tevfik uyar tek_kisilik_firar

Şaşırtan Sonlarıyla Tek Kişilik Firar

Ülkemizin genç bilimkurgu yazarlarından olan Tevfik Uyar’ın Tek Kişilik Firar kitabı, on iki adet öykünün bir araya gelmesiyle oluşuyor. Kitabı okurken kendinizi hayrete düşmüş olarak bulabilirsiniz. Yazarlık ve çevirmenlik de yapan Tevfik Uyar, gerçek mesleği olan mühendisliğin yanı sıra akademik çalışmalarını da sürdürüyor. Gelin, Tek Kişilik Firar kitabına öyküler üzerinden bakalım:

“Birlikte intihara karar veren çiftten, son anda birinin vazgeçmesidir Tek Kişilik Firar”

Zamanda yolculuk, bilimkurgu edebiyatının en önemli malzemelerinden biri. Hikayelerde zaman yolcusunun olmazsa olmazı bir makinedir ve bu makineyle geleceğe ya da geçmişe yapılan ziyaretler ile yaşanacak maceranın keyfini süreriz. Zaman fikriyle Tevfik Uyar, öyküsünde yeni bir fikirle ortaya çıkıp, eserin bilimkurgu niteliği taşıyabilmesi için en önemli kuralın altını çiziyor. Yazar; okuyucuyu zamanda yolculuğun yapılabilmesi için herhangi bir makineye ihtiyaç duyulmadığının olabilirliğine uyandırdığında, okuyucunun zihninde sarsıcı bir şokla düşünce mekanizmasını çalıştırmakla beraber başka fikirlerin ortaya çıkmasına da sebep oluyor. Zaman Fikri’nin kurgusu, her ne kadar zamanda yolculuk minvalindeyse de, post apokaliptik bir son; düşüncelerinize yeni soru işaretleri ekleyecektir.

underwater

İnsanlığın gelişmişliğini, teknolojik gelişmeye denk tuttuğumuz doğrudur. Elbette yanlış bir ifade; en azından kültür, bu ifadenin neresinde yer alıyor? Gelişmişlikle ilgili konuşulması gereken başlıkların sayısı epeyce çok olduğu için az önce sorduğum soruya cevap aramıyorum. Güncel dünyamıza kafamızı kaldırıp şöyle bir bakınırsak, hayalini dahi kurmakta zorlandığımız işleri başarmış olduğumuzu anlarız: Dünya atmosferinin dışına çıktık, Mars’a araç gönderdik, her yerden ulaşılabilir hale geldik… Tevfik Uyar, Yüz Elli’de tam da bundan bahsetmiş: Teknolojik olarak gelişmişlikte bu noktadayken, her şeyin yalan olduğundan.

Metropol şehirlerin önemli sorunlarından bazıları ortaktır ve bunlardan biri de trafiktir. Ancak bu trafik tüm Dünya’da saldırı olarak planlanırsa ve bu plan gerçekleşirse, ortaya çıkacak kargaşa, yaşanılması zor hayatları da beraberinde getiriyor. Bilimkurguda önemli bir yere sahip olan uzaylı saldırısını esprili bir dille ele alan yazar, Minibüs Klonu’nda okuyucuya hoş anlar vaat ediyor. Öte yandan en güzel duygulardan biri de aşktır. Uzak bir gelecekte hala Dünya dışı yaşam arama görevi olan büyük bir uzay aracında yaşanan aşkın anlatıldığı hikayede; gelişen olaylarla beraber yalanın, suçluluk duygusunun, güvensizliğin, paranoyanın ve vicdan sorgulamasının sonuçlarının kaynağı ilk anlarda veriliyor: Yasak aşk. Şaşırtıcı bir sonla biten Galaktik Tiyatro’dan etkilenmemek elde değil.

“Birlikte intihara karar veren çiftten son anda birinin vazgeçmesi, ama kafasına sıkan diğerini durdurmamasının hikayesidir.”  Tek Kişilik Firar.

Aşkın ne kadar tehlikeli olduğu gerçeğini, uzaylılar Dünya’yı ele geçirse de değiştirmez. Arkadaşlık, dostluk çok güzeller ama mevzu hayatta kalmak olunca her şey değişebilir. Dünyalar Savaşı kıvamında olmuş, ancak bir de kediler var Fırıldak’ta. Sosyal medyanın çeşitliliği içinde yaşadığımız günümüzde, internet algısı oldukça değişmiştir. İnsanların sürekli sosyal medya platformlarından yayım yapmaları, -Black Mirror gibi distopik dizilerde konu edilmişti- günümüz dünyasına da gönderme yapan Çelınçbuk’u düşünmeye iten bir öykü yapmış.

Bir gece, hiç tanımadığı birinin evine gelmesi ile başlayan olaylar, daha doğrusu sohbet; saklayamadıkları sırlarını salık vermelerinin üzerine daha da ilginç bir hal alıyor. Sırlardan birinin Dünya’nın sonu olması ise Tanrı Misafiri’ni ilginç kılmış. Yaşayan son insanın ölmesiyle beraber Dünya, artık bilinç kazanmış yapay zekaların dünyasıdır. İnsan neslinin sonlanması demek insanlığın sonu değildir ve Miras’ı sarsıcı yapan da budur.

Güzel bir fikir üzerinde yapılandırılmış zaman yolculuğu, maalesef hayatı da güzelleştirmiyor. Sürekli tekrarlanan bu zaman yolculuklarının sonunda, gerçekten Hayat Boktan‘mış. Apokaliptik bir hikayesi olan Dört’te; hayatta kalma mücadelesiyle beraber Dünya’nın bu hale nasıl geldiğine dair ip uçları da yakalanabilir.

Son Mektup, bildiğiniz aşk mektubu…

Anlatımdaki sadelik ve espri, okuyucuya güzel anlar yaşatacaktır. Her öykü tek başına, zekice kurgulanmış. Hatta kitabı eşim benden önce okumuştu ve bitirdiği günün akşamında üzerinde konuşmuştuk. Birkaç öykünün romanlaşması gerektiğini düşünen eşime ben de katılıyorum ve Tevfik Uyar’ın bundan sonraki çalışmalarına da iyi dileklerimi sunuyorum.

Hazırlayan: Taner Güler

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

ikinci insanlik

Yapay Zekâya Karşı Gelmek: İkinci İnsanlık

“Belki de insan olmak tam da bundan ibaretti: ötekilerle aynı ama benzersiz olabilmek, herkes gibi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et