Bilimkurgu çevrelerinde insanların iklim-kurgu (cli-fi) hakkında konuştuğunu duydunuz ama yine de bunun ne anlama geldiğinden pek emin değil misiniz? Öyleyse lütfen okumaya devam edin.
Hatırlarsanız Donald Trump, küresel ısınmanın ABD endüstrisini rekabet dışı bırakmak için Çinliler tarafından uydurulmuş bir kavram olduğuna dair bir tweet atmıştı. Burada durup biraz gülelim. Sonra yeniden ciddiyetimizi takınalım. Çünkü – bugün hâlâ – küresel ısınmanın bir yalandan ibaret olduğunu düşünen tek kişi Trump değil. Fakat neyse ki bilimsel araştırmalar ve çalışmalara Trump ve onun gibi “düşünen” insanların inançları yön vermiyor. Zira bilim insanları 1800’lerden beri sera etkisi ve küresel ısınma üzerine harıl harıl çalışıyorlar. 1896 yılında, İsveçli kimyager Svante Arrheniussome, insan yapımı buluşlar ve teknolojinin gezegenin ısınmasına katkıda bulunduğu sonucuna varan ilk bilim insanıydı. 1975 yılında ise oşinograf Wallace Smith Broecker, nihayet “küresel ısınma” terimini ortaya attı. Bu yıldan itibaren küresel ısınma konusu, uluslararası bir mesele olarak tartışılmaya başlandı. Günümüzde ise bütün iklimbilimciler küresel ısınma konusunda hemfikirdirler.
Elbette hepimizi ilgilendiren bu küresel sorun üzerine yazarların da söyleyecek sözleri vardı. Yazarlar, küresel ısınmanın olası sonuçlarını hayal ederek, en nihayetinde gezegenimize neler olabileceğine dair kurgusal değerlendirmelerle bu tartışmada yerlerini aldılar. Ve elbette, vatandaşlar da küresel ısınmanın ne olduğuna (ya da hiç de öyle bir şey olmadığına) dair görüşlerini Twitter’da yayımlamaya devam ediyorlar. Söylemiştik; Trump yalnız değil.
Siyaseti bir yana bırakıp işin edebi yönüne dönelim. İnsanlar yıllardır iklim değişikliği üzerine hikâyeler, romanlar ve film senaryoları yazıyor olmalarına rağmen, iklim değişikliği üzerine yapılan kurgular bir tür ismi altında toplanmamıştı. 2000’lerin sonlarına doğru, gazeteci Dan Bloom, bu türden kurguları sınıflandırmak adına bir terim icat etti. Bu terim, Climate Fiction’ın (İklim Kurgu) kısaltılmasıyla elde edilen Cli-Fi idi. Meraklısı için Dan Bloom’un Cli-Fi.net isminde bir web sitesi de mevcut. İklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkileriyle ilgilenen bu edebiyat türü, ismiyle “bilimkurgu” (Sci-Fi) terimine gönderme yapmaktadır. Ancak bilimkurgudan ayrıldığı bir yer vardır: Cli-Fi anlatıları spekülatif olmak zorunda değildir; hikaye zamanı günümüz ya da yakın geleceğimiz olabilir. Şimdi türün en iyi örneklerinden birkaç tanesine bakalım…
American War – Omar El-Akkad
Mısırlı-Kanadalı romancı ve gazeteci Omar El-Akkad’ın romanı American War, iklim değişikliği ve kaynakların tükenmesi sonucu, fosil yakıtların kullanımıyla ikinci bir iç savaşa sürüklenen Amerika’nın yakın geleceğine odaklanır.
Kitabın ilk sayfasında, geleceğin Amerika Birleşik Devletleri haritası okuyucuyu karşılar. Bu kurgusal haritada, Kaliforniya ve Meksika’nın büyük bölümü sular altında kalmış, Florida ise tamamen ortadan kaybolmuştur. Küresel ısınma, etkisini en korkunç şekilde gösterip yaşam alanlarının çoğunu yok ettikten sonra, Amerika ayakta kalmak için ne yapacaktır? Bu sorunun cevabını merak eden ve iklim-kurguyla tanışmak isteyenler, Akkad’ın 2017 yılında yayımlanan bu ilk romanıyla işe başlayabilirler.
DelliAddem (Maddaddam) Üçlemesi – Margaret Atwood
Margaret Atwood’un bu üçlemesi – kitapların sırası şöyle: Antilop ve Flurya, Tufan Zamanı, DelliAddem – hem “bilimkurgu çok sıkıcı ya” diyenler için hem de Cli-Fi ile tanışmak isteyenler için mükemmel bir seri. DelliAddem üçlemesinin dünyası, kapitalizmin en yıkıcı seviyelerine ulaştığı, genetik mühendisliğinin akıl almaz derecede ilerlediği, küresel ısınma, nüfus sorunu ve salgınların insanlığın belini büktüğü bir dünyadır. Salgın sonrası gezegende hayatta kalmak için savaşan sadece birkaç insan kalmıştır.
Atwood, bu insanların hayatta kalma mücadelelerini anlatırken geriye dönüşlerle işlerin nasıl buralara geldiğini de gösterir. Özetlemeye çalıştığımıza Atwood’un yarattığı dünya oldukça karamsar ve bunaltıcı görünüyor olsa da Atwood’un derinlikli karakterleri ve yer yer mizahla süslenmiş muhteşem üslubu, bizi hikâyenin gerçekliğine inandırarak o gerçeklikte tutar. Küresel ısınma sonrası gezegenimizin geleceğini konu alan birçok kurgusal eser gibi, bu romanların dünyası da “hem fazlasıyla tanıdık hem de hayalimizin ötesinde bir yakın gelecek” resmi çizer. Margaret Atwood’u daha önce hiç okumadıysanız bu seriyi şiddetle tavsiye ederiz.
Clade – James Bradley
Avustralyalı romancı ve eleştirmen James Bradley’nin 2015 yılında romanı, küresel ısınma sonucu kökten değişen dünyamızda bir ailenin hikâyesine odaklanıyor. Kitabın ismi olan “Clade” bir biyoloji terimine atıfta bulunuyor. Clade, “ortak bir atanın neslinden geldikleri için beraber sınıflandırılan organizmalar grubu” anlamına geliyor ki bu da okuyacağımız hikâyeyi tam anlamıyla karşılayan bir isim. Çünkü Bradley’nin karakterleri, aynı atadan gelen insanlar.
Hikâye günümüzde, sıradan bir aile hikâyesi gibi başlıyor. Geri planda iklim değişikliği dünyayı kasıp kavururken biz de bu ailenin nesillerini geleceğe doğru takip ediyor ve her yeni bölümde ailenin bir sonraki nesliyle, aynı zamanda dünyanın yaşadığı bir sonraki iklim sorunuyla tanışıyoruz. Kısacası roman, büyütecini iklim krizinin insan yaşamı üzerindeki etkilerine tutuyor. Şayet sert bilimkurgudan çok karakter gelişimine odaklanan bir iklimkurgu okumak istiyorsanız, bu kitabı tercih edebilirsiniz.
Orleans – Sherri L. Smith
Flygirl romanıyla, Amerikan Kütüphane Derneği’nden 2010 Genç Yetişkinler için En İyi Kitap ödülünü alan Amerikalı spekülatif kurgu yazarı Sherri L. Smith, 2013 yılında yayımlanan Orleans isimli Cli-Fi romanıyla, gerçekleşme olasılığı oldukça mümkün bir gelecek resmi çiziyor.
Yakın gelecekte geçen hikâyede, Amerika Birleşik Devletleri’nin Körfez Kıyısı korkunç kasırgalarla harap hale geliyor. Bölge, yıkıcı kasırgalar ve daha da yıkıcı olan Delta ateşi isimli salgından sonra karantinaya alınıyor. Öyle ki dünyanın geri kalanı, Delta’daki nüfusun yok olmaya doğru gittiğine inanıyor. Kahramanımız Fen de la Guerre ise Orleans’ın çorak topraklarında, bir O-Pozitif Kan Kabilesi ile hayatta kalmaya çalışıyor. Körfez Kıyısı’nın kasırgalarla dolu geçmişine bakıldığında, bu romanda tasvir edilen gelecek dünyası, korkutucu bir şekilde mümkün görünüyor…
Odds Against Tomorrow – Nathaniel Rich
Nathaniel Rich’in Odds Against Tomorrow romanında şirketler – her zaman oldukları gibi – doğa ile kafa kafaya mücadele içindedirler. Şirketleri yaklaşan iklim felaketlerinin etkilerinden korumak için kurulmuş bir sigorta acentesi ile çalışan matematikçi Mitchell Zukor, araştırmaları sırasında edindiği bilgilerden sonra en kötü doğal afet senaryolarına karşı takıntılı hale gelir. Kıyamet günüyle ilgili tahminlerinden biri gerçekleştiğindeyse Mitchell, Manhattan’ın yıkımını öngördüğü için medyada büyük bir sansasyona sebep olur…
Buraya kadar Cli-Fi türünde romanlardan bahsettik. Fakat romanlar elbette iklim-kurguyla ilgilenen tek eserler değiller. Solarpunk konusunda da bahsettiğimiz gibi, bu tür için de en iyi örnekleri kısa öykülerde bulabilirsiniz. Öncelikle, Nnedi Okorafor’un “Spider the Artist” öyküsünü önerebiliriz.
Daha fazla Cli-Fi öyküsü okumak isteyenler için şu iki koleksiyondan bahsedebiliriz:
Some Possible Solutions – Helen Phillips
Helen Phillips’in bu kısa öykü derlemesi, 2017 yılında John Gardner Kurgu Kitap Ödülü’ne layık görülmüştür. Derlemedeki öykülerin çoğu, iklim değişikliğinin sonuçlarıyla yüzleşen spekülatif ve tuhaf dünyalarda geçer. İşin aslı, bu öykülerdeki dünyaların çoğu bildiğimiz Dünya bile olmayabilir.
Ancak Phillips’in öyküleri şu düşünceye odaklanır: Çevresel kirliliğin ve sınıfsal ayrımcılığın – bu yer ister gezegenimiz isterse benzer bir yer olsun – değişen iklimle doğrudan bağlantısı vardır. Biraz “tuhaf” kurgu seven bilimkurgu hayranlarının bu öykü derlemesine bir bakmalarını öneririz.
Disasters in The First World – Olivia Clare
Bu kitap, daha çok şiirleriyle bilinen yazar Olivia Clare’in ilk kısa öykü derlemesi. Derlemedeki öykülerin tamamı doğrudan doğal afetlerle ilgili değil; bahsedilen felaketlerden bazıları daha kişisel ve duygusal felaketler. Ancak bu derlemede “çevresel ve insan kaynaklı felaketler” hakkında da birkaç öykü var.
Örneğin, öykülerden biri, içme suyunun uyuşturucudan daha pahalı olduğu bir Las Vegas geleceğinden bahsediyor. 2014 yılında O’Henry ödülü kazanan öyküsü Pétur’da ise yaşlı bir anne ve oğlu, Eyjafjallajokull’da bir volkanik patlamayla karşı karşıya kalıyorlar. Bu öyküyü şuradan okuyabilirsiniz.
Son olarak, “iklim değişikliğine karşı bireysel olarak ne yapabilirim?” diye merak ediyorsanız da şuraya bakabilirsiniz:
Yeni yılda herkese iklim değişikliği konusunda biraz daha fazla farkındalık dileriz. İyi yıllar!