Sıra Dışı Bir Yazar: James Tiptree Jr.

Alice Bradley Sheldon (24 Ağustos 1915 – 19 Mayıs 1987), 1967’den ölümüne kadar kullandığı James Tiptree Jr. mahlası ile bilinen Amerikalı bilimkurgu yazarı. “Yazarlık erkek işidir” önyargısını yıkmış örnek bir yazardır. 1977’ye kadar James Tiptree Jr.’ın gerçekte bir kadın olduğunu bilen kişi sayısı çok azdı. Kendisi aynı zamanda, 1974’ten 1977’ye kadar Raccoona Sheldon nahlasını da kullanmıştır. Tiptree, 2012 yılında The Science Fiction Hall of Fame’a kabul edilmiştir. Chicago’daki entellektüel bir üniversite mahallesi olan Hyde Park’ta yaşamış bir aileden gelir. Babası avukat ve natüralist Herbert Bradley ve annesi kurgu ve seyahat kitaplarının üretken yazarı Mary Hastings Bradley‘di. Bradley, erken yaşlardan itibaren anne ve babasıyla birlikte çokça seyahat etti ve 1921-22 yılları arasında, Orta Afrika’ya ilk seyahatini yaptı. Bu seyahat daha sonra Sheldon’ın “The Women Men Don’t See” adlı kısa öyküsünü yazmasında büyük rol oynadı.

Afrika gezileri arasında, Chicago’daki okuluna devam etti. Sheldon, dokuz yaşındayken ailesinin Afrika’ya yaptığı ikinci yolculuğunu konu alan ve annesi tarafından yazılan çocuk kitabı “Alice in Elephantland”’e çizimleri ile katkıda bulundu. Daha sonra bu çizimler Chicago Galerisi‘nde sergilendi. On yaşındayken, küçük sınıfları ve deneysel bir eğitim atölyesi olan Chicago Üniversitesi Laboratuvar Okulu’na gitti. On dört yaşındayken, New York’taki yatılı okuluna gitmeden önce İsviçre Lozan’da bitirme okuluna gönderildi. Daha sonra, 1941-1942 yılları arasında Chicago Sun için “Alice Bradley Davey” adı ile grafik sanatçılığı, ressamlık ve sanat eleştirmenliği yaptı. 19 yaşındayken, William Davey ile tanıştı ve evlendi. 1934’ten 1941’e kadar evli kaldı. Evli öğrencilerin devam etmesine izin verilmeyen Sarah Lawrence Koleji’nden ayrıldı. Çift ayrıca Berkeley ve New York Üniversitesi’ndeki eğitimlerini de yarıda bıraktı. Sheldon, annesinin birkaç kitabı için çizim yapmasına rağmen, sadece 1931’de The New Yorker’a bir çizimini satabildi. Onu da annesinin arkadaşı olan Harold Ober’in yardımıyla başardı. 1936 yılında, ailesinin bağlantıları sayesinde Chicago Sanat Enstitüsü’nde Yeni Amerikan Sanat çalışmalarını içeren bir sergiye katıldı. Bu sergi kendisinin kariyeri için önemli bir adım oldu. Bu süre zarfında John Sloan’dan özel sanat dersleri aldı.

Afrika’da

1939’da, Sheldon’ın kendisini çıplak resmettiği “Portrait in the Country” adlı portresi, altı hafta boyunca Corcoran Gallery’deki “All-American” bienal sanat sunumu için kabul edildi. Ancak sonraları, “Sadece ikinci sınıf ressamlar satış yapar,” diyerek bu uğraşlarından vazgeçti ve artık çalışmalarını sergilememeyi tercih etti. 1940 yılına gelindiğinde Sheldon, ihtiyaç duyduğu tüm tekniklerde ustalaştığını ve kendine özgü konuları seçmeye hazır olduğunu hissetti. Ancak ressamlık kariyerinden de şüphe etmeye başlamıştı. Resim teknikleriyle uğraşıyor, form sorunlarıyla büyüleniyor, estetik üzerine kitaplar okuyor ve bilimsel anlamda “iyi” resimler ortaya koymaya çalışıyordu. Tüm bunlara sırtını dönerek 1941 yılında ressamlığı bıraktı. Ailesi, 1941’de yayın hayatına ilk adımını atan Chicago Sun için sanat eleştirmeni olarak iş bulmasına yardım etti. Yeni boşanmıştı. Alice Bradley Davey ismi ile 1942’de ordu için askere alınıncaya kadar bir gazeteci olarak çalıştı.

1942’de Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri’ne katıldı ve foto-istihbarat grubu içinde çalıştı. Sonraları kadınlar için yüksek olarak değerlendirilen bir rütbeye getirildi. Orduda, “İlk defa özgür kadınlar arasında olduğunu hissetti.” İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945’te, Paris görevi sırasında ikinci eşi Huntington D. Sheldon ile evlendi. 1946’da ordudan uzaklaştırıldı. Kocasıyla birlikte küçük bir iş kurdu. Aynı yıl ilk hikayesi olan “The Lucky Ones” The New Yorker’ın 16 Kasım 1946 tarihli sayısında “Alice Bradley” adı ile yayımlandı. 1952’de kocasıyla birlikte CIA’de görev almaya başladı. Ancak 1955’te görevinden istifa etti ve üniversiteye geri döndü. 1967’de George Washington Üniversitesi’nde Deneysel Psikoloji dalında doktora yapmak üzere Amerikan Üniversitesi’nden (1957-59) lisans diploması aldı. Doktora tezini, hayvanların farklı ortamlardaki yeni uyarılara  verdiği tepkiler konusunda yazdı. Bu süre boyunca, akademik itibarını korumak için James Tiptree Jr. mahlasıyla birkaç bilimkurgu öyküsü yayımladı.

“The Club Gai” tablosu

Yeni ve eski kariyeriyle ne yapacağına emin olamayan Sheldon, bilimkurgu yazmaya başladı. 1967’de James Tiptree Jr. mahlasını kullanmaya karar verdi. “Tiptree”, aynı isimli marmelat kavanozundan geliyordu. Bu ismi kullanmak kocasının fikriydi. Bir röportajda şöyle dedi: “Bir erkek ismi iyi bir kamuflaj gibi görünüyordu. Bunun daha az göze batacağını düşündüm. Çünkü birkaç meslekte kadın olmanın verdiği çok fazla acı tecrübe yaşamıştım.” İlk kısa öyküsü “Birth of a Salesman”, John W. Campbell düzenlemesi ile Mart 1968 tarihli Analog Science Fact & Fiction dergisinde yayımlandı. Aynı yıl içinde üç hikayesi daha “If“ ve “Fantastik“ dergilerinde okurla buluştu. Kullandığı diğer mahlaslar arasında “Alice Hastings Bradley“, “Binbaşı Alice Davey“, “Alli B. Sheldon“, “Dr. Alice B. Sheldon“, “Raccona Sheldon” ve “Alli” vardı.

Mahlasını 1970’lerin sonuna kadar kısmen de olsa başarıyla kullandı. Çünkü “Tiptree” nin bir mahlas olduğunun bilinmesine rağmen, daha çok mesleki bir nedenden ötürü kullanıldığı sanılıyordu. Okuyucular ve editörler bu fikre sıcak baktı ve yazar genel olarak “erkek” kabul edildi. Öykülerinin tematik ve spekülatif yapısı nedeniyle kimi eleştirmenler yazarın aslında bir kadın olabileceğini düşünüyordu.

“Tiptree” hiçbir zaman kamuoyu önüne çıkmadı, ancak düzenli olarak takipçileri ve diğer bilimkurgu yazarlarıyla mektuplaştı. Biyografik ayrıntılar sorulduğunda, cinsiyeti dışında her şeyi anlatıyordu. Biyografi yazarı Julie Phillips‘e göre, “Kimse bu kalemin sahibini görmemiş veya onunla konuşmamıştı. Fakat diğer yazarlara, editörlere ve bilimkurgu hayranlarına sıcak, samimi, komik mektuplar yazmıştı.” Ursula K. Le Guin‘e ve Joanna Russ‘a yazdığı mektuplarda, kendisini “feminist bir adam” olarak tanıtmıştı. Bu, erkek egemen toplumdan kaçmanın bir yoluydu. Kısa bir süre sonra “Her Smoke Rose Up Forever”’ ile hikayelerini topladı. Kitabın içindeki özellikle bir hikaye bu temaların mükemmel bir örneğini sunuyordu. “Houston, Houston, Do You Read?” adlı bu öykü, erkeklerin olmadığı geleceğin dünyasını keşfeden bir grup astronotu anlatıyordu. Geride kalan kadınlar, erkeklerin yokluğunda kendi yollarını gayet de iyi buluyorlardı.

Annesi Mary Hastings Bradley’in 1976 yılında ölümü sonrası kaleme aldığı bir mektupta, bir yazar olan annesinin Chicago’da öldüğünü belirtti. Ayrıntıları inceleyen ateşli okuyucuları, ölüm ilanlarını takibe alarak Alice Sheldon ismine ulaştılar. Sonunda her şey ortaya çıkmıştı. Bu ilk şoktan sonra, en yakın arkadaşlarından biri olan Ursula K. Le Guin’e kimliğini itiraf etti. Sheldon şöyle yazdı: “Sekiz yılı aşkın süredir kullandığım mahlas dışında, hiçbir zaman sana yalan bir şey yazmadım. Gerçek şu ki, adım Alice Sheldon. 37 yaşında ve bana göre daha genç olan hoş bir erkekle evliyim. Kocam yazdıklarımı okumuyor, ama ben yine de yazmayı seviyorum.”

Alice Sheldon ve Ursula K. Le Guin

Bazı tanınmış bilimkurgu yazarları, ortaya çıkan bu gerçek karşısında çok şaşırdı. Warm Worlds‘e önsöz yazan Robert Silverberg, kitaptaki hikayelerden yola çıkarak Tiptree’nin bir kadın olamayacağını söylüyordu. Tüm bu curcunalı hadiseler sürüp giderken, yazar sonunda ilk romanı olan “Up the Walls of the World”u tamamladı. Bu çalışmasından önce daha çok başarılı bir kısa öykü yazarı olarak anılıyordu. Tiptree / Sheldon, “sert bilimkurgu”nun teknolojik odaklarını, “yumuşak bilimkurgu”nun sosyolojik ve psikolojik kaygılarıyla birleştirerek çeşitli stil ve alt türlerde eserler verdi. Hatta kimi eserlerinin Yeni Dalga bilimkurgusuna kaydığı da oldu.

Daha alışılmış tarzlarda çeşitli hikayeler yazdıktan sonra, dikkat çeken ilk çalışmasını, 1969’da “The Last Flight of Doctor Ain” ile ortaya koydu. En kısa öykülerinden biri olan “Ain”, ekolojik açıdan acılar çeken dünyada tüm insan ırkını yok etmeye çalışan endişeli bir bilim insanının sempatik portresini sunuyordu. Öykülerinin birçoğu, gençliğinde okuduğu “Space Opera” ve ”Pulp” tarzını anımsatan bir dokuya sahipti, ancak esinlendiklerinden çok daha karanlık tonlarıyla dikkat çekiyordu. Karakterlerinin kozmik yolculukları genellikle büyük bir manevi yabancılaşmayla veya madde ötesi bir deneyimle sonuçlanıyordu. Bu çoğunlukla doygunluğu ve aynı zamanda ölümü de beraberinde getiriyordu.

Tiptree / Sheldon’ın çalışmalarındaki bir diğer ana tema, özgür irade ile biyolojik determinizm ve akıl ile cinsel arzu arasındaki gerilimdi. Hiçbir dünyalının yer almadığı nadir bilimkurgu hikayelerinden biri olan “Love is the Plan, the Plan is Death“, uzaylı bir yaratığın yaşam döngüsünü harekete geçiren acımasız içgüdülerin romantik rasyonalizasyonunu anlatıyordu. “The Screwfly Solution“’da insanların cinsel vahşiliğinin rasyonelleştirebileceğini ileri sürüyordu. Tiptree’nin yazılarında betimlediği cinsellik, bazen eğlenceli ama daha çok tehdit edici bir şekilde ortaya çıkıyordu.

Kimliğinin açığa çıkmasından önce, Tiptree sık sık alışılmadık bir maço erkek ve olağandışı feminist bir bilimkurgu yazarı olarak tanımlanıyordu. Feminist tavrı, özellikle dünyadaki erkek egemen toplumdan kaçıp uzaylıları aramaya giden iki kadının hikayesini anlattığı  “The Women Men Don’t See” de oldukça belirgindi. Bununla birlikte, Sheldon’ın cinsel politikaya bakış açısı, “Houston, Houston, Do You Read?” öyküsünün sonundaki gibi bazen belirsiz de olabiliyordu. Kariyerinin sonuna doğru yazdığı iki romanı, iyi bilinen hikayeleri kadar beğenilmedi. En saygın çalışmalarının bir kısmı, 2004 yılından itibaren Tachyon Yayınları tarafından piyasaya sürülen “Her Smoke Rose Up Forever” seçkisinde bulunabilir.

Uzaktan Kumandalı Kız

Yazar çok sayıda kısa öykü kaleme almış ve bunlar çoğunlukla toplama eserlerinde bir araya getirilmiştir. En bilinen antolojileri şunlardır.

  • Ten Thousand Light-Years from Home (1973)
  • Warm Worlds and Otherwise (1975)
  • Star Songs of an Old Primate (1978)
  • Out of the Everywhere and Other Extraordinary Visions (1981)
  • Byte Beautiful: Eight Science Fiction Stories (1985)
  • The Starry Rift (1986)
  • Tales of the Quintana Roo (1986)
  • Crown of Stars (1988)
  • Her Smoke Rose Up Forever (1990)

Romanları

  • Up the Walls of the World (1978)
  • Brightness Falls from the Air (1985)

Aldığı Ödüller

2012 yılında The Science Fiction Hall of Fame ‘e kabul edilmiştir.

  • Hugo Ödülü: 1974 Novella dalında, “The Girl Who Was Plugged In”; 1977 novella, “Houston, Houston, Do You Read?”
  • Nebula Ödülü: 1973 Kısa Hikaye, “Love Is the Plan the Plan Is Death”; 1976 Novella, “Houston, Houston, Do You Read?”; 1977 novelette, “The Screwfly Solution”
  • World Fantasy Ödülü: 1987 , Tales of the Quintana Roo
  • Locus Ödülü: 1984 kısa hikaye, “Beyond the Dead Reef”; 1986 novella, “The Only Neat Thing to Do”
  • Science Fiction Chronicle Ödülü: 1986 novella, “The Only Neat Thing to Do”
  • Jupiter Ödülü: 1977 novella, “Houston, Houston, Do You Read?”

Ayrıca 1991 yılından beri, cinsel eşitsizliğe dikkat çekmek amacıyla “James Tiptree Jr. Ödülü” verilmektedir. Yazarın Hugo ödüllü “The Girl Who Was Plugged In” adlı eseri, “Uzaktan Kumandalı Kız” adıyla İthaki Yayınları tarafından dilimize de kazandırılmıştır.

Kaynak

Yazar: Hamdi Güzeliş

Makine Mühendisi. Dağların, newage müziğin ve bilimkurgunun uzun yıllardır tutkunu. "Turk Seti Team" üyesi.

İlginizi Çekebilir

Hudutsuz Bir Düş: Simulakra

Hugo Ödülü sahibi Philip K. Dick, gerek eserleri gerekse de kısacık sürmüş özel yaşamı ile …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et