Bir kitabın ilk cümlesi, şüphesiz ki en önemli cümlesidir. Ve tabii okuru selamlama niteliği de taşır. Çünkü kitapla ilişkimiz o cümleyi okuduktan sonra gelişir. Hatta çoğu okur için o ilk cümle, kitabı okuyup okumama konusunda bir karar alma noktasıdır. Ya o kitabı okuma isteği uyandırır ya da kitaptan uzaklaştırır.
Bir yazar için de ilk cümle önemlidir kuşkusuz. Mükemmel açılış cümlesini bulmak yazar için zor bir görevdir. Ama mevzu bilimkurgu kitapları olduğunda, ilgi çekici bir ilk cümle bulmak diğer türlere oranla çok daha zorlaşabilmektedir. Çünkü hem okuyucuyu kendine çekmeli hem de kitabın atmosferi, teması hakkında okura bilgi aktarabilmelidir.
Zor olsa da bunu yapabilen çok sayıda bilimkurgu yazarı var. İşte bu yazıda onlardan bazı örnekleri derledik.
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? (Do Androids Dream of Electric Sheep?) – Philip K. Dick
“Rick Deckard’ı, yatağının yanındaki duyarıcıdan gelen otomatik alarmın pompaladığı tatlı küçük bir elektrik akımı uyandırdı.” (Kavram Yayınları, 1996. Çeviri: Damla Işık)
Orijinali:
“A merry little surge of electricity piped by automatic alarm from the mood organ beside his bed awakened Rick Deckard.”
Her şey, Philip K. Dick’in klasik açılış cümlesindeki “mood organ” ile ilgili. Bu ise tuhaf bir şekilde okura büyüleyici geliyor ve bir insanın duygularını anlama gücüne sahip eski moda bir enstrümanın görüntülerini çağrıştırıyor. Bu açılış, hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğimiz bir dünya için zemin hazırlıyor.
Dünyalar Savaşı (The War of the Worlds) – H. G. Wells
“İnsanoğlunun yaptıklarının onunkinden üstün ama onunki kadar ölümlü zihinler tarafından büyük bir titizlikle ve yakından izlendiğine; işleriyle uğraşaduran insanların belki de tıpkı bir insanın bir su damlasında kaynaşıp üreyen kısa ömürlü yaratıkları mikroskopla mercek altına alması gibi mercek altına alınıp incelendiklerine on dokuzuncu yüzyılın sonbaharında kim inanırdı ki.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019. Çeviri: Celâl Üster)
Orijinali:
“No one would have believed in the last years of the nineteenth century that this world was being watched keenly and closely by intelligences greater than man’s and yet as mortal as his own; that as men busied themselves about their various concerns they were scrutinised and studied, perhaps almost as narrowly as a man with a microscope might scrutinise the transient creatures that swarm and multiply in a drop of water.”
Bilimkurgu edebiyatındaki birçok açılış cümlesi, okuyucuyu ilk andan itibaren etkisi almak ister, böylece takip edilmesi gereken açıklamalar için zaman kazanmaya çalışır. Ama Wells, Dünyalar Savaşı’nda çok başka bir yol izler ve ilk cümlede uzun, bol bağlaçlı ve fiilimsili bir cümle tercih eder, bununla ilk bölümün ürkütücülüğüne okuru hazırlar.
Ender’in Oyunu (Ender’s Game) – Orson Scott Card
“Gözleriyle seyrettim, kulaklarıyla dinledim ve sana söylüyorum ki bu, ‘o’.” (Altıkırkbeş Yayın, 2015. Çeviri: Gonca Gülbey, Kaan Çaydamlı)
Orijinali:
“I’ve watched through his eyes, I’ve listened through his ears, and I tell you he’s the one.”
Bir romana diyalogla başlamak pek de tercih edilen bir şey değildir. Kimin konuştuğunu bilemeyiz, bu yüzden içeriği anlayamayız ya da karakterin söylediği şeyi ne derece önemsememiz gerektiğini kavrayamayız. Ama Scott Card’ın tüm bunlardan sıyrıldığını görüyoruz, çünkü ilk cümlesi çok merak uyandırıyor ve cevaplamamız gereken pek çok soruyu gündeme getiriyor.
Fahrenheit 451 – Ray Bradbury
“Yakmak bir zevkti.” (İthaki Yayınları, 2021. Çeviri: Dost Körpe)
Orijinali:
“It was a pleasure to burn.”
Bilimkurgu tarihinin en önemli açılış cümlesi için popüler bir seçim olan Bradbury’nin hızlı ve vurucu ifadesi, bu listedeki diğer cümlelerden daha az dikkat çekici gibi görünebilir. Ama cümle, okuru kitabın rahatsız edici temasına hazırlıyor.
Bradbury, daha başlangıçta okurların midesine şiddetli bir ağrı saplamak istiyor gibi.
Geriye Bakış – 2000’den 1887’ye (Looking Backward) – Edward Bellamy
“Işığı ilk kez 1857 yılında Boston kentinde gördüm.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020. Çeviri: Fadime Kahya)
Orijinali:
“I first saw the light in the city of Boston in the year 1857.”
Bellamy, ütopik romanında bilimkurgu romanlarında kullanılan açılış cümlesi stratejisini tersine çevirir. Kitap, 1888 yılında basıldı. O yüzden bu açılış cümlesi gayet makul görünüyor. Ancak Geriye Bakış (Looking Forward), 2000’li yıllarda geçiyor ve bu da 1880’lerin okuru için beklenmedik bir giriş cümlesi oluyor.
Mezbaha No: 5 (Slaughter- House Five) – Kurt Vonnegut
“Az çok gerçek bir hikâye bu.” (e Yayınları, 1975.)
Orijinali:
“All of this happened, more or less.”
Vonnegut’un bu en beğenilen romanı, yarı otobiyografik yarı kaotik bilimkurgu özellikler taşımaktadır. Romanının bazı bölümleri, diğerlerinden daha çok doğruluk payı taşıyor, ama bunun ayrımı kitap için bir önem arz etmiyor. Dahası bunu öğrenmek için çılgın akademik çalışmalar, roman analizleri yapmanıza gerek yok. Kitap zaten daha ilk cümleden kendini anlatıyor.
Neuromancer – William Gibson
“Limanın üzerindeki gökyüzü, yayını yapılmayan bir kanala ayarlanmış gibiydi.” (Altıkırkbeş Yayın, 2012. Çeviri: Gonca Gülbey)
Orijinali:
“The sky above the port was the color of television, tuned to a dead channel.”
“Siber uzay” terimini icat eden roman, tam anlamıyla teknolojiye takıntılı ve hatta bu konuda bir hayli de sert. Romanın bu iki özelliği, daha ilk cümlede gözümüze çarpıyor. Dünyanın durağanlığını televizyon aracılığıyla verirken, kitabın kendi kurgusal dünyası içinde “siber uzay”ı bir sanal gerçeklik ortamı olarak kullanacağını da açık ediyor.
Otostopçunun Galaksi Rehberi (The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy) – Douglas Adams
“Galaksinin Batı Sarmal Kolu’nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir Güneş vardır.” (Kabalcı Yayınları, 2011. Çeviri: Nil Alt)
Orijinali:
“Far out in the uncharted backwaters of the unfashionable end of the western spiral arm of the Galaxy lies a small, unregarded yellow sun.”
Douglas Adams’ın açılış cümlesi, romanın tonunu daha ilk cümleden belli ediyor. Eğlenceli bir cümle ile karşı karşıyayız. Bizim yıldızımız olan şeyin çok farklı ve dışarıdan betimlendiğini görüyoruz. Bize ne kadar küçük, önemsiz olduğumuzu hissettiriyor ve kitabın böyle yukarıdan bakar bir havada ilerleyeceğinin de ilk sinyalini veriyor.
1984 – George Orwell
“Pırıl pırıl soğuk bir Nisan günüydü, saatler 13’ü vuruyordu.” (Can Yayınları, 2019. Çeviri: Celâl Üster)
Orijinali:
“It was a bright cold day in April, and the clocks were striking thirteen.”
1984’ün açılış cümlesi yalnızca bilimkurgu türünde değil, tüm edebiyat içinde de en önemli açılış cümlelerinden biri olarak anılır. Nedenini anlamaksa kolay: Orwell’in açılış cümlesi, beklentileri ters yüz ederek okuyucunun dikkatini daha en başından çekiyor. Ancak bu açılış cümlesi, okuyucunun dikkatini çekmekten biraz daha fazlasını yapıyor: Kitabın atmosferindeki uğursuz anormallik bizi rahatsız ediyor. Zaten ilk cümledeki “pırıl pırıl” (bright) ve “soğuk” (cold) sözlerinin bir arada kullanılması da buna hizmet eder nitelikte.
2001: Bir Uzay Destanı (2001: A Space Odyssey) – Arthur C. Clarke
“Kuraklık başlayalı on milyon yıl kadar olmuş, korkunç sürüngenlerin dönemi henüz sona ermişti.” (İthaki Yayınları, 1998. Çeviri: Oya İşeri, Ardan Tüzünsoy)
Orijinali:
“Very little rain had fallen for a long time, for at least ten million years.”
Pek çok kişi için kitabından çok Stanley Kubrick filmiyle bilinse de, “2001: Bir Uzay Destanı” bilimkurgu takipçileri için mutlaka okunması gereken kitaplar listesindedir. İnsanın kökenlerini ve evrendeki yerini keşfetmeye çalışan romanın ilk cümlesi, okura bir şeylerin yolunda gitmediği izlenimini başarıyla veriyor.
Zamansız Dünya (A World Out of Time) – Larry Niven
“Bir zamanlar ölü bir adam vardı.” (Altıkırkbeş Yayınları, 2006. Çeviri: Ümit Kayalıoğlu)
Orijinali:
“Once there was a dead man.”
Larry Niven, sert bilimkurgunun sıra dışı kalemlerinden biri. Zamansız Dünya ise bilimkurgu edebiyatı içerisinde özellikle zaman kavramına yaklaşımıyla ayrı bir yere oturan ve bu türün klasikleri arasında kendine haklı bir yer edinen gözde eserler arasında. Kitabın bu meşhur ilk cümlesi, bir yandan yarattığı gizemle okurun kafasını karıştırıyor, bir yandan da bazı olağanüstü gelişmelerin kapıda olduğunu haber veriyor.
Hazırlayan: Ceren Çalıcı
Kaynaklar: