Normalde bir bilimkurgu eseri insan bakış açısından ya da en azından insansı bir varlığın bakış açısından yazılır ve bütün olaylar insani algılarla aktarılır. Peki bilimkurgu gibi engin bir kavramı insan algılarına sıkıştırmak zorunda mıyız? Daha önce insani algıları aşmayı kimse denedi mi?
Mesela uzaylı bir varlığın bakış açısından yazılmış, insani algılardan kurtulmuş, rüyayı andıran biçimde ve saykodelik eserler yok mu? Elbette var. O hâlde gelin, bu sıra dışı bilimkurgu romanlarından altı tanesine bir göz atalım…
A Fire Upon The Deep – Vernor Vinge
Eğer insanların sesine dahi katlanamayan bir merdümgirizseniz bu kitap tam size göre, çünkü içinde neredeyse hiç insan yok. Gerçi bu, insansız bir ortamda rahat nefes alabileceğiniz anlamına gelmiyor, çünkü kitap uzaylı türleri arasındaki bir ölüm kalım savaşını konu alıyor, üstelik merkezde bir insan ailesi var. Olaylara, insan-harici varlıkların bakış açısından yaklaşıyoruz.
Hugo ödülü kazanmış romanda, üstün bir tür artık bedensel varoluşun ötesine geçmiş ve “aşağı” türlere karşı bir savaş başlatmıştır. Roman, bu “aşağı” türlere ve onların hayatta kalma mücadelelerinin anahtarı olan bir insan ailesini kurtarma çabalarına odaklanıyor.
Phlebas’ı Hatırla – Iain M. Banks
Bu romanda da yıldızları çalkalayan bir savaş anlatılıyor. İki uzaylı tür birbirini yok etmek için ellerinden geleni ardına koymuyor. Savaştan dolayı milyarlarca varlık ölüyor ve taraflar kesin üstünlük kazanmalarını sağlayacak gizemli bir varlığı bulma arayışına girişiyor.
Roman aslında biraz mizahi ve satirik bir yaklaşıma sahip, böylece yıldızlararası politikanın saçmalıklarını okuyup gayet keyif alabileceğimiz eğlenceli bir eser hâline geliyor.
Leviathan’s Deep – Jayge Carr
Matriyarşik bir tür olan Delyeneler, geleneklerine oldukça sadıktır, yaşayışlarında bin yıl boyunca neredeyse hiçbir değişim görülmemiştir. Gerçi yaşam biçimlerini neden değiştirmek istesinler ki? Sonuçta matriyarşik düzene rağmen herkesin (erkeklerin de) adil biçimde yaşayabildiği bir topluma sahipler.
Ancak Delyeneler’in bir talihsizliği var: Üzerinde yaşadıkları gezegen Delyefam, Terren denen bir türün gezegenine çok yakın. Terrenler artık Delyefam’a gözlerini daha çok diktikçe, Delyeneler için değişim de kaçınılmaz hâle geliyor.
Nor Crystal Tears – Alan Dean Foster
Genç bir Thranx olan Ryo, sıkıcı hayatını kökten değiştirecek bir keşiften haberdar oluyor. Bu belki de talihinin ona yapığı bir çağrı. Yıldız gemisi Zinramm, hasar görmüş bir uzaylı gemisiyle karşılaşıyor. Gemi daha önce hiç keşfedilmemiş, yabancı ve yıldızlararası yolculuk kapasitesine sahip bir uzaylı türünü barındırıyor. Gemideki uzaylılar (yani insanlar) son derece korkunç…
Ryo, bu uzaylılarla kurulacak ilk temas görevinde yer alması gerektiğini düşünüyor, fakat yetkililer aniden ortada yeni bir uzaylı türü olmadığı konusunda ısrar etmeye başlıyor ve tüm meselenin bir şaka olduğunu duyuruyor. Sıradan, yasalara saygılı bir Thranx bunu sorgusuz sualsiz doğru kabul ederdi, ancak Ryo alışılmadık bir karakter ve resmi duyuruların yalan olduğundan emin. Thranx-yiyen canavarsı uzaylı türüyle tanışmak için hazırlığa koyulmakta gecikmiyor.
Pride of Chanur – C. J. Cherryh
The Compact, teknolojik olarak gelişmiş yedi türden oluşuyor. Bu türlerin her biri kendi evrimsel tarihleri tarafından şekillendirilmiş. Her ne kadar zaman zaman aralarında iletişim sorunları baş gösterse de, barış içinde yaşıyorlar.
Derken yeni ve daha önce temas kurulmamış, tüysüz bir primat türünden olan Tully, Meetpoint İstasyonu’nda Pride of Chanur denilen Hanan gemisine sığınıyor. Pyanfar Chanur bu kürksüz, künt parmaklı uzaylıya ona makul gelen sebeplerden dolayı sığınma hakkı veriyor vermesine, ama bu sefer Akkhtimakt adlı bir Kif’in öfkesini üzerine çekiyor.
The Crucible of Time – John Brunner
Bu romana konu olan uzaylı tür, her ne kadar insanlar gibi teknolojik basamakları hızlıca tırmanabilme kapasitesine sahip olsa da, başına gelen bir talihsizliğin sonuçlarıyla boğuşuyor. Çünkü gezegenleri yıldızlararası bir toz fırtınasının içinden geçtiği için medeniyetleri kötü etkileniyor. Jeolojik ölçekte bu kozmik kum fırtınası kısa sürüyor, ne var ki uzaylılar için sonu gelmez bir kıyamet uzunluğunda algılanıyor.
Roman, uzaylıların yükselişini ve düşüşünü bölümler hâlinde belgeliyor. Uzaylılar önceki felaketten her kurtulduklarında, yeni bir aksilik onlara diz çöktürüyor (ya da karada yaşayan ahtapotların diz yerine geçen organı her neyse). Bununla birlikte, hayatta kalanlar çabalamayı asla bırakmıyor ve toz bulutu tarafından yok edilmeden önce dünyalarından kaçmak için bir yarışın içine giriyor.
Hazırlayan: Tuğrul Sultanzade
Yararlanılan Kaynaklar: