“20. yüzyılı egemenliği altına alan kabusun akılla evliliğinden her zamankinden daha belirsiz bir dünya doğdu. İletişim dünyası içinde teknolojinin kötü ruhları ve paranın satın alabileceği düşler kol geziyor. Termonükleer silah sistemleri ve alkolsüz içecek ticareti, reklamcılığın ve uydurma olayların, bilimin ve pornografinin yönettiği ışıltılı bir dünyada varlığını aynı anda sürdürüyor. Yaşamımız 20. yüzyılın o büyük, ikiz ana temasının egemenliği altında: seks ve paranoya.” – James Graham Ballard.
1930 Şanghay doğumlu Ballard, aslen bir İngiliz vatandaşıdır ve ömrünün büyük bir bölümünü Londra’da geçirmiştir. 2. Dünya Savaşı’nda yaşadıklarının etkisi zaman zaman eserlerine yansımıştır. En bilinen yapıtları arasında Güneş İmparatorluğu, Gökdelen ve Çarpışma gelmektedir. 1996’da David Cronenberg tarafından aynı isimle sinemaya uyarlanan ve ardından Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü alan Çarpışma, büyük tartışmaları da beraberinde getirmişti. Erotizm dozu bir hayli yüksek olan bu romanı yine aynı dozu kullanarak filme uyarlayan Cronenberg de böylece sinema tarihine büyük bir iz bırakmayı başarmıştı.
Türkiye’deki ilk baskısı Cannes Film Festivali’nden sonra 1997’de Ayrıntı Yayınevi tarafından yapılan kitap, daha sonra aynı yayınevinin “Yeraltı Edebiyatı” dizisine taşınmıştı. Uzun zamandır yeni baskısı olmayan kitabın yeni adresi ise Sel Yayınları olmuştu. 2015’te Nurgül Demirdöven‘in gözden geçirilmiş çevirisiyle yeniden yayımlanan roman, filminin de etkisiyle tüm dünyada Ballard’ın en çok okunan yapıtları arasındadır.
“Bizi birbirimize teknolojideki yeni birtakım öğeler bağlıyordu.”
James Graham Ballard‘ın 1973’te kaleme aldığı “Crash”, modern edebiyatın en çarpıcı metinlerinden biri olma özelliğini taşıyor. Bilimkurguda teknoloji tapınmacılığına karşı çıkan “Yeni Dalga” akımının kurucusu ve en büyük temsilcisi olan Ballard’ın bu cüretkar romanı, araba-insan ilişkisini masaya yatırıyor. Romanında, gündelik yaşantımızın sıradan bir nesnesi haline gelen arabalar başrolde yer alırken, onu üreten ve kullanan insan ise tüm cazibesiyle bu metalik aletlere eşlik ediyor. Kimi zaman “oto-erotizm” kimi zaman da yeraltı edebiyatı türlerinde sunulan Çarpışma’yı aslında herhangi bir türe sokmak o kadar kolay değil. Özünde bir distopyayı temsil ettiğini bilsek de, aslında bu esere türünün tek örneği demek mümkün.
Kitabın ana karakterlerinden birinin adının da Ballard oluşu ilginç bir bilgi olarak öne çıkıyor. Kendi adını verdiği karakter ve birinci tekil şahıs aracılığıyla anlattığı hikayesiyle, karakteri ve kendisi arasına ince bir çizgi çiziyor James Graham Ballard.
“Ona göre, bu yaralar, sapkın bir teknolojiden doğmuş yeni bir cinselliğin kapılarını aralıyordu.”
Londra’da yaşayan Ballard, geçirdiği bir trafik kazasının ardından bir süre hastanede yatmak zorunda kalır. Tüm bu süreç esnasında kurduğu birbirinden garip hayaller, hayatının sonraki dönemine etki edecektir. Cinselliğin ön planda olduğu, seksle yoğrulan tüm bu saplantılı düşünceleri, iyileştikten sonra ona eşlik edecek olan Vaughan’ın da yardımıyla haya geçecektir. Vaughan ise, araba kazalarıyla insanlar arasında vahşi boyutlara ulaşabilecek denli ürkütücü bir tutkunun pençesinde, mazoşist bir karaktere sahiptir.
Vaughan’ın arabalara karşı duyduğu ilgisi, kadınlarla birleştiğinde saplantılı hayaller ortaya çıkmaktadır. Bu hayallerden birisi ise film yıldızı Elizabeth Taylor‘la ilgilidir. Londra’daki Shepperton Film Stüdyoları’nda bir film çekimi için bulunan Elizabeth, kendi bedeniyle kurulan korkunç hayallerden habersiz hayatına devam etmektedir. Elinde bir fotoğraf makinesi ve arabasıyla birlikte şehrin kalabalık trafik noktalarında tur atan Vaughan, seksin karşı konulamazlığını ölüm ile birleştirmeye ve bunu araba gibi teknolojik bir aletle kutsamaya and içmiştir.
“Gözle görülmeyen bir erotizm, keşfedilmemiş bir cinsel dil bu karmaşık aletin ötesinde bizi bekliyordu.”
Ballard, tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da modern çağın doyumsuzluğunu ve teknoloji sayesinde insan ruh halinin saklı kalmış yanlarını gözler önüne seriyor. İnsan vücudu ve araba arasında kurduğu benzerliklerin okur üzerindeki etkisi, imgeler üzerine kurduğu öyküsüyle de katlanarak artıyor. Arabaların çarpışması sonucu insan vücudunda meydana gelen kazalar insanlar üzerinde adeta birer deşarj etkisi yaratmaktadır. Bu ikisi arasında keskin bir bağ kuran ve arabalar içinde cinselliklerini cömertçe sergileyen ilginç ötesi karakterleri ile Londra’nın geniş caddelerinde onlarla birlikte ilerlemeye devam ediyoruz.
Bir açıklamasında bu romanı için Ballard, “Okuyucuya kaçacak yer bırakmadım,” cümlesini sarf etmiştir. Kitabın finaline doğru katlanarak artan cinsellik ve şiddetin gerçekten de okuru kaçmaya teşvik etmesi edebiyat eserlerinde sık rastlanan bir durum değildir. Ballard, Vaughan, Catherine, Vera Seagrave, Helen Remington, Elizabeth Taylor ve Shepperton Film Stüdyoları arasında şekillenen öykü, bir ilkel canlı olan insanın hayatına sonradan giren arabaların da katılımıyla bir senfoni orkestrasına dönüşüyor. Ballard’ın orkestra şefliğinde nihayete erdiğinde ise, modern hayatın metalik soğukluğunu en ince ayrıntısıyla tatmış oluyoruz. Cinsel bir zevkin pençesine düşmüş Vaughan ve diğerlerini edebi bir zevkle karşılıyoruz.
“…bu basınçsız alanda bir uzay kapsülünün içinde havada uçan nesneler gibi asılı duruyordu.”
İnsanların teknoloji fetişizmini ustalıkla yazan Ballard, metalin insan ruhunu tahrik eden bir unsur haline geldiğini ifade ediyor. Teknolojiye ve cinselliğe dair birçok tespitte bulunan Çarpışma, tüm diğer bilimkurgu romanlarından hemen her yönüyle ayrılmayı başarıyor. Ballard’ın yapmayı amaçladığı şey de zaten tam olarak bu. Teknolojiye tapmayıp, onu bir eleştiri malzemesi olarak kullanan Ballard, bunu bilimkurguyla da birleştirdiğinde ortaya distopik kurgular çıkarmayı başarıyor. Beton Ada, Gökdelen, Öteki Dünya, Sınırsız Rüyalar Diyarı gibi yapıtları ile birçok ortak özellik barındırsa da, Çarpışma tüm bu kitapların arasında en farklı görüneni olarak bir adım öne çıkmayı başarıyor.
Teknoloji ve erotizmin egemenliğinde yaşayan insanların dünyasına bir uyarı niteliğinde olan bu roman, klasik bir bilimkurgu okurunu her zaman tatmin etmese de, James Graham Ballard gibi bir yazarı okumadan da bilimkurgunun gerçek anlamıyla özümsenemeyecek olduğuna inananlardanım.
Keyifli okumalar.
“Söylemeye gerek yok, Çarpışma’nın görevi dikkatimizi çekmek, bizi, teknoloji manzarasının her köşesinden her geçen gün daha ikna edici bir biçimde çağıran zalim, erotik ve ışıltılı dünyaya karşı uyarmaktır.” – James Graham Ballard.