Supra: Bir Parçacık Sonsuzluk

Baştan söyleyelim: Taner Güler’in üst düzey fizik tartışmalarından beslenen ilk romanı, atom fiziğine de profesörlüğe de lanet eden bir bilim insanının maceralarını anlatıyor. Kitabı çoktan okumuş olanların bir an düşünüp içlerinden “Harbiden de öyle!” diye geçireceklerinden eminim. Bu denli ciddi ve varoluşsal düşüncelerin buluştuğu bir kitabı kolayca izah edebilmemin başka yolu yoktu.

Siz yine de benim mizahi yorumuma aldırış etmeyin. Bir Parçacık Sonsuzluk romanı yerli bilimkurgu edebiyatımızda eksikliğini çektiğimiz bir alanı dolduruyor. Daha önce hiçbir Türk yazardan fizik konularını ele alan bir bilimkurgu eseri okumamıştım. Elbette yazının devamında bazı eleştirilerim olacak ama Taner Güler’in anlattığı hikaye beni kendine bağladı ve karakterlerine karşı dostluk hisleri beslememe sebep oldu. Zaten bir yazarın başlıca görevi de bu olmalı. Bir romanı okuduktan sonra karakterlerini yitirdiğim bir arkadaşım gibi özlüyorsam, o kitabın yazarı öncelikli görevini yerine getirmiş demektir.

supra-2

Bir Parçacık Sonsuzluk, bir diğer adıyla Supra, benim gibi fizik bilgisi eğik-yatay atış formülleriyle sınırlı kalanlar için güncel bazı bilgiler içeren ilgi çekici bir eser. Bir gün etrafımda CERN’deki gelişmelerden bahseden insanlar olursa nötrino, üst evren gibi terimlerle sözlerimi süsleyerek sohbete iştirak edebileceğimi düşünüyorum. Bir Parçacık Sonsuzluk arka kapak yazısında vaat ettiğini kitabın neredeyse tamamı boyunca sağladığı için yüklendiği misyonu layıkıyla yerine getiriyor. Hikaye boyunca bazı teknik noktalarda aklıma yatmayan yanlar oldu ama sanırım bu kadar kusur bilimkurgunun doğasında var. Sizlere de tavsiyem, kitabı okurken yazarın teknik veya bilimsel hatalarını bulmaya çalışmadan okumanız. Bu gereksiz huydan kurtulduğunuzda kitap daha çok keyif veriyor. Aksi takdirde kendinizi atom fiziğine de, profesörlüğe de lanet ederken bulabilirsiniz.

Bu spolier’ı vermek zorundayım: BU KİTAPTA NIKOLA TESLA VAR!!! Hikayenin olmadık bir yerinde Tesla ile karşılaşmamız beni çok şaşırttı. İlk sayfalarda Yumurcak filmlerinde sadece bir dakikalığına görünen Ediz Hun gibi misafir sanatçı olacağını sandım ama baktım ki Nikola Tesla bayâ bayâ yardımcı karakter rolünde hikayeyi götürmeye başladı. Kitabı yayınlayan H20 Kitap ve Taner Güler‘in bu denli önemli bir kişiyi neden kapağa taşımadığını anlamadım. Tesla hayranı olan yüzlerce okuyucu sadece bu bilgi sayesinde kitaba ulaşmak isteyecektir.

supra-3

Açıkça belirtmek isterim ki, Tesla’yı ana kahramanın yoldaşı olarak okumak zevk verdi; ama keşke Tesla’nın politik görüşlerine, Edison ile çekişmesine ve insanlık hakkındaki radikal öngörülerine daha çok yer verilseydi. Bu şekilde okuyucu, Tesla ile daha da kaynaştırılabilirdi. Umarım bu noktalar üçlemenin devamındaki romanlarda bizleri kucaklar.

Supra, 256 sayfadan daha uzun olması gereken bir kitap. Ana karakterimiz Şafak’ın Alice Harikalar Diyarında misali yolculuklarla gittiği yerler çok daha ayrıntılı ve köklü bir şekilde hayal dünyamıza aktarılmalıydı. Bence kitap sözünü ettiğim eklemelerle daha zengin olurdu ve doğrusunu söylemek gerekirse, Japon aileyle ilgili bölümler hiç dikkatimi çekmedi. Ne yazık ki yazar bu bölümleri üçlemenin devamı için görev olarak yazmış, bizler de görev olarak okuduk.

Supra Bir Parçacık Sonsuzluk

Bu eserin Taner Güler’in ilk kitabı olduğunu göz önünde bulundurarak dilinin yetersiz olabileceğini düşünmüştüm. Ama daha ilk iki-üç sayfada beni bir güzel tokatlayıp yerime oturttu. Romanın başından sonuna kadar bize eşlik eden dil kabiliyeti, ifade zenginliği açısından oldukça güçlü. Anlatımda noksan veya rahatsız edici olarak gördüğüm birkaç alışkanlığa denk geldim, ama bunun dışında ifade ediş tarzı beklentimin üzerindeydi. Kuşku yok ki, Sayın Güler roman yazmaya niyet etmeden önce farklı kulvarlarda yazarlık yetisini bilemiş.

Anlatımda dikkatimi çeken bir başka hoşluk ise Sayın Güler’e mahsus olduğunu söyleyebileceğim anlık durum anlatımı. Yazar, hikayenin beklenmedik yerlerinde belki de iki saniyeyi geçmeyecek küçücük ayrıntıları bizlere hediye ediyor. İşaret ettiği ayrıntı belki bir mimik, küçük bir işaret veya sözü dahi edilmeyecek bir jest… Ama bu ayrıntılar hayal dünyamızdaki puslu köşeleri doldurarak, sahnelerin çözünürlüğünü arttırıyor. Ayarında tutmayı çok iyi bildiği bu eşsiz becerisinden ötürü kendisini tebrik ediyorum.

Sercan Leylek

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

Şahane Olabilecekken: World War Z

World War Z (Dünya Savaşı Z) başlayıp filmin yapımında emeği geçen 100-150 kadar şirketin logoları …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin