Muazzam Bir Spekülatif Kurgu: 2312

Theseus büyük bir zaferle Girit’ten döndüğünde, hatıra olarak gemisi Atina’da uzun süre muhafaza edilir. Ancak zaman geçtikçe geminin tahtaları çürümeye başlar ve eskileri yenileriyle değiştirilir. Günün birinde bakılır ki; geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz ve bu durum, filozofları tarih boyunca meşgul eden bir paradoks konusu olur: Gemi hala Theseus’un gemisi mi, yoksa başka bir gemi mi? Elbette bu sorunun bir cevabı var ve bu yüzden paradoks konusu olmaktan çıkmıştır ancak, hala Theseus’un Gemisi Paradoksu olarak anılan bu soruya benzer olarak Isaac Asimov da kayıtsız kalmamıştır: Robot R. Daneel Olivaw; binlerce yıllık ömrü boyunca tüm parçalarının zamanla değiştiğini ve zamanla değişmedik hiçbir parçası kalmadığını, 1986 yılında yazılan Vakıf ve Dünya romanında söylemiştir. Kim Stanley Robinson, bu soruyu sorarak ya da karakterlerinden birine söyleterek olmasa dahi, 2312 kitabında teknolojik modifikasyonlarla bu paradoksal düşüncenin varlığını hissettirmektedir.

Ülkemizde Mars Üçlemesi, özellikle bunların içinde Kızıl Mars kitabı ile bilinen Kim Stanley Robinson’un 2312 kitabını, “Türkçeye Çevrilmesi Gereken 5 Bilimkurgu Romanı” başlıklı yazımızda; dilimize çevrilmesi gerektiğini düşündüğümüz bilimkurgu eserleri arasında yer vermiştik. M. İhsan Tatari çevirisi ile 2312 kitabı, İthaki Yayınları’ndan ilk baskısını 2016 yılının Ekim ayında yapmıştır.

Kim Stanley Robinson

Yazar, kitabını yazdığı yıl olan 2012’den 300 yıl sonrasında yaşanan olayları anlatıyor. İnsanlar artık Güneş Sisteminin gezegenlerinden tutun da uydularına kadar ve hatta asteroitlerine varıncaya dek gözünü kestirdiği her noktasını dünyalılaştırmıştır. Mars ve Venüs gezegenlerinin neredeyse her yerinde yaşanabilirken, diğer gezegenlerde ise bu durum belli noktaları için geçerlidir. Tıpkı, Güneş’in kavurucu etkilerinden kaçmak için raylar üzerinde Merkür’ün çevresini dolanan Tanyeri şehri gibi. Asteroitlerin genelde içleri oyularak oluşturulan boşlukta -bir borunun içini düşünebilirsiniz- kurulan mekanik sistem, asteroitin iç cidarında dönerek yer çekimi sorunu çözülüyor. Dünyalılaştırılan bir asteroitin içinde yukarıya baktığınızda göreceğiniz şey; tasarımına göre evler, tarlalar ya da göletler olabiliyor. Tabi ki, her asteroit insanların yaşam alanı olarak tasarlanmamış: Birçoğu Dünya’da soyu tükenmekte olan ya da tükenmiş canlı türlerine ev sahipliği yapıyor.

Dünyalılaştırılmış gök cisimlerinin bir başka görevlerinin daha olduğunu öğreniyoruz. O da, yolculuklar arasında durak vazifesi görmeleridir. Örneğin Merkür’den Satürn’ün en büyük uydusu Titan’a gitmek için birkaç asteroitte günler hatta haftalarca konaklamak gerekiyor. Her ne kadar gelişmiş uzay araçlarına sahip olsalar da ulaşım konusunda asteroitlerin Güneş etrafındaki dönüş hızlarından yararlanmak oldukça mantıklı görünüyor. Yazar Robinson, bu uzun süreli konaklamalarda karşılaştığımız çok küçük bir ayrıntıyı okuyucuya hediye etmiş. Güneş Sistemindeki statüleri ne olursa olsun, konaklayan insanlar o yerin gündelik işlerinde çalışıyorlar. Duruma göre bir çiftçi ya da bir garson olarak komün hayatın içinde rol alıyorlar. Bu gösteriyor ki, insanlar teknolojide oldukça ilerlemişler. Tam bu noktada 2312’nin çok güçlü bir kitap olduğunu anlıyoruz.

2312art

Yazar Robinson, teknolojinin 300 yıllık sürecine değinmeden hikayesini pekâlâ anlatabilirdi ama spekülatif kurgusunu burada ön plana çıkararak fikirleriyle okuyucuyu sarsacaktır. Uzun Postmodern Devir olarak anlatılan bu 300 yıllık süreç, 6 döneme ayrılmış: 2005’ten 2060’a kadar süren Duraksama Devri, 2060’tan 2130’a kadar süren Kriz devri, 2130’dan 2160’a kadar süren Geri Dönüş Devri, 2160’tan 2220’ye kadar Hızlanma Devri, 2220’den 2270’e kadar Yavaşlama Devri ve 2270’ten 2320’ye kadar Balkanlaşma Devri. Her şey çok güzel değildi. Devirlerin çoğunda çok acılar yaşanmış.

Kitap, Merkür’ün Tanyeri şehrinde lider bir kimliği olan Alex adındaki bir kadının ölümündeki soru işaretleriyle başlıyor. Bu soru işaretlerinin çözümü noktasında gelişen olayların minvalinde; Alex’in torunu Swan, Satürn’ün Titan uydusunun diplomatlarından Wahram ve Müfettiş Genette yer alıyor. Swan, Alex’in ölümünden duyduğu derin üzüntüsüne rağmen yaptığı yolculuklarla olayların içinde kalan en önemli karakter olarak ön plana çıkıyor. Özellikle Wahram, entelektüel birikimiyle beraber Swan’la birlikte olayların içinde kalmaya çalışırken, Swan’ın hayatını kurtaracak kadar önemli bir karakter olduğunu da gösteriyor. Müfettiş Genette’in olaylardaki küçük ama çözümleyici dokunuşlarını kitabın sonuna kadar takip ederken, bir aşk hikayesinin nasıl doğduğunu ve finale etkisini, küçük tebessüm mimikleriyle karşılayabilirsiniz.

Yazar Robinson, 2312’de günümüzün popüler konularından da olan yapay zekaların (yz) gelişimini, gücünü ve bağımlılıklarını aktarırken hem hayretler içerisinde kalabilirsiniz hem de düşünecek birçok enstrümana sahip olabilirsiniz. Kişisel kubiler (kişiye ait yz) vücutların tamamen bir parçası oluyorlar ve kuantum bilgisayarların yapay zekalarından oldukça ilerideler. Okuyucu; “Güneş Sisteminin her noktasında var olan insan mı, yoksa bir yapay zekâ olan kubiler mi?” sorularıyla muhatap olacaktır.

Dünya dışında yaşayan insanlar, Dünya’da yaşayan insanlar tarafından pek iyi gözle bakılmazken Dünya dışı deneyimi çoğunlukla Dünyadakiler de yaşamak istiyor. Yaşam süreleri, gelişen teknolojinin sihirli dokunuşlarıyla 200 ile 500 yıllara kadar çıkan ve çoğunlukla erdişi olan Dünya dışında yaşayanlar, farklı bir insan türü haline gelmiştir: Theseus’un Gemisi iş başında! Alex, Swan, Wahram ve Genette gibi bu insanlar, cinsiyetlerinin belirgin özellikleri ön plana çıksa da tıpkı Wahram gibi hem anne hem de baba olabiliyorlarken; ya karı ya da koca ve aynı zamanda, hem karı hem de koca olabiliyorlar. Dünyalılaştırılmış gök cisimleri arasındaki politik çekişmeler günümüz dünyasına ne kadar çok benziyorsa, cinsiyet ve insan davranışlarının sıradanlığı da günümüz dünyasıyla bir o kadar çelişik olduğu anlaşılacaktır.

Kitabı bitirdiğinizde; Nebula En İyi Roman Ödülü, Hugo En İyi Roman Ödülü Adayı, Locus En İyi Bilimkurgu Roman Ödülü Adayı ve Robert A. Heinlein Ödülü nişanlarını kitap kapağında gördüğünüzde, “hak etmiş” diyeceğiniz bir kitap 2312. Bunu demenizin bir sebebi daha olacaktır, o da, çevirisiyle 2312’nin Türkçe’ye kazandırılmasını sağlayan M. İhsan Tatari’dir. Bilimkurgu türünün bilgi birikimiyle beraber “çn” dipnotu olarak verdiği bilgilerin sayısını görünce, gözlerinize inanamayabilirsiniz. Çevirmen notlarının verilmesi zaman ve araştırmayı gerektirdiğinden bu işin çok zor süreçleri olduğunu da anlıyoruz. “Ah, bu ne?” dediğiniz anda yapılan bilgilendirmelerle ve dilin akıcılığıyla M. İhsan Tatari, muhteşem bir iş çıkarmış.

Kim Stanley Robinson, bir sonraki kitabı olan New York 2140, orijinal dilinde 14 Mart 2017 tarihinde raflarda olacakmış. 2312 kitabında Geri Dönüş Devrine denk düşüyor. Merakla bekliyoruz.

Hazırlayan: Taner Güler

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

ara istasyon kitap kapak

Uzaylıların Dinlenme Noktası: Ara İstasyon

Bilimkurgu, genel itibariyle gönlü bol bir tür. Alıcısını, işlediği alt türlerle beraber cezbetmesini çok iyi …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin