“Soylu bir alçaklıktı benimki ve özgürlüğüm beni doğrudan emredileni değil, yaratıldığımda bizzat istediğim şeyi yapmaya zorluyordu.”
Bilimkurgunun usta kalemlerinden Stanislaw Lem‘in öykülerinden oluşan bu derleme, 2001 yılında İletişim Yayınları tarafından basıldı. Hande Taylan çevirisiyle İngilizce’den dilimize aktarılan derlemede 14 kısa öykü bulunuyor. Lem’in 1971 ile 1976 yılları arasında kaleme aldığı bu öyküler belirli bir tema çerçevesinde bir araya toplanmış. Tıpkı Isaac Asimov’un “Ben Robot”unda olduğu gibi robot öykülerinden oluşan bu antolojinin ilk yayımlanma tarihi ise 1977. Ben Robot’tan tam 27 sene sonra yayımlanan Ölümlü Makineler tema olarak Asimov’un öykülerine benzese de, biçim ve anlatım olarak farklılık gösteriyorlar.
Lem’in robot öyküleri Asimov’unkilere nazaran daha yüksek dozda mizah içeriyor. Romanlarında da her daim mizahı bilimkurgu içinde bir sos olarak kullanan Lem’in robotları, robot yasalarıyla üretilmedikleri için elbette sorunları da daha büyük olabiliyor. İlk etapta öykülerin birçoğu Orta Çağ’da geçiyormuş gibi hissedilse de, okumaya devam ettikçe her birinin bir robot uygarlığı olduğunu anlayabiliyoruz.
Ünlü romanı Siberya’da geçen bir öykünün yanı sıra, en sevilen kahramanı Ijon Tichy’nin başrolde olduğu bir öyküye de rastladığımız bu seçkide birçok konu üzerinde kalem oynatıyor Lem. Evrenin nasıl oluştuğundan robot ve insan arasındaki av avcı ilişkisine, bir robotun kendini ve dünyayı tanıma aşamasından robotlar arasındaki dostluklara, savaş yanlısı olmanın sonuçlarından akıl hastanesinde tedavi gören bozuk robotlara dek pek çok farklı alanda güldüren, güldürürken de düşündüren hikayeleriyle bilimkurgu okurlarını memnun etmeyi başarıyor.
Kitaptaki öyküleri derleyen Michael Kandel ise Lem hakkında şu sözleri sarf ediyor: “Ölümlü Makineler’e güneşi de gölgeyi de katmaya çalıştım. Lem çok eğlencelidir, ama bir öyküyü hüzünlü bir tonda anlatmasını da bilir.”
Orta Çağ havasına özgü kral ve kraliçe gibi unsurlarla robot, akıllı makine, bilim insanı gibi fütüristik temaları ustaca harmanlayan Lem ortaya birbirinden eğlenceli tam 14 öykü çıkarıyor.
1. Üç Elektroşövalye
Pirinç, Demir ve Kuvars isimli üç elektroşövalyenin buzlarla dolu bir gezegende yaşadıklarının anlatıldığı öykü, güç savaşlarına ev sahipliği yapıyor. Buzkara isimli gezegende Buzadamlar yaşamaktadır. En bilge Buzadam Baryon, gezegeni istilaya gelen elektroşövalyeye karşı mücadeleye girişir.
2. Uranyum Kulaklıklar:
Görevi, karanlığı yok etmek ve yıldızları aydınlatmak olan bir kozmogon mühendis Aktinurya isimli bir gezegene denk gelir. Palatiniidler’in yaşadığı bu gezegenin kralı ise devasa cüsseli Arkitoryus’tur. Aç gözlü kral halkına yeni bir vergi koyarken gezegenin genç mucidi Piron ise robot kozmogonla iletişime geçer.
3. Bir Solukyüzlü Katleden Erg’in Öyküsü:
Garip nesneleri seven Kral Boludar, bir gün sarayına gelen Holozon adlı bir elektrobilgenin sözüne kanar. Homos Antropos isimli ender rastlanan bir yaratığı yakalama ve saraya getirme sözü verir. Kralın kızının bu canlıyla konuşur ve iyi niyetinin kurbanı olur. Kral Boludar bütün ülkede seferberlik ilan eder.
4. İki Canavar:
Altı yıldızlı bir sistemde sonuncu yıldızın etrafından dönen volkanik kayalardan oluşan bir gezegen vardır. Yüzyıllar öncesinden kalan bir asa üzerinde yazan yazıların okunmasının ardından ortaya çıkan bilinmedik bir yaratık endişe yaratır. Yaratığa karşı savaşmak üzere elektroşövalyeler kahramanlığa soyunur.
5. Beyaz Ölüm:
Aragna gezegeni ihtişam ve geometriden hoşlanan Enteritler’in evidir. Bir grup enterit gezegenin dış yüzeyine çıktıklarından dev bir uzay gemisi ile karşılaşır. Yapılan araştırmalar sonucunda bu geminin kapının bir sözcük ile açıldığı sonucuna varılır. O kelime “intikam”dır.
