Frank Herbert‘ın dünyaca ünlü orijinal Dune Serisi, uzak gelecekte geçen ve derin içeriği olan karmaşık bir bilimkurgu macerası. Serinin ilk kitabı, Dük Leto Atreides’in varisi olan genç Paul Atreides ve ailesinin çöl gezegeni Arrakis’e taşınışını ve insanlığın kaderini değiştirecek bir çatışmaya doğru sürüklenişini anlatır. Herbert’ın 1986’daki ölümü ile 5000 yıllık Dune tarihini anlatan 6 ciltlik klasik seri de son bulmuş olur.
Brian Herbert ve Kevin J. Anderson, 1999’dan bu yana çok sayıda roman üzerinde çalıştı ve çoğunlukla geçmişin önemli karakterlerini, olaylarını ve organizasyonlarını anlatarak Dune evrenini derinleştirdi. Herbert ve Anderson’ın yeni romanı “Caladan Dükü” (Dune: The Duke of Caladan) ise, orijinal Dune serisine bir ön anlatı (prequel) dizisi olan Caladan üçlemesinin ilk kitabı ve Paul, Duke Leto ve Jessica’yı ilk orijinal Dune romanının başlangıcına götüren olaylara odaklanıyor. Üçlemenin ikinci ve üçüncü eserleri de sırasıyla “The Lady of Caladan” (2021) ve “The Heir of Caladan” (2022) olacak. (Dune kronolojisini anlamak için sitemizde yer alan bu ve bu yazılara göz atabilirsiniz)
“Dune: Caladan Dükü”, yalnızca Atreides Hanedanlığı’nın anagezegeni Caladan’a değil, aynı zamanda Galaktik İmparatorluğu da etkileyen siyasi entrika ağlarına ve bu ağlarla mücadele eden Atreides Hanedanlığı ile Dük Leto’ya odaklanıyor. İmparatora, Caladan insanlarına ve ailesine karşı sorumlulukları ile Düklük görevi arasında kalan Leto Atreides, hem kendisi hem de sevdikleri için en doğru yolu seçmek zorunda kalıyor. Herbert ve Anderson, okuyucuya benzersiz karakterleri aracılığıyla birçok farklı bakış açısı sunuyor ve iyi kurgulanmış hikayelerle de güçlü bir olay örgüsü vaat ediyor.
Dune hayranları tarafından iyi bilinen Leto’nun eşi Leydi Jessica ve oğlu Paul Atreides’in yanı sıra, Malina Aru ve oğlu Jaxon gibi yeni karakterlerle de karşılaşıyoruz. Hikaye anlatım tarzı bir yandan okuyucuyu eğlendirirken bir yandan da politik entrika örgüsünü gitgide derinleştiriyor. Genel olarak hikaye, Game of Thrones’ta gördüğümüze benzer şekilde bir karakter tarafından alınan kararın Galaktik İmparatorluğun siyasi sistemi üzerindeki etkilerini ve Büyük Hanedanların güçlü yönetimini gözler önüne seriyor. Yazarların keskin hatlı metinlerini kolayca takip ederken, hikayeyi besleyen yeni mekanların da özenle kurgulandığını görüyoruz. Böylece Dune serisindeki kitapları okumamış olanlar bile İmparatorluğu, İmparatorluğun yürüttüğü çok sayıda organizasyonu ve gezegenlerin birbirine bağlı politikalarını kolayca anlayabiliyor. Dune serisine hakim okurlar ise, Herbert ve Anderson tarafından sunulan yeni olaylar ve karakter sayesinde Dune evreninin bilinmedik derinliklerine dalarak farklı tatlar alabiliyor.
Bilindiği gibi seriye eklenen bir kitap, yeni okuyucular için çoğunlukla keşfedilmesi gereken bambaşka bir alemdir, ancak kadim okuyucular içinse eski arkadaşlarla keyifli bir buluşma gibidir. Ne var ki diziye geri dönenler her zaman bir endişe içinde olurlar. O eski tat alınabilecek midir, evrenin dinamikleri korunabilecek midir? Dune: The Duke of Caladan, bir Dune kitabı ve kendi başına bir bilimkurgu romanı olarak harika bir iş başarsa da, orijinal Dune’daki karakterlere odaklanan hikaye, risklerin ve olayların açıklığa kavuştuğu anlamına geliyor.
Hikaye, ilgi çekici ve en popüler karakterlerden bazılarının hayatları hakkında gerçekten yeni ve benzersiz bir anlatı sunuyor, ancak Herbert ve Anderson acımadan onları büyük tehlikelerle ve ızdıraplarla boğuşturmaktan da geri durmuyor. Leto, Jessica ve Paul’ü bekleyen yazgı her Dune okuru tarafından bilinmesine rağmen, orijinal Dune’un başlangıcına giden bu yolculuk, kuşkusuz Dune’un büyük anlatısına değerli katkılarda bulunuyor. Dune serisi ile ilgili deneyiminiz ne olursa olsun, “Dune: Caladan Dük”ünün bilimkurgu dünyası o kadar zengin ve detaylı ki, sizi heyecan verici siyasi gerilimlerin içine sürüklemekten çekinmiyor. Dolayısıyla kitap, Frank Herbert’ın çalışmalarındaki onur, aile ve sadakat temalarını başarıyla muhafaza etmeye devam ediyor.