Alfa Yayınları, Türk okurlarını Philip K. Dick ile buluşturmaya devam ediyor. İlk kez 1957’de The Cosmic Puppets adıyla yayımlanan Kozmik Kuklalar da geçtiğimiz aylarda Alfa Yayınları tarafından dilimize çevrildi. Çevirisini Zeynep Şebnem Çorakçı’nın yaptığı kitabın kapak görseli de takdire şayan. Nitekim görsel, romanın konusuna oldukça sadık.
Kozmik Kuklalar, daha ilk sayfadan olaylara sert bir giriş yaparak okuru hemen merak duygusuyla kuşatıyor. Aslında PKD, genellikle kısa öykülerde daha iyi olduğu düşünülen bir yazardır ve öykülerine basit ve açıklayıcı cümlelerle başlayarak okuru gereksiz ve sıkıcı paragraflardan kurtarır. Bu noktada Kozmik Kuklalar’ın daha önce ‘A Glass of Darkness’ adıyla kısa bir öykü olarak yazıldığını belirtelim. Philip K. Dick, gençlik çağında yazdığı bu öyküyü daha sonra romanlaştırmaya karar vermiştir.
Birkaç değişiklik ve düzeltmeler sonucu roman olarak karşımıza çıkan Kozmik Kuklalar’da, Ted Barton’un doğup büyüdüğü ve daha sonra terk ettiği eski kasabası Millgate’i ziyaret etmek istemesiyle başlayan olaylar, Ted’in özlemini çektiği kasabanın anılarındaki gibi olmadığını görmesiyle karmaşık ve belirsiz bir hal alır. İnsanlar da dahil olmak üzere dükkanlar, caddelerin ismi ve yerleşim yerindeki her şey eski Millgate’den tamamen farklıdır. Kendisini yabancı bir Millgate’de bulan Ted, çok geçmeden kasabanın geçmişini basılı yollarla araştırmaya başlar ve hiç beklemediği bir durumla karşılaşır. Kendisinin 9 yaşındayken bir hastalık sonucu öldüğünü öğrenen kahramanımız, müthiş bir ikilemde kalır. Kendi yaşadığı hayat mı gerçektir, yoksa 9 yaşında ölen Ted’in hayatı mı? Bu noktada yine Dick’in gerçekliği sorgulayışına şahit oluruz.
Kahramanımız Ted, karısını kasabanın dışında bir otele bıraktıktan sonra Millgate’e tekrar dönerek bir gerçeklik arayışına başlar. Çok geçmeden kendisi gibi kasabada bir şeylerin ters gittiğinin farkında olan Christopher ile tanışan Ted, hayatının çarpıtıldığı gibi yaşadığı kasabanın da gerçeği gizleyen bir yanılsama olduğunu anlar. Artık Ted ve Christopher’ın yapması gereken tek şey ise hatıralarını eksiksiz olarak hatırlamaktır. Böylelikle gerçeği saklayan yanılsamaya karşı bir planları oluşan ikili, eski kasabayı geri getirmekte kararlılar ve bu yolda da yalnız değildir.
Philip K. Dick yazınının alametifarikalarından olan alternatif gerçeklik ve belirsiz kimlik sanrıları, kitapta yine çokça karşımıza çıkıyor. Ancak eserde fantastik ögelerin bulunduğunu da belirtelim. Mesela kilden küçük golemler yapan ve onlara hayat veren bir erkek çocuğun ve arılarla konuşabilen bir kız çocuğun yanı sıra, eski kasaba sakinlerinin birer hayalet olarak etrafta dolaşması hikayeyi daha da fantastikleştiriyor. Hikayedeki fantastiklik Ted’in, çocukların aslında birer Tanrı olduğunu öğrenmesiyle zirve yapıyor ve bu durum hikayenin en can alıcı noktası olarak ortaya çıkıyor. Ahriman ve Ormazd, en eski inançlardan biri olarak bilinen Zerdüştlük dininin aydınlık ve karanlık tanrılarıdır. Bu tanrılar da eserde birer çocuk olarak yerini alıyor. Nitekim öykünün bel kemiği olan bu tanrılar, PKD’nin tanrı arayışına da ışık tutar nitelikte.
Tipik Philip K. Dick saplantılarını içinde barındıran, bilimkurgusal ve fantastik ögeleri de aynı çatı altında toplayan Kozmik Kuklalar, iyi ve kötünün, aydınlık ve karanlığın sonsuz savaşını ve onlarla beraber başka hayatları da dünyamıza getiriyor. Ray Bradbury ve H.P. Lovecraft gibi büyük ustaların izlerini taşıyan The Cosmic Puppets, Dick’in en önemli eserlerinden biri olarak görülmese de, onu usta bir yazar konumuna getiren değerli eserler arasında.
Hazırlayan: Ahmet Boyraz