6. Mikroks ile Dev Evreni Nasıl Genişlettiler:
Evrenin milyarlarca yıldır genişlemekte olduğu teorisinden yola çıkılan öyküde bu durumun nasıl meydana geldiği esprili bir dille anlatılıyor. Şimdiki evrenden önceki evrende yaşayan iki inşaat işçisi Mikroks ile Dev’in yaşadığı olaylar evrenin genişlemesine sebebiyet verir.
“Ancak, bir olayın önemini sadece büyüklük belirleyemez. Bir ahmağın küçük bir kağıda yazdıklarını büyük bir ovaya yazsanız, yazdıkları büyük şeyler mi olur?”
7. Ejderhayla Savaşan Bilgisayarın Öyküsü:
Siberya’nın yöneticisi Kral Poleander Partobon savaşa düşkünlüğüyle bilinen biridir. Akıllı robotlarla dolu Siberya’ya hiç kimse saldırıda bulunmadığı için bu durumdan hoşnutsuz olan Kral Partobon yapay savaşlar planlayıp her seferinde kazanarak kendini tatmin eder. Bir süre sonra bu durumdan da sıkılan Kral, Ay’da savaş senaryoları kurmaya başlar ve dev bir bilgisayarı Ay’a gönderir.Ay’a gönderdiği telgraflardan biri ise bilgisayar tarafından yanlış anlaşılır.
8. Kral Hidrops’un Danışmanları:
Okyanusun derinliklerini metal krallığı için ehlileştiren yıldız kabilesi Argonoutlar’ın kralı Hidrops, su altındaki Aquenon Krallığı’nda 4 bakanını odasına çağırarak siyasi gelişmelerden haberdar eder. Diyoptrikus, Minogar, Filonot ve Amasid adlı bakanlarından kendisi için bir oğul yaratmalarını söyler. Bakanlar bir yandan kendi aralarındaki anlaşmazlıklarla uğraşırken bir yandan da kralın isteğini yerine getirmeye çalışırlar. Oğul yaratıldığında taç giyme töreni de gerçekleştirilecektir.
9. Otomateus’un Arkadaşı:
Uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmayı düşünen bir robot, kaşifinin tavsiyesiyle bir elektrikli arkadaş edinmeye karar verir. Kulağa takılan bir granül olan bu küçük alet zor anlarda sahibine rehberlik ve arkadaşlık eder. Alfred adını verdiği elektrikli arkadaşıyla bir adaya düşen Otomateus’un kaderi şansa bağlıdır.
10. Kral Globares ve Bilgeler:
En büyük bilgelerini günün birinde huzuruna çağıran Kral Globares onlardan kendisine bir öykü anlatmasını ve bunun sonucunda şaşırmak, eğlenmek ve heyecanlanmak ister. İstekleri karşılanmadığı taktirde ise hepsini ölümle tehdit eder.
“Gerçeklik, varmış gibi görünebilir; rüyalar da böyledir. Ama gerçekliğin hipotezi gereksizdir. O halde rüya da vardır.”
11. Kral Gnuff’ın Öyküsü:
Babası Heliksander’in ölümünden sonra tahta geçen Gnuff korkak biridir. Akrabalarının tahtını ele geçirmesinden korkan Gnuff, bunun için bir dizi önlem alır. Fal makinasının ortaya çıkardığı kehanet onu bir hayli endişelendirir.
12. Dr. Viliperdiyus’un Sanatoryumu:
Lem’in en meşhur karakteri Ijon Tichy’e ev sahipliği yapan bu öyküde Tichy robotlar için çıkan “Otomat Rehberi” isimli gazetede bir ilana rastlar ve aklına gelen şeyi hemen yapmakla ünlü biri olduğu için robotlar için işlem gören psikolojik vakalar hastanesine gider. Orada karşılaştığı robotlarla çeşitli etkileşimlerde bulunan Tichy’nin amacı Dr. Viliperdiyus ile görüşmektir.
13. Av
Diğer öykülere nazaran biraz daha hüzünlü bir havada geçen öyküde bir görev neticesiyle kendisini Mars’ta bulan Pirx isimli bir robotun yaşadıkları anlatılıyor. Kreo ismiyle bilinen başka model bir robotun taşkınlık yapması ve ortalığı birbirine katması sonucu tüm birlikler seferber olur ve bir yakalama planı üzerinde çalışırlar.
14. Maske:
Kitaptaki en karmaşık ve en uzun öyküde bir kraliçenin çoklu yaşamına konuk oluyoruz. Sayfalar belirsiz bir havada akıp giderken, kraliçenin birbiri içine geçen ilginç duygularını çözümlemeye çalışıyoruz. Fakat dikkatli okunduğunda aslında her öyküde olduğu gibi bu öyküde de bir robotun varlığından haberdar oluyoruz. Lem finalde öyküsünü güzel bir şekilde bitirmeyi de başarıyor.
“Çünkü akılsızlık her yerdedir! Ama onun her yerde oluşu, bizi onunla alay etmeye, ona mesafeyle bakıp gülmeye çağırıyor.”