula K. Le Guin

Önümüzdeki yolculuğun bir sonu olduğunu bilmek güzel. Nihayetinde önemli olan, yolculuğun kendisi.

“Yukarıdaki söz, sıklıkla Ernest Hemingway’e atfedilir; ancak bu hatalıdır. Söz, bilimkurgu ve fantezinin kraliçesi Ursula Le Guin’in 1969 tarihinde yazdığı The Left Hand of Darkness (Karanlığın Sol Eli) kitabındandır.

Le Guin’i, 23 Ocak 2018 tarihinde kaybettik. Ancak eserleri, bilim ve kurgusuna ilgi duyanların ve iyi yazılmış bir fantezi dünyasında kaybolmak isteyenlerin hayallerini süslemeye devam edecek. Ursula Le Guin, benim de bir öyküyle katkı sağladığım Yeryüzü Müzesi kitabımızın arka kapak yazısında yaşamaya devam edecek.” – Çağrı Mert Bakırcı 

Yazar: Bilimkurgu Kulübü

Bilimkurgu, lazer tabancalı delikanlıların metal sütyenli kızları kurtardıkları "ucuz" uzay filmlerinden ibaret değildir...

İlginizi Çekebilir

underworld

Fantastikten Sert Bilimkurguya: Underworld

Bir zamanlar büyü veya sihir denilen şeylerin sonradan bilimsel izahatlar ile ortaya konulmasında olduğu gibi, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et