Çağdaş Kurgunun Annesi: Mary Shelley

Mary Shelley adıyla bilinen yazar aslen 30 Ağustos 1797’de Mary Wollstonecraft Godwin ismiyle doğdu. Kültürlü bir aileden geliyordu; babası politika yazarı ve filozof William Godwin‘di, annesi ise The Vindications of the Rights of Woman (1792) kitabının yazarı ünlü feminist Mary Wollstonecraft idi. Üzücüdür ki, Shelley onu hiç tanıyamadı, çünkü doğum yaptıktan kısa bir süre sonra öldü. Babası William Godwin iki kızla baş başa kalmıştı; Mary ve üvey kardeşi Fanny Imlay… Imlay, Wollstonecraft’ın bir askerle yaşadığı ilişkiden kalma kızıydı. Godwin’in 1801’de Mary Jane Clairmont ile evlenmesiyle aile dinamikleri kısa sürede değişti. Clairmont önceki evliliğinden olan iki çocuğunu da yanında getirdi, bir süre sonra da Godwin’le bir oğulları oldu. Shelley üvey annesiyle hiç anlaşamadı, çünkü Clairmont kendi kızı Jane’in yatılı okula gitmesi gerektiğini düşünüyordu, Shelley’nin ise eğitim almasını gerekli bulmuyordu.

Shelley’nin çocukluğu boyunca Godwinler’in evi, Samuel Taylor Coleridge ve William Wordsworth gibi birçok seçkin ziyaretçiyi ağırladı. Resmi bir eğitim almamış olmasına rağmen genç Mary babasının geniş kütüphanesini oldukça verimli kullandı. Çoğu zaman kitap okuyordu; kimi zaman annesinin mezarında, kimi zaman başka yerde… Ayrıca yaşadığı zorlu hayattan kaçabilmek için sık sık hayallere dalıyordu. Dahası Shelley, hikaye uydurmada iyi olduğunu keşfetti. The Life and Letters of Mary Wollstonecraft kitabında şöyle diyor:

“Küçükken sürekli bir şeyler karalardım. Boş zamanlarımda yapmaktan en çok hoşlandığım şey hikaye yazmaktı.”

percy-bysshe-shelley-and-mary-shelley

Mounseer Nongtongpaw isimli ilk şiirini 1807’de babasının şirketi aracılığıyla yayımladı. 1812 yılının yazında Shelley, babasının bir akrabası olan William Baxter ve ailesinin yanına, İskoçya’ya gitti. Orada daha önce hiç deneyimlemediği türden huzurlu bir ev ortamıyla karşılaştı. Sonraki yıl yine Baxterlar’ı ziyaret etti. 1814’te Mary, şair Percy Bysshe Shelley ile ilişki yaşamaya başladı. Percy Shelley, Mary’nin babasının sadık bir öğrencisiydi ancak ilgisi zamanla Mary’e kaymıştı. Percy ve ergen yaştaki Mary beraber İngiltere’ye kaçtıklarında şair hala ilk eşiyle evliydi. Kaçış esnasında çiftin yanında Mary’nin üvey kardeşi Jane de vardı. Mary’nin bu davranışları babasıyla arasını açtı ve konuşmamaya başladılar.

Mary ve Percy Shelley bir süre Avrupa’da dolaştılar. Finansal olarak pek iyi sayılmazlardı ve bir de 1815’te ilk çocuklarının ölümüyle yüzleşmek zorunda kaldılar. Küçük kız yalnızca birkaç gün yaşayabildi. Sonraki yıl Shelley çifti Jane Clairmont, Lord Byron ve John Polidori ile birlikte İsviçre’de yaşıyordu. Entelektüel bir ilişki kuran bu grup, yağmurlu bir gün birlikte bir hayalet öyküsü okudu. İşte o gün Lord Byron’ın aklına bir fikir geldi. Hepsi kendi tarzlarında bir dehşet hikayesi yazacaktı. Mary Shelley de o ünlü romanı Frankenstein (ya da Modern Prometheus)‘a bu zamanlarda başladı. Aynı yılın ilerleyen zamanlarında Mary’nin üvey kardeşi Fanny intihar etti. Kısa bir süre sonra da Percy’nin resmi karısı aynı şekilde ölümü seçti. Mary ve Percy sonunda 1816 Aralık’ında evlendiler. Mary bir yandan ona şöhret kazandıracak romanı üzerinde çalışırken, diğer yandan Avrupa’ya kaçışlarını anlatan bir seyahat kitabı yazdı: History of a Six Weeks’ Tour (1817).

1818’de Frankenstein ya da diğer bir adıyla Modern Prometheus anonim yazar başlığıyla yayımlandı. Birçok kişi kitabı Percy Bysshe Shelley’nin yazdığını düşündü, çünkü giriş bölümü ona aitti. Kitap çok büyük başarı kazandı. Aynı yıl Shelley çifti İtalya’ya taşındı. Her ne kadar Mary kocasına sadık olsa da, çiftin çok kolay bir evliliği olmadı. Birliktelikleri aldatmalarla sarsıldı, üstelik iki çocuklarını daha kaybettiler. 1819’da doğan oğulları Percy Floerence yetişkin olacak kadar yaşayabilen ilk ve tek çocuklarıydı. Bir arkadaşı ile Spezia Körfezi’ne tekne gezisine çıkan kocası Percy Bysshe boğularak öldüğünde Mary hayatın sillesini bir kez daha yedi.

24 yaşında dul kalan Mary Shelley kendisini ve oğlunu rahat ettirebilmek için çok çalıştı. Valperga isminde bir kitap yazdı, The Last Man diye bir bilimkurgu öyküsü yayımladı. Aynı zamanda kendisine, kocasının edebi kariyerini sürdürme görevini verdi. Oğlu Percy’nin bohem yaşam tarzını hiçbir zaman onaylamayan baba Shelley de Mary’e zorluk çektirdi. Mary Shelley 1 Şubat 1851’de, Londra’da beyin tümöründen öldü. Bournemouth’taki Aziz Peter Kilisesi’ne, kocasının kalbinin yakılan kalıntılarının yanına gömüldü. Daha sonra oğlu Percy Florence ve üvey kızı Jane, Mary Shelley’nin anne ve babasının cesetlerini Aziz Pancras Mezarlığı’ndan Aziz Peter Kilisesi’ne taşıtıp bir aile mezarlığı oluşturdular.

1950’de romanlarından biri, Mathilde yayımlandığında ölümünün üzerinden neredeyse bir yüzyıl geçmişti. Ancak Frankenstein klasik bir eser oldu ve bugün bile etkisi sürüyor. Bir canavar ve yaratıcısı arasındaki mücadele hala popüler bir konu. 1994’te Kenneth Branagh kitabı beyaz perdeye aktardı. Filmi hem yönetti hem de oynadı. Filmde aynı zamanda Robert de Niro, Helena Bonham Carter ve Tom Hulce gibi ünlü isimler de vardı. Kitap hem Gene Wilder’ın başrolünde olduğu Young Frankenstein gibi birtakım komedi filmlerine hem de I, Frankenstein gibi bazı modern gerilim filmlerine ilham verdi.

Hazırlayan: Ufuk Cem Çakır | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

sert vs hafif bilimkurgu

Sert mi, Hafif mi? Bilimkurgunuzu Nasıl Alırdınız?

Bilimkurgu yapıtlarının kimi zaman “sert” ya da “hafif” olarak kategorize edildiğini duymuşsunuzdur. Peki bu ayrımın …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin