Korkutucu Bir Gelecek Tasviri: Cesur Yeni Dünya

Cesur Yeni Dünya, romanda “FS 632” olarak tanımlanan 2540 yılında geçer. Henry Ford’un üretim bandı tanrı gibi kutsandığı için FS, “Ford’dan Sonra” anlamına gelmektedir. Bu dönem, Ford’un Model T’sini tanıtmasıyla başlamıştır. Roman, Dünya Devleti olarak adlandırılan ve bilim ile liyakat etrafında dönen fütüristik bir toplumu inceler. Bu toplumda, genç yaştaki çocuklar duygu ve bireysellikten uzak tutulmakta ve ilişkiler hiçbir surette sona ermemektedir. Çünkü “herkes herkese aittir”(Ortak dünya devleti özdeyişi).

Aldous Huxley, romana çocukların rahim dışında yaratıldığı ve nüfusun artması için klonlandığı Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nden başlayarak toplumun bilimsel ve bölümlere ayrılmış doğasını açıklayarak başlar. Okuyucu daha sonra, vatandaşların belirli bir sınıfa dahil olabilmesi için embriyolara ayrıldığı sınıf sistemi ile tanıştırılır. Tüpler ve kuluçka makinelerinin içinde var olan embriyolara, önceden sınıflarının belirlenmesi için farklı miktarlarda kimyasal ve hormon takviyesi yapılır. Daha yüksek sınıflar için belirlenmiş olan embriyolara hem fiziksel hem de mental olarak mükemelleştirilmiş kimyasal takviyeler sağlanırken, daha düşük sınıftakilere ise bu kimyasalların kusurlu olanları verilir. Bu sınıflar en yukarıdan en aşağı Alfa, Beta, Gama, Delta ve Epsilon olarak belirlenmiştir. Alfa sınıfındakiler lider, Epsilonlar ise vasıf gerektirmeyen işlerde çalışan işçilerdir.

Ancak bu dünyanın karşısında bir de diğer taraf diye geçen “Ayrıkbölge“de yaşayan yerliler vardır. Burada tek eşlilik, ebeveynlik, çocuk doğurma, hastalık, yaşlılık, tanrı inancı da dahil olmak üzere her şey eski sisteme göredir. Alfa sınıfından olan Bernard Marx ve Lenina Crowne, bir gün bu bölgeye gider ve burada John (Vahşi) ve annesi Linda ile tanışırlar. Bernard, bu iki “vahşi“yi Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’ne deney amacıyla götürüp Denetçi Mustafa Mond ‘a sunar. Amaç John’un uygarlığa uyum sağlayıp sağlayamayacağının test edilmesidir.

Elbette eski düzene alışmış, insani duyguları, inancı, aile kavramı ve sevgisi olan John bu duruma uyum sağlayamaz. Sonunda deniz fenerinde izole bir şekilde yaşamak için kaçana kadar topluma karşı gittikçe daha fazla sinirlenir. Bir süreliğine muhabirlerden ve turistlerden uzak durabilse de eninde sonunda onu bulacaklardır.

Cesur Yeni Dunya 3

Cesur Yeni Dünya, Batı’da teknolojik iyimserliğin yüksek olduğu I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı arası dönemde yazılmıştır. Huxley bu iyimserliği yakalamış ve eleştirmek amacıyla romanındaki distopik dünyayı yaratmıştır. Cesur Yeni Dünya’da Huxley, hastalık ve savaşın yol açtığı birçok soruna teknolojinin çare olacağına dair yaygın inanışı hicveder. Çoğu kişinin aksine, Huxley böyle bir güvenin safça olduğunu hissetmiş ve bunu uç bir kurguyla betimleme yoluna gitmiştir.

Kuşkusuz Huxley’nin hayatı bilim ile çevrelenmiş durumdaydı. Cesur Yeni Dünya’yı yazarken bu avantajından fazlasıyla yararlandı. Zira büyük babası Thomas Huxley, tanınmış bir biyologdu ve evrim teorisinin ilk savunucularından biriydi. Kardeşleri de aynı şekilde bilim insanı kimliğine sahipti. Aldous Huxley de kariyerine bilim insanı olarak devam etmeyi umuyordu, ancak ergenlik döneminde yakalandığı bir hastalık yüzünden kısmen kör kalmış ve bu nedenle bilim kariyerine devam edememişti.

Huxley, Cesur Yeni Dünya’nın yayımlanmasından sonra Yevgeny Zamyatin tarafından 1920’de yazılmış olan ve Amerika’da 1924 yılında “We” adıyla basılan “Biz” romanını taklit etmekle suçlandı. Huxley, bu ithamlara karşı çıktı ve söz konusu kitabı okuduğunu reddetti. İki roman arasındaki benzerliklerin teknolojinin hızlı gelişimi nedeniyle oluşan ortak korkulardan kaynaklandığını ve 20’inci yüzyıl içinde teknolojiye şüpheyle bakan herkesin bu ilhama kapılabileceğini belirtti.

Cesur Yeni Dünya’yı takiben birçok distopik roman yazıldı. Bunlardan en çok bilineni, George Orwell’ın 1984 romanıdır. Cesur Yeni Dünya üzerindeki en net edebi etkiyi ise, William Sheakespeare’in yeni toplum oluşturma konusundaki endişeleri anlatan Fırtına adlı oyunu bırakmıştır. Cesur Yeni Dünya’nın John’u, oyundaki karakter Caliban’ın bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Hatta bazı eleştirmenler, Cesur Yeni Dünya’yı Fırtına’nın fütürist bir parodisi şeklinde yorumlamıştır. Öte yandan Huxley, romanını yazarken Bard of Avon’dan etkilendiğini bizzat ifade etmiştir.

Cesur Yeni Dünya yayımlandığında ilk tepkiler olumsuzdu. Birçok insan, Huxley tarafından betimlenen geleceğin doğasından rahatsız oldu ve çok az kişi romanın felsefi olarak vurgulamak istediklerini anlayabildi. Çeşitli dönemlerde olmak üzere, dünyadaki pek çok okul ve kütüphane romanı yasakladı. Bugün bile kitaba yönelik kimi yasaklar devam etmektedir. Önüne gelenle yatma, kendine zarar verme gibi birtakım olumsuz içerikler barındırdığı gerekçesiyle bazı öğretmen ve veli gruplarınca muzır neşriyat olarak sınıflandırılması bile talep edildi.

Ancak Cesur Yeni Dünya, yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda ‘birey yok edilse de süren macerasının’ sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da dikkat çeker. Huxley, kuru ütopya anlatım geleneğinin dışına çıkmayı ve insanlığa sesi hiç kesilmeyecek korkutucu bir ikaz çığlığı bırakmayı başarmıştır.

Hazırlayan: Baran Can Kaya | Kaynak

Yazar: Konuk Yazar

Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız bilimkurgu temalı makale ve öykülerinizi bilimkurgukulubu@gmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır. Gelin bu arşivi birlikte büyütelim...

İlginizi Çekebilir

umit kirecci soylesi

Ümit Kireççi ile Bilimkurgu Öykülerinde Mizah

Türkiye’nin ilk ve tek bilimkurgu kütüphanesi olma özelliğini taşıyan Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi‘nin Perşembe …

Bir Cevap Yazın

Bilimkurgu Kulübü sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et