avunma mekanizmasi - kapak

Topluma Ayna Tutmak: Avunma Mekanizması

Edebiyatın en güzel yanı bambaşka diyarların kapılarını açan birbirinden farklı pek çok zihni tek noktada buluşturmasıdır. Örneğin yaşamınızı ve geçmişiniz boyunca anlattığınız, dinlediğiniz her şeyi düşünün; insanın yaşama dair bütünlük algısının temelinde daima anlatılar yatmaktadır. Bunu daha iyi örneklendirmek adına ebeveynlerinden dinlediğiniz envai çeşit masalı düşünün. Her birinin arka planında dünyaya temas eden noktalar vardır ve bu noktalar büyüyerek insanın yaşama dair algısını oluşturur. Fantastik, bilimkurgu, korku, polisiye ya da ana akım diye tabir edilebilecek kurgunun kapsamı dâhilinde kâh gezegenin bilinmeyen köşelerinden kâh galaksinin ücra noktalarından bahsederken haddizatında binlerce yıllık anlatıcılık geleneğini sürdürerek bilincin dehlizlerindeki gizemleri ustalıkla dönüştürmeyi başarmaktadır. Biliriz ki bu, devasa bir halkanın sayısız zincirlerine tekabül etmektedir ve içinde rol aldığımız bitimsiz oyun, sahip olduğumuz fikirlerin taşıyıcılığını üstlenmesiyle tarihin ilerleyişinde başat rol oynamaktadır. Sözgelimi Homeros’un ya da Tolkien’in aktardığı hikâyeler, tıpkı binlerce yıldır olduğu gibi birçok kişiye seslenmekte ve zihinlere kazınan ortak değerleri işlerken ustalıkla yol göstermektedir. Böylece edebiyat, anlattıklarının haricinde doğrudan anlatma işleviyle de öğretici, geliştirici bir işlev kazanmaktadır.

Öte yandan sanatsal gözlem gücünü tabir etmek adına herkesin aynı şeye baktığından ama bilhassa sanatçının görünene kendinden parçalar katmak suretiyle farklı bir bütün oluşturduğundan sıklıkla bahsedilmektedir. Nihayetinde yedi notadan sayısız beste, yirmi dokuz harften nice eser üretilmiş ve hâlen üretilmeye devam etmektedir. Bu durum bile başlı başına insanın sınırlarını belirleyenin yalnızca hayal gücü olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Yahya Kemal’den mülhem bir ifadeyle yaşamı anlamlandıran hayal edebilme cüreti ve dirayetidir denilebilir; bütün koşullara, engellere rağmen inat ettiğimiz ve düşlere sarıldığımız müddetçe! İşte Melisa Parlak’ın şiirsel üslubuyla ilmek ilmek işlediği öyküleri de bu cüretkar duruşun bir örneği olarak karşımıza çıkmakta ve pek çok insanın isyanını dillendirmekte. Yetkin düşleminde damıtarak içtenlikli gözlemleriyle harmanladığı ve mahir kaleminden süzerek aktardığı bütün öyküleri, simasına aşina olduğumuz suretlerin hiç bilmediğimiz yanlarını cömertçe sergiliyor.

Avunma Mekanizması’nın henüz girişinde, “Bu kitabı, çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediniz,” denilerek içeriğe dair ilk ipucu veriliyor. Muhtemeldir ki başlangıçta bu ibare abartılı ya da gereksiz gelebilir, hatta samimiyetsiz bile bulmanız olası. Ancak sayfalar ilerleyip öykülerin içine daldıkça nedeni kendini yeterince aşikar ediyor. Kitapta yer alan ön dört öykünün her birinde farklı sesler özgün hâlleriyle mevcut ve kendilerine soluklanacak alan ararlarken de bize yansıyan suretlerinden ne denli çarpıtılmış hayatlar yaşadıklarına şahitlik ediyoruz. Buradaki çarpıtılmış ifadesinin maksadını açarsak; kişinin perspektifi, toplumun anlayışı ve yazarın diğer bütün unsurlarla beraber bunları ele alışı neticesinde ortaya çıkan tablonun vurgulandığını söyleyebiliriz. Zira sadece doğru soruları sorduğumuz vakit, yanlışın yüzeye çıkışı kaçınılmaz hâle gelir. Çürüyüş ayyuka çıkar ve özneler, nesneler veya olaylar değişse de ortak hususlar ister istemez müşterek biçimde varlığını sürdürür. Bir yandan gelişmiş teknolojinin komplike yapısı ve etkileri karşısında insanın çeşitli hâllerini ele alırken, diğer yandan en basit ve ilkel dürtülerin esaretinde şekillenen ilişkilerin tesirini irdeler. Böylece yazarın söylemiyle okurun meramı kaçınılmaz biçimde kesişir ve anlatmakla ilintili olarak devamlı dem vurulan ne varsa samimiyetle karşılık bulur.

Melisa’nın özenle inşa ettiği söylemde yetkin hitabetinin etkisi rahatlıkla görülmektedir. Öylesine ustalıkla işler ki metnini, mütemadiyen hayallerin ve tutkuların sürüklediği çıkmaza gömülen; kimliğini keşfetme çabasıyla kendine yabancılaşan ve gerçeğin hükmü karşısında hoş tınılarına aldandığı yalanlara umarsızca kapılan insanların hikâyelerini âdeta yaşatır. Aristo’nun Poetika’sına nazire yaparcasına yansıtır, arındırır ve sonuca vardığında asla aynı kişi olamaz. Bu bağlamda belâgatın efsunlu dokunuşlarını okuruna mahir şekilde aksettirirken, aynı zamanda mevzubahis alternatif gerçekliği epey ikna edici hâle getirmektedir. Ne söylediğini iyi bilen yazar, inandığı yolda emin adımlarla ilerlerken gereksiz detayları elinin tersiyle iterek sözcülüğünü üstlendiği karakterlerin ihtiyacı olan ne varsa doğrudan ona odaklanır. Günümüz edebiyatında bir salgın misali yaygınlaşan ve önü asla alınamayan “edebiyat yapma” gafletine de düşmez hâliyle. Cümlelerini yersiz biçimde süslemekten, bezemekten kaçınır, hikâyeye hizmet eden detayları öne çıkarmak adına çabalar. Üstüne üstlük kelime haznesinin genişliği de işin içine girince, su misali akan sözcükler cümlelere varırken doludizgin çağlayan coşkun nehirleri anımsatır.

Eserin öne çıkan diğer yönü ise durmaksızın içine sıkıştırıldığımız kalıplara, bastırılmış arzulara, çizilmiş sınırlara ve birçok başka meseleye cesurca değinmesidir. Ancak bu hususta mümkün mertebe kör göze parmak ifadelerden kaçındığını, anlatmanın büyüsüne kapılarak hikâyenin önüne geçmediğini muhakkak belirtmek gerek. Bu doğrultuda, en başta kadın kimliği meselesini ele alışını konuşmak icap etmektedir. Murathan Mungan, Yüksek Topuklar adlı kitabında, “Hem kendi olmak hem kadın olmak, asıl gerçekçi olup imkânsızı istemek budur. Her insan, kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder. Az ya da çok, ama mutlaka bir bedel. Kimse bedelsiz kendi olamaz,” der. Mungan’ın sözlerinin karşılığı eserde kendine yer buluyor ve bu uğurda verilen mücadeleleri temsil ederken asırlık bir çınarın tazecik dalını anımsatıyor. Yalnızca bu da değil elbette. Hayatına dokunduğu her karakteri merceği altına alırken şeffaf davranmaya özen gösteren yazar, sahiciliği arttıran diğer etkenler gibi burada da hem okurun metne bağlanmasını sağlıyor hem de karakterlerle kurması gerekli olan bağın oluşması için gerek duyulan adımları hiç aksatmadan atıyor.

Ezcümle, Avunma Mekanizması her zihinde ve yaşamda karşılığı olması muhtemel güçlü bir metin.

Yazar: Emre Bozkuş

ben bir şarkıyım/atlas denizlerinden geldim/önümde dalgalar vardı/arkamda dalgalar/dalgalar bitince/ben de biterim

İlginizi Çekebilir

simdi-ve-daima-kapak

Bir Başlangıç Kitabı: Şimdi ve Daima

Türü ne olursa olsun, yeni bir yazarı okumaya karar verdiğinizde ilk işiniz bir kitap seçmek. …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et