Ütopya, olmayan ve günümüzde de gerçekleşmesi imkansız görünen toplumları tanımlıyor. Geçmişten günümüze dek edebiyatta en ilgi çekici toplumlara ev sahipliği yapan ütopik kitapların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Her şeyin iyi ve eşit olduğu bu toplumlar, günümüz toplumlarının iyi kardeşi gibi adeta. 16. yy’da Thomas More‘un Ütopya‘sı ile başlayan bu yolculukta Platon, Farabi, Edward Bellamy, Jack LondonveAldous Huxley dahil birçok yazar ‘‘toplumu nasıl daha iyi bir hâle getirebiliriz?” sorusuna yanıt vermeye çalıştı. Cinayetlerin, köleliğin, şiddetin ve baskıcı devletlerin olmadığı bu yeni toplumlar elbette birçoğumuzun hayali. Fakat ne kadar iyi olursa olsun, o toplumun daima kör bir noktası vardır diyebilir miyiz? İşte Senur Ünver‘in ilk romanı olma özelliğini taşıyan Yeni Kara da bu soruya yanıt arıyor.
Editörlüğünü Yüksek Doz Gelecek adlı bilimkurgu derlemesinden de tanıdığımız Serdar Yıldız‘ın yaptığı kitabın kapak görselinde Yunus Karaaslan‘ın imzası var. Antares Yayınları etiketiyle piyasaya sürülen Yeni Kara, kendilerini büyük yıkımdan sonra oluşan iyimser toplumda tümüyle yabancı hisseden karakterlere yoğunlaşıyor. Kitabın kapak görseli hem sade hem de mizanpaj yönünden çok başarılı. Romanın son okuması bir hayli iyi yapılmış ki herhangi bir hataya rastlamak zor.
Öncelikle, her şeyin güzel ve iyi olduğu ütopyalara bir küfür adeta Yeni Kara. Karakterlerinin yeni düzene olan nefreti; şiddetin, kötülüğün ve kaosun olduğu düzene olan özlemi romanın her sayfasına nüfuz etmiş. Fakat romanın kalbi olarak değerlendirebileceğimiz bu yeni düzen hakkındaki bilgilerimiz biraz da kısıtlı. Karakterlerin gözünden gördüğümüz yeni düzeni bizler de onların düşünceleriyle ve yorumlarıyla tanıma imkanı buluyoruz. Öte yandan Bay Afiş ve diğer karakterlerin düşünceleri, yazarın kendini kahramanların yerine koyduğu hissi veriyor. Kahramanlar da böylelikle gerçekliğinden uzak kalıyor. Ayrıca bu kısımlar, romanın konusunun da önüne geçerek okura verilmek istenen mesajın arasına girmiş. Senur Ünver betimlemelerdeki tecrübesini ve karakterlerin iç dünyasını iyi yansıtsa da bu kısımlar sevmeyeni için yer yer boğucu gelebilir. Fakat bir yandan da bardağın dolu tarafına baktığımızda bu bölümler bir kartopu etkisi yaratarak romanın dinamik yapısını da ortaya çıkarıyor.
Karakterlerden konu açılmışken; Senur Ünver’in romandaki karakterleri için düşündüğü isimler de çok zekice. Bay Afiş, Yağ Bezesi, Kola Adam, Bayan Reklam ve Çirkin Manken gibi isimlerin günümüzle olan bağlantısı da eserin en güçlü yanlarındandı.
“Işınlanma makinesini icat etmek yerine uçağı altınla kaplamak daha çok rağbet görüyordu.”
Yeni Kara’da dikkat çeken bir başka husus ise bilimin durma noktasına gelmesi. Roman bu yönüyle bilimin yasaklandığı bir gelecekten bahsediyor. İleri derecede bilime ve teknolojiye ihtiyaç duyulan hastalıklar, bu yeni karar sonrasında ilkel yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılıyor. Bu noktada her ne kadar Yeni Kara’yı bilimkurgu türünde bir eser olarak düşünsek de bilimsel yönü zayıf ama arka plandaki fikirsel yönü güçlü bir eser olarak değerlendirebiliriz. Nitekim bilimkurgu romanlarını iyi yapan şeylerden birisi de hikâyedeki karakterlerin diyaloglarına yerleştirilmiş ufak dokunuşlardır. Yeni Kara’da ise buna pek fazla rastlamıyoruz. Karakterler arası diyaloglar olsa da roman genellikle karakterlerin Yeni Kara düzeni sonrası psikolojisini yansıtan bir bütün olarak karşımıza çıkıyor.
Anakarakterlerimizden olan Bay Afiş ve Yağ Bezesi’nin kendi içsel düşünceleri de bunu doğrular nitelikte. Yeni Kara bu bakımdan biraz sönük. Diğer yandan kitabın 150 sayfa olması bu etkenlerle birleşince ortaya başka olumsuz bir durum da çıkarıyor. Sayfalar birbiri ardına çevrilirken sona doğru yaklaştığımızda artık bir şeylerin olmasını bekliyoruz, ama bu beklenti de karşılığını bulamıyor ne yazık ki. Yazarın romanda yaptığı en iyi şeylerden birisi karakterindeki agresifliği ve yeni düzene olan isyankar düşünceleri okura çok iyi şekilde aktarması. Öyle ki romanı okuyan okur da bir süre sonra Yeni Kara düzeninden nefret etmeye başlıyor. Sonuç olarak, artısıyla eksisiyle Yeni Kara yazarın ilk roman deneyimi olarak beğenimize sunuldu. Her şeyden önce bunu bilmekte fayda var. Alışılmış ütopyalara farklı bir bakış açısı sunan kitap, bir filmin son sahnesi gibi olsa da içinde sakladığı toplumsal mesajlarla, ekili finaliyle ve fikirleriyle okurunu düşünmeye itmekle kalmıyor, onları geleceğin Yeni Kara’larına da hazırlıyor…
Hazırlayan: Ahmet Boyraz