Washington eyaletinin Tacoma şehrinde 1920 yılında yoksul bir ailede dünyaya gelen Frank Patrick Herbert Jr., 18 yaşında evini terk ederek Salem, Oregon’da yaşayan amcası ve halasının yanına taşındı. Burada liseyi bitirdi ancak ilgi alanlarına yöneldiği için 19 yaşındayken yüksek okul eğitimini yarıda bırakıp bir gazetede muhabir olarak işe başladı.
1940 yılında Oregon eyalet meclisi tarafından muhabir ve fotoğrafçı olarak işe alındı. 2. Dünya Savaşı’nda sağlık nedenleri ile askerlikten muaf tutulmadan önce 6 ay süre ile Deniz Kuvvetleri’nde fotoğrafçı olarak görev yaptı. 1940’ta evlendiği ilk eşiyle 1945 yılında boşandı, Herbert’ın bu evlilikten Penny adında bir kızı dünyaya geldi. İkinci eşi Beverly ile 1946’da evlendiğinde her ikisi de gazetede yazarlık yapmaktaydı. Bu evlilikten olan iki erkek çocuğundan Brian yazarlığa soyundu ve babasının bayrağını devralarak Dune evrenini genişletmeye devam etti. Bruce ise eşcinsel hakları konusunda faaliyetlerde bulunan bir fotoğrafçı oldu.
1950’li yıllarda Herbert, çevre ve Zen Budizmi ile ilgilenmeye başladı. İnançları yazılarını büyük ölçüde etkilemiştir. Dune’u tasarlamaya başladığı sıralarda Oregon Çölü’nde bir konuyu araştırmaktaydı. O kadar çok bilgi toplamıştı ki araştırma konusunu bir romana çevirmeye karar verdi. Herbert’ın dünya yaratma yöntemi ve bilimkurguyu çevresel konularda değerlendirmesi o zamanlarda bilinen bir şey değildi. Dönemin bilimkurgusu genel olarak teknoloji ve uzay yolculuklarını temel alıyordu. Herbert ise teknolojiden çok ekoloji ve karakter geliştirme konularına ağırlık verdi. Bilimkurgu edebiyatına getirdiği bu yeni bakış açısıyla Dune, en büyük iki bilimkurgu ödülü olan Nebula ve Hugo‘ya aynı anda layık görüldü. Yazdığı diğer kitaplar da çok satanlar listesinde bolca yer aldıysa da, hiçbiri Dune’un başarısına ulaşamadı.
Eğitim, ekoloji ve disiplinler arası çalışmalarla ilgili turları sırasında eğitimler de verdi. 1972 yılında Vietnam ve Pakistan’ın yaşadığı sosyal ve ekolojik krizlerde danışman olarak çalıştı. Hatta 1973’te zamanının çoğunu Vietnam ve Pakistan’da danışmanlık yaparak ve The Tillers adlı TV programının yönetmenliğini ve fotoğrafçılığını üstlenerek geçirdi. Frank Herbert, 1986’da Madison, Wisconsin’de 66 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Herbert’ın bilimkurgu edebiyatına girişi Nisan 1952’de Startling Stories dergisinde yayımlanan Looking for Something hikâyesiyle oldu. Sonraki on yıl boyunca bilimkurgu dergilerine yirmiden az kısa öykü verdiyse de bu öyküler yazarlık kariyerinde önemli bir etki yaratmadı. Bu hikâyelerin çoğu, The Book of Frank Herbert (1973) ve The Best of Frank Herbert (1975) gibi çeşitli seçkilerde toplandı. Bu arada, yakın gelecekte Amerika’nın düşmanlarından petrol çalmakla görevli bir denizaltıda geçen, karmaşık psikolojik soruşturmaları işleyen gerilim bilimkurgu romanı The Dragon in the Sea‘yi yazdı. Bu roman, Kasım 1955 – Ocak 1956 arasında Astounding Magazin‘de Under Pressure adıyla yayımlanıp 1956 yılında 21st Century Sub ve 1974 yılında Under Pressure adıyla romanlaştırıldı.
Dune serisinin ilk bölümlerinin Aralık 1962’den Şubat 1964’e kadar Analog’da Dune World adıyla yayımlanmaya başlaması, Herbert’ın büyük bir yazar olarak anılmasını sağladı. Bunu The Prophet of Dune (Ocak-Mayıs 1965,Analog) takip etti. Bu iki hikâye, Dune adıyla birleştirilerek en iyi roman kategorisinde ilk Nebula ödülünü kazandı. Yine en iyi roman kategorisinde Hugo ödülünü de aldı.
