Özgün Bir Derleme: Schrödinger’in Papağanı

Yerli Bilimkurgu Edebiyatı, görmezden gelinme, küçük görülme gibi ön yargılara maruz kaldıktan sonra her türden okurun ilgisini çekmeyi başararak bir yükselme dönemine girdi. Bu engellenemez yükselişteki en büyük pay ise tabii ki türe gönül vermiş hayal gücü zengin yazarlarımıza ait. Türkiye’nin ilk bilimkurgu eseri “Başka Dünyalarda Canlı Mahlûkatlar Var Mı?“nın yazarı Osman Nuri Eralp‘in yaktığı ateş son yıllarda yayımlanan yeni öykü derlemeleri ve romanlarla birlikte kilometrelerce öteden bile görünebilir hale geldi.

Murat K. Beşiroğlu da yukarıda söz ettiğimiz topluluğun içinde yer alan değerli yazarlarımızdan biri. 2016 yılında çıkan Ogox romanıyla yerli bilimkurguya giriş yapan yazar, daha sonra kaleme aldığı Aşk Algoritması, Dürdüncü Dünya, Schrödinger’in Papağanı ve Rüya Sanatçısı adlı kitaplarıyla önümüzdeki yıllarda da yeni eserlerle karşımıza çıkacağının sinyallerini vermiş oldu. Yeni yılın ilk günlerinde raflarda yerini alan Schrödinger’in Papağanı, uzaylılarla ilk temas, paralel evrenler, komplo teorileri ve zaman yolculuğu gibi temalar içeren 6 kısa hikayeden oluşuyor. Perseus Yayınevi etiketiyle çıkan kitabın kapak görseli Mehmet Karadoğan‘a aitken, kitabın önsözünde ise editör Ayfer Alper samimi düşünceleriyle okuru eser hakkında bilgilendiriyor.

Yazarın eşine armağan ettiği derlemede seçtiği konular bilindik olsa da, öykülerin anlatımı ve yeni bir hayal gücüyle süslenmesi ‘bilindik tema’ söylemini gölgede bırakıyor. Erwin Schrödinger‘in teorisini Schrödinger’in Papağanı adlı öyküsünde ustalıkla işleyen yazar, Kıyametin Yedi Günü ile felaket tellallığı yaparken dünya dışı varlıkları da arka planda tutarak gizem unsurunu öykünün sonuna dek muhafaza ediyor. Ayrıca Çoklu Zaman Notları ve Gönülsüz Zaman Yolcusu öyküleriyle zaman yolculuğu temasına renk katan Beşiroğlu, Titan’da İsyan öyküsüyle de sizleri farklı bir gezegene götürmeyi ihmal etmiyor. Özellikle öykülerin giriş bölümlerinde istenilen etkiyi yaratan yazar, planladığı final bölümleriyle de okurlarına düşünmesi için açık bir kapı bırakıyor.

Schrödinger’in Papağanı’nda en dikkat çeken noktalardan birisi de yazarın tüm öykülerinde kullandığı birinci tekil şahıs anlatımı. Bu anlatım eserin kolaylıkla okunmasına yardım ederken, okurun öyküdeki kahramanımlarla özdeşlik kurmasına da olanak sağlıyor. Elbette bunun olumlu ve olumsuz yanları da yok değil. Zira birinci tekil şahıs anlatımından haz etmeyen okurların bu durumdan yakınması beklenebilir.

Yukarıda sözünü ettiğimiz ama iyimser yaklaşabileceğimiz olumsuz duruma ek, derlemede okura aynı düşünceyi yansıtan bir etken daha mevcut. Bazı öykülerde yer alan kahramanlarımız gereksiz agresiflik ve tabiri uygunsa çaylaklık hali sergiliyor. Dönüm noktası olarak düşündüğümüz yerlerde karşımıza çıkan beklenmedik karakter davranışları, öykünün gidişatını ve okurun beklentisini oldukça etkiliyor. Aslında bunu da kahramanımızın Türk olmasına ve yazarın doğup büyüdüğü çevreye bağlayabiliriz. Nitekim yazarın oluşturduğu karakterler kendi insanımıza has özellikleriyle ‘Yerli Bilimkurgu’ söyleminin hakkını sonuna kadar veriyor. Velhasıl, kimine garip kimine de doğal gelecek bu iki etkeni siz bilimkurguseverlerin takdirine bırakıyoruz.

Gelelim yayınevinin kitap üzerindeki çalışmalarından birkaçına. Öncelikle harf hatalarının fazla olmayışı ve yazı puntolarının uygunluğu sevindirici. Yayınevinin bu konularda gereken gayreti gösterdiği açık. Ama aynı gayreti kapak görselinde göremiyoruz ne yazık ki. Daha çok çocuk kitabı izlenimi veren kapak görselinin kitabın içeriğini ve bilimkurgu temasını pek yansıtmadığını söyleyebiliriz. Bunun yerine daha ciddi bir çalışma kitabın albenisine katkıda bulunabilirdi.

Toparlayacak olursak, kelime ve harf hatalarının minimum düzeyde olduğu, okuru gereksiz ayrıntılarla boğmayan ve sonuca hızla giden bu tadımlık derleme, anlatımı ve okunabilirliğiyle yazarı tanıtma görevi görürken, içinde barındırdığı yaratıcı öykülerle de kitapseverlere keyifli bir okuma vaat ediyor. Yaratılan geleceği okuruna başarıyla aktaran yazar, teknolojik gelişmelere ufak dokunuşlar yapmasıyla ve bunları gerçeklik çizgisine daha yakın tutmasıyla sağlam bir zemin oluşturarak içerik, hikaye ve hayal gücü üçgeninde tatmin edici bir başarıya imza atıyor.

Hazırlayan: Ahmet Boyraz

Yazar: Ahmet Boyraz

1993'de Adana'da doğdu. Futbol ve Bilimkurgu hastası. Bilimkurgu konusunda üretmekten çok tüketme eyleminde olsa da bunu tersine çevirmek için elinden geleni yapıyor.

İlginizi Çekebilir

Bialar Crais

Farscape’in Sevilen Kötüsü: Bialar Crais

Lani Tupu tarafından canlandırılan Farscape’in meşhur komutanı Bialar Crais, karşımıza klasik bir kötü karakterin bütün …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin