Madox İle Üç Gece

Paralel Evrenlerde Geçen Bir Tiyatro Oyunu: Madox İle Üç Gece

Madox ile Üç Gece(Trois nuits avec Madox), şair ve tiyatro yazarı Matei Visniec’in bilimkurgunun popüler konularından paralel evrenler temasına yer vermesiyle dikkat çeken bir tiyatro eseri. Ülkemizde sahneye koyulan başka oyunlarıyla da tanınan Visniec (Küçük Bir İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor, Çehov Makinesi, İlerleme Kelimesi Annemin Ağzında Feci Yanlış Tınlıyordu), 1956 Romanya doğumlu. Kendi internet sitesinde (1) paylaştığı bilgilere göre edebiyatı her zaman özgürleşme yolunda bir araç olarak görmüş. Kalem gücünün Kafka, Dostoyevski ve Edgar Allan Poe’dan geldiği bilgisini paylaşan sanatçı, sürrealizm, dadaizm, büyülü gerçekçilik ve fantastik edebiyatı çok sevdiğini söylüyor. Sevmediği tek bir şey var, o da sosyalist gerçekçilik. 1987’ye kadar o zamanki Demir Perde ülkelerinden Romanya’da sanat yaşamını baskı, sansür ve yasaklar altında sürdürmeye çalışan Visniec, 1987’de Fransa’ya siyasi mülteci olarak sığınıyor ve eserlerini o günden sonra Fransızca yazıyor. Ancak diktatör Çavuşesku’nun iktidardan düşmesiyle değişen rejim sonrasında eserleri vatanı Romanya’da sergilenme fırsatı buluyor, ardından ülkesinde de pek çok ödül kazanıyor. İtibarının böylece sonradan iade edilmesini, despotik ve totaliter rejimlerin sanatçılarının tipik kaderi olarak görebiliriz.

1994’te yayımlanan “Madox ile Üç Gece” adlı oyun, ülkemizde en son Ankara’da Acil Sanat sahnesinde Kasım 2018’de sergilendi. (Daha önce 2016’da Marmara Drama Topluluğu tarafından da sahneye koyulan oyunun bazı sahnelerini şu adresten izleyebilirsiniz) Türkçe’ye Omid Darvishi tarafından çevrilen tiyatro metni Mitos Boyut Tiyatro Yayınları‘ndan da kitap olarak 2013 yılında basıldı. Birbiriyle temas eden ama kesişmeyen beş ayrı paralel evreni içeren eser, dikkatle takip etmeyi gerektiren bir kurguya sahip. (Merak etmeyin, Primer filmi kadar değil!)

Mekân olarak bir sahil beldesinde, üst katı otel olan bir barda geçen oyunda beş ana karakter mevcut. Bar sahibi Bruno, deniz feneri bekçisi Grubi, taksi şoförü Caesar, eski bir seks işçisi olan Clara ve çöpçü Njiami. Aslında oyunun başkarakteri olan ama hiç ortaya çıkmayan, herkesin ondan bahsettiği gizemli kişi Madox’un oynadığı her oyunu kazandığını ve yeni bir oyun icat etmek üzere olduğunu öğreniriz. Karakterler birbirleriyle konuşurken barın dışındaki fonda sürekli yağmur yağmaktadır ve Madox barın üst katındaki odasında uyumaktadır. Her birine geçmişini anlatırken sürekli bir köprüden ve saatten bahseden Madox, otelde kaldığı üç gün boyunca bütün diğer karakterlerle aynı anda sabah 4’e kadar vakit geçirmiştir. Başlarda birbirlerinin yalan söylediklerini zannetseler de, her birinin Madox ile beraberken anlattıkları olaylar bir yapboz gibi bir araya geldikçe gizem azalacağı yerde artmaya başlar. Clara Madox ile trene binip Kuzeye gideceklerini söyler, ama ne gariptir ki o kasaba kuzeydeki son istasyondur, ötesi yoktur, sadece deniz. En sonunda Madox’un bir yalancı, dolandırıcı ve kötü biri olduğuna kanaat getiren karakterler, onu öldürmeye karar verirler ve üst kata Madox’un uyuduğu odaya doğru merdivenlerden çıkarlar. Kapının deliğinden baktıklarında ise gördükleri şey, içinde bulundukları evrenin yapısına dair bilmedikleri bir sırrı açığa çıkaracaktır.