Dune, olağandışı karmaşıklığın romanıdır. Hikâye, feodal bir doğadaki galaksiler arası politikaları, psişik güçlerin gelişimini, kahramanın gönülsüz ancak kaçınılmaz bir şekilde Mesih’e evrilmesi üzerinden din temasını ve gelecek savaşı gibi birçok konuyu kapsar. Romanın en önemli etkisi ise yazarın modern bilimkurgu okuyucularının dikkatlerini ekolojiye çekmesi ve ekolojiyi bir tema olarak romanda kullanış şeklidir. Çöl Gezegeni Arrakis, devasa kum solucanları ve su tasarrufunda fanatik bir titizlikle en zorlu ekolojik şartlara tutunan gezegenin Bedevi benzeri sakinleri Fremenler ile, muhtemelen herhangi bir bilimkurgu yazarı tarafından yaratılmış en inandırıcı gezegensel macera ortamıdır.
Dune, karmaşık entelektüel söylemi entrikalarla harmanlayarak Herbert’ın sonraki çalışmaları için temel sağladı. Kısa süre sonra serinin devamını oluşturan hikayeler, orijinaline sadık ancak bilimkurgu alanında nadiren karşılaşılan yoğun söylemiyle bilimkurguda yeni tartışmaların önünü açtı.
Dune Messiah (Temmuz – Kasım 1969, Galaxy) ilk kitaptan farklı olarak diğer unsurların etkilerini ve entrikaları daha detaylı işler. Ancak The Children of Dune (Ocak – Nisan 1976, Analog) ilk romandaki özgün konunun çoğunu yeniden ele alır. Bu iki roman, orijinaliyle birlikte Büyük Dune Üçlemesi olarak adlandırılır.
God Emperor of Dune (1981), İmparator Leto Atreides II‘nin 3500 yıl süren idealist saltanatını anlatır. Bunu Dune Heretics (1984) ve Chapterhouse: Dune (1985) takip eder. Bu üçlü, İkinci Büyük Dune Üçlemesi (1987) olarak adlandırılır. Bu üçlemenin son romanı, uzun bir hikâyenin tekrarlayan havasına sahip gibidir. Fakat Dune’un Tanrı İmparatoru ve Dune’un Kafirleri özgün konuyu yeniden işler.
Bir bütün olarak seri, Herbert’ın pazarlama açısından aldığı zekice kararlarını, orijinal ilhamını da kaybetmeden devam ettirdi. Her ne kadar Dune, 1965’ten itibaren yazarın kariyerini domine ettiyse de Herbert, diğer romanları ve serileri de takdire şayan bir düzenlilikle yayımlamaya devam etmiştir. Frank Herbert’ın ölümünden sonra oğul Brian Herbert‘ın Kevin J Anderson‘la ortak yazdığı devam romanları bile orijinal serinin etkisini ciddi olarak azaltmamıştır.
The Green Brain (Greenslaves – Mart 1965, Amazing Stories) mutasyona uğrayıp ortak bir bilinç geliştirmiş olan böcekler (Hive Minds) hakkında bir hikâyedir. Destination: Void (Do I Wake or Dream? – Ağustos 1965, Galaxy), bir yıldız gemisindeki yapay zekâyı işleyen sibernetik bir tema üzerine kurulmuştur (Gods and Demons). Destination:Void ile başlayan Pandora Serisi, Bill Ransom ile birlikte yazdığı The Jesus Incident (1979), Lazarust Effect (1983) ve The Ascension Factor (1988) ile tamamlanır.
The Eyes of Heisenberg (Haziran – Ağustos 1966, Galaxy) genetik mühendisliği ve ölümsüzlük hakkındadır. Heaven Makers (Nisan – Haziran 1967, Amazing Stories) ölümsüzlük konusuyla tekrar ilgilenmektedir. The Santaroga Barrier (Ekim 1967 – Şubat 1968, Amazing Stories)‘da üstün zekâya sahip ve ütopyaya yakın izole yaşam süren bir topluluk, Herbert’ın önerdiği farklı zekâ türlerinin detaylandırılmasına hizmet eder. Çağdaş bilimkurgu yazarları arasında bunu başarabilen diğer isim Ian Watson‘dır.
Uzaylı zekâsı konusu (Living Worlds), The Tactful Saboteur (Ekim 1964, Galaxy) ile başlayıp Whipping Star (Ocak – Nisan 1970) ile devam eden ve Dosadi Experiment (Mayıs – Ağustos 1977, Galaxy) ile tamamlanan seride ele alınmıştır. Romanda birkaç uzaylı türünün ayrıntılı olarak araştırılması ve nüfus artışının etkileri seviyeli entrikalar üzerinden incelenir.
Herbert’ın diğer bilimkurgu romanları arasında şunlar vardır: The God Makers (The Priests of Psi – Şubat 1960, Fantastic), insani çabalarla yeniden düzenlenen tanrı kavramını işler. White Plague (1982)‘da, ev laboratuvarında genetik mühendisliğiyle hazırlanan toplumsal cinsiyete özgü bir hastalık, neredeyse tüm kadınları yok etmektedir. Ayrıca oğlu Brian Herbert’la birlikte Man of Two Worlds (1986)‘ü yazmıştır.
Hellstrom’s Hive (Proje 40 – Kasım 1972-Mart 1973, Galaxy), ismini ve konusunun bir bölümünü The Hellstrom Chronicle (1971) adlı filminden aldıysa da benzerlikleri çok azdır. Muhtemelen Herbert’ın Dune’dan sonraki en başarılı romanı olan Hellstrom’s Hive, seçilen insanların çeşitli uzmanlık konularında yetiştirildiği, kovan kurallarının geçerli olduğu bir yer altı kolonisini ikna edici ayrıntılarla anlatır. Bu toplumda bireyin varlığı neredeyse önemsizken, tek amaç kovanın varlığının devam ettirilmesidir. Roman, kendi koşullarında başarılı bir ütopya gibi görünen ama dışarıdan bakınca korkunç bir toplumun çelişkilerini ortaya koymaktadır.
Herbert’ın çalışmaları, çoğunlukla yazarın başarılı tercihleri sayesinde okuyucuyu sürüklemiştir. Fikirleri yalnızca dekoratif değil, özenle geliştirilmiş kavramlardı. Aşırı karmaşık konuları zaman zaman düşünce düzeyiyle uyuşmayan yığınlar halinde ifade ederdi. Bu nedenle eserleri yoğun ve opak görünebilir. Oldukça tutkulu düşünüş şekli sayesinde romanları, modern bilimkurguda benzeri az görülür spekülatif bir aklın eserleridir.
Frank Herbert, 2006 yılında Seattle,USA’de yer alan Museum of Pop Culture bölümlerinden biri olan Bilimkurgu Şöhretler Listesi‘ne kabul edilmiştir.
Eserleri
Roman Serileri:
Dune
- Dune (1965) Dune Çöl Gezegeni (Sarmal-1997, Kabalcı-2008, İthaki-2015)
- Dune Messiah (1969) Dune Mesihi (Sarmal-1997, Kabalcı-2008, İthaki-2016)
- Children of Dune (1976) Dune’un Çocukları (Sarmal-1998, Kabalcı-2008, İthaki-2016)
- God Emperor of Dune (1981) Dune’un İmparator Tanrısı (Sarmal-1999, Kabalcı-2009, İthaki Yayınevi-2017 Planlanan)
- Heretics of Dune (1984) Dune’un Kafirleri (Sarmal-1999, Kabalcı-2011, İthaki Yayınevi-2017 Planlanan)
- Chapterhouse Dune (1985) Dunne Rahibeler Meclisi (Sarmal-2000, Kabalcı-2012, İthaki-2017 Planlanan)
Pandora
- Destination:Void (1966): Görevimiz: Uzay Boşluğu (Sarmal-1999)
- The Jesus Incident (1979) (Bill Ransom ile birlikte)
- The Lazarus Efect (1983) (Bill Ransom ile birlikte)
- The Ascention Factor (1988) (Bill Ransom ile birlikte)
Consentient
- Whipping Star (1970)
- The Dosadi Experiment (1977)
Diğer Romanları:
- The Dragon in the Sea (1956)
- The Green Brain (1966)
- The Eyes of Heisenberg (1966)
- The Heaven Makers (1968)
- The Santaroga Barrier (1968)
- Soul Catcher (1972); Ruh Avcısı (Sarmal-1997)
- The Godmakers (1972)
- Hellstrom’s Hive (1973)
- Direct Descent (1980)
- The White Plague (1982)
- Man of Two Worlds (1986)(Brian Herbert ile birlikte)
- High-Opp (2012)
- Angel’s Fall (2013)
- A Game of Authors (2013)
- A Thorn in the Bush (2014)
Öykü Derlemeleri:
- The Worlds of Frank Herbert (1970)
- The Book of Frank Herbert (1973)
- The Best of Frank Herbert (1975)
- The Priests of Psi (1980)
- Eye (1985)
- The collected Stories of Frank Herbert (2014)