“Madox ile Üç Gece”, barındırdığı sembollerin anlamının çözülmesini talep eden kriptografik bir metin. Madox’un kimliği, oyunun sonunda bile açığa çıkmıyor, adeta her yerde aynı anda var olan ve olmayan, ama kasabada üst üste binen paralel evrenler arasında serbestçe geçiş yapabilen doğaüstü bir kişilik. Metni Türkçe’ye çeviren Omid Darvishi’nin önsözdeki yorumuna göre, Madox ölüm meleğini andırıyor ve Clara’nın yapacağı yolculuk da aslında bu evrenin dışına doğru gerçekleşecek olan ölümü simgeliyor. Fakat Madox’un felsefi anlamda Tanrı’yı da simgelediği söylenebilir. Çünkü oyun boyunca paylaşılan diyaloglarda Madox’un oyun oynarken attığı zarlara göndermeler mevcut. Bu da akla otomatikman Einstein’in kuantum fiziğinin olasılıkları baskın gösteren yorumuna karşı sarf ettiği “Tanrı zar atmaz” sözünü akla getiriyor. Fakat kuantum fiziğinin ispatlanan ilkelerinden biliyoruz ki, tabiat gerçekten de Tanrı zar atıyormuş gibi işliyor. Oyunun son sahnesinde, kapı deliğinden baktıklarında karakterlerin gördükleri sahne ise, teolojik anlamda aslında Tanrı’nın olmadığı sonucu şeklinde yorumlanmaya açık. Tercihlerimizle yarattığımız her paralel evrende, zarları atan aslında biziz, yani insanlar. Madox ise, bir aradayken görünmüyor hiçbirimize, sadece tek başımızayken bizimle vakit geçiriyor, sohbet ediyor. Elektron mikroskobu altındaki bir parçacık misali, onu gözlemlemek istediğimizde Heisenberg belirsizlik ilkesini anımsatırcasına kendisini asla yüzde yüz netlikte belli etmiyor. Sadece varlığını, belli belirsiz sezdiriyor. Aynı anda hem var, hem yok gibi.

Günümüz tiyatro metinlerinde, dünyanın değişen bilimsel yorumundan ödünç elementlerin kullanımının yaygınlaştığı ifade ediliyor. (2) Kuantum fiziğinin ilginçlikleri, paralel evrenler (ki ancak paralel evrenlerin Schrödinger’in Kedisi paradoksuna mantıklı bir çözüm önerdiği yorumu da bilinmekte, kutu açıldığında evrenlerden birinde kedi ölüdür, diğerinde canlıdır şeklinde.), kaos ve kelebek etkisi vb. İşte, Matei Visniec’in kaleme aldığı “Madox ile Üç Gece” de yoğun bir sembolizmle örülü felsefi mesajını sunarken, bilimkurgudaki paralel evrenler temasını başarıyla kullanan bir kurmaca eser olarak öne çıkıyor. Metinde paralel evrenlerin etkileşimine dair herhangi bir bilimsel bilgi aktarılmadan, doğrudan içkin bir gerçeklik olarak ortada yer alması metni bilimkurgudan çok büyülü gerçekçiliğe yaklaştırsa da, bu durum eserin müthiş bir hayal gücünün ürünü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bilimkurgu temaları ile tiyatro sanatı arasında böylesi alışverişlerin artmasıyla karşımıza kurgusal anlamda daha zengin oyunların çıkacağını tahmin etmek zor olmayacaktır.

Dipnotlar:

  1. Matei Visniec
  2. Emre Yalçın, “Regarding New Texts with New Methods”

Yazar: İsmail Yiğit

1982 Ankara doğumlu. Türkiye Bilişim Derneği’nin 2016 yılında düzenlediği bilimkurgu öykü yarışmasında “İhlal” adlı öyküsü üçüncülüğe seçildi. Fabisad'ın düzenlediği 2017 GİO yarışmasında “Satır Arasındaki Hayalet” adlı öyküsüyle öykü dalında başarı ödülü kazandı. İlgilendiği ana konular: Teknolojinin toplumsal inşası, sosyoteknik tasavvurlar, siber savaşlar, otonom silahlar, transhümanizm, post-hümanizm, asteroid madenciliği, dünyalaştırma... Ursula K. Le Guin, Philip K. Dick, Michael Crichton ve Kim Stanley Robinson, kalemlerini örnek aldığı yazarlar arasında. Parolası: “Daha iyi bir dünya pekâlâ mümkün!”

İlginizi Çekebilir

underworld

Fantastikten Sert Bilimkurguya: Underworld

Bir zamanlar büyü veya sihir denilen şeylerin sonradan bilimsel izahatlar ile ortaya konulmasında olduğu gibi, …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et